7 Kasım 2005 22:00
Genç işçiler umutsuz
Bazen hafta sonları da dahil günde en az 10-12 saat çalışıp, ayda 300-500 milyon ücret alan genç işçiler, gelecek konusunda umutsuz. Gezmeye gitmek, alışveriş yapmak, tatile çıkmak onlar için neredeyse hayal. Pazar günü çalışmamak bile sevinmelerine yetiyor. Boş zamanlarını geçirdikleri tek sosyal alan kahveler.
Kıraç, öğrenimlerini ortaokuldayken bırakan genç işçilerin, yoğunlukta olduğu bir bölge. Burada çalışan işçilerin hemen hepsi asgari ücret civarında ücret alıyorlar ve çalıştıkları yerde hemen hiçbir haktan faydalanamıyorlar. Sorunları çok, bunların ancak birlikte aşılabileceğini farkında olanlar bile bu birliği sağlamanın imkansız olduğunu düşünüyorlar.
Umutları esnaflıkta Son yıllarda yasalarda durmadan yapılan değişiklikleri bırakın, mevcut yasalardan bile haberleri yok. Meclis gündeminde bulunan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı hakkında da hiçbir fikirleri yok mesela. "Emeklilik yaşı 68'e çıkacakmış, haberin var mı?" sorusuna istisnasız "Hadi canım, yapamazlar" oluyor. İşin ciddiyetini anlayınca da "İşçilikle bir yere gidilmez. Esnaf olmak gerek" sözleri dökülüyor ağızlarından.
O kadar yaşamayız Sezgin Akyol, daha önce Zonguldak'ta ve Trakya'da kaçak madenlerde çalışmış. Bir parmağının ucu, maden işçiliği yaparken geçirdiği işkazası nedeniyle kopmuş. "Zonguldak'tan buraya sigortam ödensin diye geldim" diyen Akyol, emeklilik yaşının 68'e çıkarılacağı haberini dehşetle karşılıyor. "Bu kadar yaşayacağımı düşünmüyorum. Bu sefer 'Kardeşim sigortaya vereceğin parayı bana ver' diyeceğiz" diyen Akyol, hükümetin emekli maaşı ödemekten kurtulmak istediğini düşünüyor.
Geleceğe bakmak zor Olcay Berk, babasının dükkanı batınca, matbaa işçisi olarak çalışmaya başlamış. Emeklilik yaşı 68'e çıkarsa kimsenin emekli olamayacağını söyleyen Berk, "45-50 yaşından sonra iş bulamazsın. Fabrikaların hepsi genci tercih ediyor" diyor. Abdurrahman Öztürk de "Eğer emeklilik yaşı 68'e çıkarsa seneler bitmez. Geleceğe bakmak zor, emeklilik zor, yaşamak zor bu ülkede" diyor. Başka bir partinin gelip başka bir düzenleme yapmasını umuyor sadece. "Ele hamallık yapacağıma kendime hamallık yaparım" düşüncesiyle kendi işini kurmayı planlıyor.
Birlik olsak her şey olur ama... - Emeklilik yaşı 68'e çıkarılıyor. Haberiniz var mı? Ümit Yılmaz: Büyüklerimiz bize bir şöy öğretmedi. O kadar cahil kalmışız ki... Ne bileyim biraz da bizim hatamız. Hükümetler, patronlar hep kendi çıkarını düşünüyor. Zaten sigortam yatıyor mu hiç bilmiyorum.
- Çıkarsa ne olur? Yılmaz: Kötü olur. Gelecekte ne olacağını nereden bileceksin? Hastaneye gidemiyorsun, sosyal hakkın yok. Ben açık söyleyeyim özürlüyüm. 40-45 yaşında işin biter bunun da farkındayım. Murat Kılbacak: Bu ne abi! 34-35 yaşında adam işe alınmıyor. 50 yaşında adam nasıl iş bulacak? Bırak 50'yi acaba yaşayacak mıyız?
- Hiç hastaneye gittiniz mi? Yılmaz: Ben en son 5 yıl önce hastaneye gittim, o da ağır bir ameliyet içindi. Kılbacak: Ben hiç hastaneye gitmedim. Hasta oldum, ama öyle çok kötü olmadım.
- Gelecekle ilgili planlarınız var mı? Yılmaz: Var ama hiçbiri hayata geçmiyor. Günde 12 saat çalışıyorum, asgari ücret alıyorum. Bekarız, genciz, canımız gezmek istiyor ama ancak karnımız doyuyor. Yine de Allah büyük diyorum. Ancak tuzu kuru olanlar geleceğe güvenle bakabilir. Emeğimin karşılığı bu hayat değil. Kılbacak: Yarına çıkacağım belli değil. Kafanda soru işeretleri var. Güvenle bakamıyorsun.
- Bu işler nasıl düzelir peki? Kılbacak: Birlik olsak her şey olur. Ama patron işten atar diye katılmıyor, iş bulamam diye korkuyor. Birlik olmanın önünde engeller var ve bunlar aşılamaz. Sanmıyorum değişeceğini. Yılmaz: Bazı işçiler 'Ben patrona iyi davranırsam o da bana iyi davranır' diye bir düşünüyor. Arkadaşını satıyor. Yalakalar var. Bunun için işçiler birleşemiyor. Millet kendi çıkarını düşündüğü sürece böyle gider.
Zor ama imkansız değil Teknik Emprime'den atılan İlhan Çukur'u diğer gençlerden ayıran, bir sendikalaşma deneyimi yaşamış olması. Bu deneyim onun diğer gençlerden farklı düşünmesini sağlamış. İşçilerin birlik olmak dışanda bir çıkışı bulunmadığını dile getiriyor: "Zor ama imkansız değil. Asla olmaz diye bir şey yok. İlla birleşme olacaktır. Sen iki üç kişiyi tanırsın, onlar başkalarını, derken bir topluluk olur" diyen Çukur, işçiler arasındaki güvensizliği patronun yarattığını söylüyor: "Her fabrikada patronun yandaşı ve yalakası vardır ama bunun sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bir süre çalışan işçi de bunların hepsini tanır. Çalışan kişi yanındaki arkadaşına güvenecek yoksa değil birlik olmak işçilik yapamaz. Bu da yavaş yavaş olacak, hızlı oldu mu başarıya ulaşmaz. 'Hepsi yalaka birlik olmaz' diyenler genç ve deneyimsizler."
Ömür boyu askerlik gibi Adem Ünlü 25 yaşında. Terlik fabrikasında çalışıyor. SSK onun için sadece "hastalandığında hastaneye gidebilmek" anlamını taşıyor. Pek çoklarına göre daha iyi ücret aldığını söylüyor, ama işçilikte bir gelecek görmüyor. "Aklını kullanman gerek. İşçilik ömür boyu askerlik gibi. Tek başına çalışıp ailesine bakamaz. Emekli olsa geçinemez. Geçinsen bile sonunda senin çocuğun da üniversiteyi okuyamaz ve onun hayali de işçilik olur. Benim babam işçi, ben de işçiyim. Bunu kıracağız" diyen Ünlü'nün gelecek için yaptığı plan kardeşleriyle birlikte ticarete atılmak. Bu nedenle emeklilik yaşının 68'e çıkarılmasını ve çıkarılan yasaları o kadar önemsemiyor. "Emekli olmak gibi bir beklentim yok. Zaten o yaşa kadar yaşayamazsın" diyor.
Umutları esnaflıkta Son yıllarda yasalarda durmadan yapılan değişiklikleri bırakın, mevcut yasalardan bile haberleri yok. Meclis gündeminde bulunan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı hakkında da hiçbir fikirleri yok mesela. "Emeklilik yaşı 68'e çıkacakmış, haberin var mı?" sorusuna istisnasız "Hadi canım, yapamazlar" oluyor. İşin ciddiyetini anlayınca da "İşçilikle bir yere gidilmez. Esnaf olmak gerek" sözleri dökülüyor ağızlarından.
O kadar yaşamayız Sezgin Akyol, daha önce Zonguldak'ta ve Trakya'da kaçak madenlerde çalışmış. Bir parmağının ucu, maden işçiliği yaparken geçirdiği işkazası nedeniyle kopmuş. "Zonguldak'tan buraya sigortam ödensin diye geldim" diyen Akyol, emeklilik yaşının 68'e çıkarılacağı haberini dehşetle karşılıyor. "Bu kadar yaşayacağımı düşünmüyorum. Bu sefer 'Kardeşim sigortaya vereceğin parayı bana ver' diyeceğiz" diyen Akyol, hükümetin emekli maaşı ödemekten kurtulmak istediğini düşünüyor.
Geleceğe bakmak zor Olcay Berk, babasının dükkanı batınca, matbaa işçisi olarak çalışmaya başlamış. Emeklilik yaşı 68'e çıkarsa kimsenin emekli olamayacağını söyleyen Berk, "45-50 yaşından sonra iş bulamazsın. Fabrikaların hepsi genci tercih ediyor" diyor. Abdurrahman Öztürk de "Eğer emeklilik yaşı 68'e çıkarsa seneler bitmez. Geleceğe bakmak zor, emeklilik zor, yaşamak zor bu ülkede" diyor. Başka bir partinin gelip başka bir düzenleme yapmasını umuyor sadece. "Ele hamallık yapacağıma kendime hamallık yaparım" düşüncesiyle kendi işini kurmayı planlıyor.
Birlik olsak her şey olur ama... - Emeklilik yaşı 68'e çıkarılıyor. Haberiniz var mı? Ümit Yılmaz: Büyüklerimiz bize bir şöy öğretmedi. O kadar cahil kalmışız ki... Ne bileyim biraz da bizim hatamız. Hükümetler, patronlar hep kendi çıkarını düşünüyor. Zaten sigortam yatıyor mu hiç bilmiyorum.
- Çıkarsa ne olur? Yılmaz: Kötü olur. Gelecekte ne olacağını nereden bileceksin? Hastaneye gidemiyorsun, sosyal hakkın yok. Ben açık söyleyeyim özürlüyüm. 40-45 yaşında işin biter bunun da farkındayım. Murat Kılbacak: Bu ne abi! 34-35 yaşında adam işe alınmıyor. 50 yaşında adam nasıl iş bulacak? Bırak 50'yi acaba yaşayacak mıyız?
- Hiç hastaneye gittiniz mi? Yılmaz: Ben en son 5 yıl önce hastaneye gittim, o da ağır bir ameliyet içindi. Kılbacak: Ben hiç hastaneye gitmedim. Hasta oldum, ama öyle çok kötü olmadım.
- Gelecekle ilgili planlarınız var mı? Yılmaz: Var ama hiçbiri hayata geçmiyor. Günde 12 saat çalışıyorum, asgari ücret alıyorum. Bekarız, genciz, canımız gezmek istiyor ama ancak karnımız doyuyor. Yine de Allah büyük diyorum. Ancak tuzu kuru olanlar geleceğe güvenle bakabilir. Emeğimin karşılığı bu hayat değil. Kılbacak: Yarına çıkacağım belli değil. Kafanda soru işeretleri var. Güvenle bakamıyorsun.
- Bu işler nasıl düzelir peki? Kılbacak: Birlik olsak her şey olur. Ama patron işten atar diye katılmıyor, iş bulamam diye korkuyor. Birlik olmanın önünde engeller var ve bunlar aşılamaz. Sanmıyorum değişeceğini. Yılmaz: Bazı işçiler 'Ben patrona iyi davranırsam o da bana iyi davranır' diye bir düşünüyor. Arkadaşını satıyor. Yalakalar var. Bunun için işçiler birleşemiyor. Millet kendi çıkarını düşündüğü sürece böyle gider.
Zor ama imkansız değil Teknik Emprime'den atılan İlhan Çukur'u diğer gençlerden ayıran, bir sendikalaşma deneyimi yaşamış olması. Bu deneyim onun diğer gençlerden farklı düşünmesini sağlamış. İşçilerin birlik olmak dışanda bir çıkışı bulunmadığını dile getiriyor: "Zor ama imkansız değil. Asla olmaz diye bir şey yok. İlla birleşme olacaktır. Sen iki üç kişiyi tanırsın, onlar başkalarını, derken bir topluluk olur" diyen Çukur, işçiler arasındaki güvensizliği patronun yarattığını söylüyor: "Her fabrikada patronun yandaşı ve yalakası vardır ama bunun sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bir süre çalışan işçi de bunların hepsini tanır. Çalışan kişi yanındaki arkadaşına güvenecek yoksa değil birlik olmak işçilik yapamaz. Bu da yavaş yavaş olacak, hızlı oldu mu başarıya ulaşmaz. 'Hepsi yalaka birlik olmaz' diyenler genç ve deneyimsizler."
Ömür boyu askerlik gibi Adem Ünlü 25 yaşında. Terlik fabrikasında çalışıyor. SSK onun için sadece "hastalandığında hastaneye gidebilmek" anlamını taşıyor. Pek çoklarına göre daha iyi ücret aldığını söylüyor, ama işçilikte bir gelecek görmüyor. "Aklını kullanman gerek. İşçilik ömür boyu askerlik gibi. Tek başına çalışıp ailesine bakamaz. Emekli olsa geçinemez. Geçinsen bile sonunda senin çocuğun da üniversiteyi okuyamaz ve onun hayali de işçilik olur. Benim babam işçi, ben de işçiyim. Bunu kıracağız" diyen Ünlü'nün gelecek için yaptığı plan kardeşleriyle birlikte ticarete atılmak. Bu nedenle emeklilik yaşının 68'e çıkarılmasını ve çıkarılan yasaları o kadar önemsemiyor. "Emekli olmak gibi bir beklentim yok. Zaten o yaşa kadar yaşayamazsın" diyor.
Evrensel'i Takip Et