27 Ekim 2005 21:00
Bir halk kahramanının dönüşümü
1998'de çekilen ilk filmin üzerinden hayli zaman geçtikten sonra Zorro efsanesi geri dönüyor. Ancak, bu kez kahramanımız Zorro'nun ilkinden hayli farklı olduğunu söylemeliyiz.
1998'de çekilen ilk filmin üzerinden hayli zaman geçtikten sonra Zorro efsanesi geri dönüyor. Ancak, bu kez kahramanımız Zorro'nun ilkinden hayli farklı olduğunu söylemeliyiz. "The Legend of Zorro/Zorro Efsanesi" önceki maceradan yıllar sonra başlıyor. Alejandro ve Elena evlenmişlerdir ve 10 yaşında, Joaquin adında bir oğulları vardır. Alejandro, Kaliforniya'nın yoksul ve ezilen halkını toprak sahiplerinin açgözlülüğünden korumak için Zorro maskesini hâlen takmaktaysa da, görevi ile daha normal bir hayat yaşama arzusu arasında bocalamaktadır. İyi bir aile babası olmakla bir 'halk kahramanı' olmak arasında bocalayan kahramanımız; Kaliforniya'nın Amerika'nın 31. eyaleti olması için yapılan planların da bir parçasıdır. Yıl 1850. Kaliforniya Birlik'in 31. eyaleti olmanın peşindedir. Ama, son dönem Hollywood yapımlarında sıkça görüldüğü üzere (bakınız Sahra) Fransızların başını çektiği kimi oluşumlar Amerika'nın büyük bir ülke olmasının önüne geçmek için Kaliforniyalıların bu heveslerini kursaklarında bırakmak isterler. Üstelik her türlü yolu deneyerek. Bu film de tıpkı ilkinde olduğu gibi, iyi bir Hollywood macerasında olması gereken bir çok unsura sahip. İyi oyuncular, görsel efektler, kahramanlık gösterileri, aile vurgusu vs. Ama yeni Zorro, ilk filmde ne kadar halktan biriyse bu filmde de o kadar kopuk. O artık Kaliforniya'nın sayılı egemenlerinden birisi ve kendisinin ve ailesinin geleceğini de bu egemenlerin geleceğiyle birlikte düşünüyor. Üstelik, fazlasıyla Amerikalı. Zorro'nun bir 'halk kahramanı' olmaktan çıkıp; Hollywood kahramanına dönüşmesini izliyoruz beyazperdede. Üstelik filmin senaryosu dünyanın bugünkü konseptine o kadar uygun ki, zaman zaman propaganda filmi olduğu duygusu bile uyandırıyor. Yönetmen, Martin Campbell teknik açıdan vasatın üstünde bir iş çıkarıyor. Filmin en büyük artıları ise kuşkusuz ilk filmde olduğu gibi Antonio Banderas ve Katrine Zeta Jones'in biraraya getirilmesi.