05 Kasım 2005 22:00

Tonlarca et kapıda bekliyor

Yıllar önce Türkiye'ye yılda 22 bin ton et satmak için söz alan AB, her platformda Türkiye'ye sözünü tutması yönünde baskı yapıyor. Ziraat Mühendisi Fatih Taşdöğen, kapı bir kez açıldığında tonlarca etin Türkiye'ye gireceğine, sonucun hayvancılık için yıkım olacağına dikkat çekti.

Paylaş
Hükümet AB yolunda her türlü tavizi vermeye hazırlanırken, AB yetkilileri Türkiye'ye et ithalatı için kapıları açması yönünde baskılarını artırdı. Uzmanlar ise Türkiye'nin et ithalatı için kapılarını açmasının intihar olacağının altını çiziyor. AB Tarım Protokolü uyarınca 7 yıl önce 1/98 sayılı Ortaklık Konseyi kararına imza atan Türkiye, AB'den her yıl 19 bin ton kırmızı et, 3 bin 500 ton besilik büyükbaş hayvan toplam 22 bin ton et ithal edeceğini taahhüt etmişti. Ancak 1996 yılında İngiltere'de deli dana hastalığının ortaya çıkması nedeniyle Türkiye AB'den et ithalatına kapılarını kapattı. Bu süreçten itibaren AB her platformda bu konuyu gündeme getirirken, üyelik sürecinde ise en önemli kozlardan biri olarak kullanıyor. Sami Güçlü döneminde AB Tarım Komiseri Franz Fischler bir mektupla Tarım Bakanlığı'nı uyarırken, AB Ticaretten Sorumlu Komiseri Pascal Lamy'de Temmuz 2005'te gerçekleştirdiği ziyaretinde konuyu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'e iletti. Fischler'in mektubuna yanıt veren Tarım ve Köyişleri eski Bakanı Sami Güçlü, damızlık hayvan ithalatına Türkiye'nin sınır koymadığını belirtirken, AB'ye 3 bin baş damızlık hayvan ithalatına izin verildiğini aktardı. Böylece, et ve canlı hayvan ithalatı ile ilgili ilk tavizin verildiği ortaya çıktı. Ancak AB hiçbir zaman vazgeçmedi. AB Ortaklık Konseyi toplantıları, Daimi Temsilciler Komitesi toplantılarının yanı sıra 6 Ekim 2004 tarihindeki İlerleme Raporu'nda da konu gündeme getirilerek, Türkiye'nin anlaşmalarda yer alan tavizini yerine getirerek et ithalatı yasağını kaldırması istendi. Türkiye henüz bu konuda adım atmadı ancak, Dış Ticaret Müsteşarlığı bürokratlarının yasağın kaldırılarak kapıların açılması yönünde baskı yaptığı öğrenildi.

1980'den sonra rakip Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu üyesi, dış ticaret ve gıda uzmanı Fatih Taşdöğen, gazetemize yaptığı açıklamada, 1996 yılında Uluslararası Salgın Hastalıkları Ofisi'nin İngiltere'deki deli dana hastalığını teyit etmesi ile Tarım bakanlığı et ve et ürünlerine yasak getirdiğini hatırlatarak, bu tarihe kadar Türkiye'ye sokulan etlerde fiyat kontrolünün yapılmadığını aktardı. Taşdöğen, Almanya'nın kendi ülkesinde tonunu 12 bin marka sattığı eti 1200 marka Türkiye'ye gönderdiğini dile getirerek, AB'nin 1996 yılında Türkiye'ye sattığı etin maliyetinin 7-8 bin marktan aşağı olmadığını, çok açık bir şekilde oluşan ürün stoklarını Türkiye'ye pazarladıklarına dikkat çekti. Taşdöğen, temelde tamamen Türkiye'yi pazar yapma anlayışının yattığının altını çizerek, bu etlerin daha önceki yıllarda kesilerek dondurulmuş etler olduğunu ifade etti.

Amaç kapıyı açmak Taşdöğen, AB'ye verilen tavizin toplam değerinin 20 milyon dolar olduğuna dikkat çekerek, "AB'nin arkasında olduğu 20 milyon dolar mı? Hayır değil. AB'nin arkasından koştuğu kapının açılmasıdır, yani bunun anahtar görevi görmesidir. Kapıyı bir kez açtığınızda 100 bin tonlarla ifade edilen mal gelecektir" diye konuştu. AB'nin et sektörünü hem gizli hem de açık bir şekilde korkunç desteklerle desteklendiğini belirten Taşdöğen, "Türkiye et için çok büyük pazardır, Türkiye et açısından kendini döndürmeye başlamıştır. Satış ve üretim arasında denge oluşmuş, sektör üretici açısından kendini döndürebilir hale gelmiştir. Bu durum AB için büyük bir tehdittir. Bu yapıyı kırmak istiyorlar" dedi. AB'nin bu tavizi asla elinden kaçırmak istemeyeceğini belirten Taşdöğen, gelecek etlerin üretim maliyeti düşük olduğu için bazı kriterlerin dikkate alınmayacağını ve fiyatın ön plana çıkarılarak Türkiye'de insanların sağlığı ile oynanacağına dikkat çekti. Türkiye'de bu işten fayda sağlayacak birçok insanın bu ithalatı istediğini ve beklediğini ifade eden Taşdöğen, "O dönemde bu anlaşmaların altına imza atanlar hâlâ görevde, kimlerin ne amaçla buna izin verdiği belli değil, Türkiye bunu kendi içinde değerlendirmeli" dedi. Taşdöğen şöyle devam etti: "Geçmiş yıllardan beri sürekli gündeminde olan bu konuyu Tarım Bakanlığı, et değil ama ete karşılık gelecek başka ürünlerin tavizi şeklinde verelim diyor. Ancak, dış ticarete ilişkin diğer birimlerden, "açalım ne olacak, AB ile niye karşı karşıya geliyoruz" seslerinin yükseldiğini biliyoruz"


HAYVANCILIK BİTİYOR
  • Türkiye'nin ciddi bir hayvancılık politikası yok. Üreticinin maliyetleri çok yüksek. Bu fiyatlara da yansıyor. Etin kilosu Avrupa'da 2.5, Türkiye'de 5 Avro;
  • Türkiye'de karkas et hayvanı 150-200 kilogram et veriyor. Avrupa'da bu miktar 400 kiloya kadar çıkabiliyor;
  • Türkiye'de 2000'li yıllarda 20-22 kilogram olan, yıllık kişi başına kırmızı et tüketimi bugün 10-12 kilograma düşmüş durumda;
  • Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde yıllık et tüketimi Türkiye'nin 8 katı: 85 kilogram. Türkiye'nin toplam taze et tüketimi ise 650 bin ton civarında;
  • AB ülkeleri Türkiye'yi hayvancılıkta üçüncü dünya ülkesi ve şap ülkesi olarak tanımlıyor; Müzakerelerde Türkiye'yi hayvan kalitesi açısından zorlu bir süreç bekliyor. AB'ye et ihracat şansımız yok. Standartlarına uymadığı için Türkiye'den et almıyorlar;

  • ÖNCEKİ HABER

    Tunuslu eylemcilere destek

    SONRAKİ HABER

    Almanya'da milyonlar
       işsizliğin pençesinde

    Sefer Selvi Karikatürleri
    Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
    Evrensel Ege Sayfaları
    EVRENSEL EGE

    Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...