25 Ekim 2005 21:00

Tartışma bilim için değil

Emek Gençliği, AKP Hükümeti ile YÖK arasındaki çatışmanın temel nedeninin, "bilim, demokrasi ve özgürlükler" değil, "YÖK'ün, üniversitelerin ve bilimin topyekün piyasaya açılması ve bilimin paraya tahvil edilmesi çabasında artık ihtiyaçları karşılayamaması" olduğunu bildirdi.

Paylaş
Emek Gençliği Merkez Yönetim Kurulu, AKP ile YÖK arasında yaşanan çatışmanın temelinde bilim, demokrasi ve özgürlüklerin yatmadığına dikkat çekti. Emek Gençliği, demokratik ve akademik özgürlüğün, gerici çevrelerin kapışmasıyla değil, öğrencilerin, akademisyenlerin, üniversite emekçilerinin ve toplumun ilerici kesimlerinin mücadelesi ile olanaklı olacağını duyurdu. Emek Gençliği MYK tarafından önceki gün yapılan yazılı açıklamada, AKP ile YÖK arasında gelinen noktanın her iki tarafın niyetlerini de gösterdiği belirtildi. Açıklamada, Yüzüncü Yıl Ünversitesi Rektörü Yücel Aşkın'ın tutuklanmasının ardından, rektörlerin alışık olunmayan biçimde "yasalar, özgürlükler, insan hakları" gibi kavramları hatırladıkları ifade edildi. AKP'nin iktidara geldiği günden bu yana, Genelkurmay, YÖK, Cumhurbaşkanlığı ve Anayasa Mahkemesi gibi kurumlarla hesaplaşmaya girdiği kaydedilen açıklamada, AKP'nin bu hesaplaşmada en çok karşı karşıya geldiği kurumun da YÖK olduğu dile getirildi. YÖK'ün üniversiteleri kışlaya dönüştürdüğü, ünversite özerkliğini çiğnediği, öğrenciler üzerinde terör estirdiği, toplumun tüm ileri kesimleriyle çatışmış bir kurum olduğu hatırlatılarak, AKP'nin YÖK'ten yaka silkmiş kesimlerin desteğini almayı hesap ettiği ifade edildi.

'YÖK'e ders olmalı' "AKP ile YÖK arasındaki çatışmanın diğer bir yönü de pazarlamacılıkla övünen başbakanın ve onun temsil ettiği güçlerin YÖK'ün, üniversitelerin ve bilimin topyekün piyasaya açılması ve bilimin paraya tahvil edilmesi çabasında artık ihtiyaçları karşılayamaması olarak algılanmalıdır" denilen açıklamada, öğrenci düşmanlığını dayanak yapan YÖK için tüm bunların "ders" olması gerektiği belirtildi. AKP'nin amaçlarına varmasının nedeninin YÖK gibi odakların özgürlük ve demokrasi alanındaki geri, ırkçılığa ve zorbalığa varan tutumları olduğu vurgulandı. "Öğrencinin ensesinde boza pişiren" bu kurumun arkasından kimsenin gitmediğine dikkat çekilen açıklamada, AKP ile YÖK arasında süren kavganın bilim, demokrasi, akademi ve özgürlük ekseni üzerinde olmadığı vurgulandı. Her iki tarafın da bilimin, demokrasinin ve özgürlüklerin ilerletilmesi gibi bir kaygıları olmadığı ifade edilen açıklamada, AKP Hükümeti'nin üniversiteleri ılımlı şeriatçılığın merkezleri olarak şekillendirme çabasının, tüm üniversite ve demokrasi bileşenlerinin karşısında durması gereken bir çaba olduğu dile getirildi. Açıklamada, "Bilinmelidir ki, demokratik, akademik özgürlüklerin garanti altına alındığı, öğrencilerin ve akademisyenlerin hiçbir baskıyla karşılaşmadan taleplerini ifade edebildikleri, araştırmalarını yapabildiği üniversiteler, gerici çevrelerin kapışmasıyla değil, üniversite öğrencilerinin, akademisyenlerin, üniversite emekçilerinin ve toplumun tüm demokrat-ilerici güçlerinin vereceği bir mücadele ile olanaklıdır" denildi.




DİSK: Hükümet halkla barışmalı DİSK Genel Sekreteri Musa Çam, "Toplumsal barışa en çok ihtiyacımız olan şu günlerde ilk adımı AKP Hükümeti atarak, toplumun her kesiminin sorunlarını dinlemeli, çözmeye çalışmalıdır" dedi. Çam, yaptığı yazılı açıklamada, "2003 yılından bu yana Türkiye'yi yöneten AKP'nin hükümeti devralır almaz önce işçi ve sendikaları suçladığını, insanca yaşamak için açlık sınırının üzerinde ücret isteyen işçileri haksız gördüğünü, sonra da açlığa ve adaletsizliğe karşı ayaklanan çiftçilere 'gözünüzü toprak doyursun' dediğini" hatırlatarak, şu görüşleri dile getirdi: "Her olayda, her demokratik düşüncede halkın bir bölümünü kötülemeyi ve kavga etmeyi görev haline getiren hükümet, bu sefer de üniversite rektörleriyle kavgaya girişti. Suçlanan bir rektöre destek olmak için harekete geçen rektörlere savaş açtı. AKP Hükümeti'ne buradan seslenmek istiyoruz; Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü suçluysa cezasını yargı vermelidir. Yargıya siyasal baskılarla müdahale etmek, yargı bağımsızlığını yok etmek demektir. Bağımsız yargıya herkesin ihtiyacı olacaktır.




Sağlık-İş de tartışmaya katıldı Sağlık-İş Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, İnönü ve 19 Mayıs Üniversitesi rektörlerini sendikal örgütlenmedeki tavırları nedeniyle eleştirdi. Başoğlu, dün düzenlediği basın toplantısında, Malatya'daki İnönü Üniversitesi ile örgütlenme çalışmaları nedeniyle yaklaşık dört yıldır ilişkilerinin bulunduğunu belirterek, üniversite yönetiminin, işten çıkartılan işçilerin tazminatları, toplu iş sözleşmesi farkları, üyelik aidatları gibi ödentilerinden dolayı devleti 4 trilyon lira zarara uğrattığını ileri sürdü. Başoğlu, bu durumu, Meclis İnsan Hakları Komisyonu, Malatya Savcılığı, Cumhurbaşkanlığı ve YÖK Başkanlığı ile Sayıştay'a ilettiklerini dile getirdi. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi'nde ise DİSK'e bağlı Dev Sağlık-İş Sendikası ile yasalara aykırı bir şekilde protokol imzalandığını iddia eden Başoğlu, işçilerin bu sendikaya üye olması için protokolün geçici maddesinde, bazı hükümlerin bulunduğunu savundu. Başoğlu, her iki olayın da yasalara aykırılık taşıdığını söyleyerek, "Yasaları hiçe sayan bu iki üniversite hakkında Meclis'in soruşturma açmasını, 'irtica, cumhuriyet, Atatürk' sözcüklerinin arkasına sığınarak savunmak mümkün mü? Onlar cumhuriyeti savunuyorsa biz bostan korkuluğu muyuz?" diye sordu.




YÖK'ten hükümet tasarısına tepki YÖK Başkanvekili İsa Eşme, Meclis Genel Kurulu'nda görüşülecek olan Torba Yasa Tasarısı içerisinde, YÖK tarafından eğitimleri iptal edilerek Türkiye'ye çağrılan öğretim görevlilerine af getiren düzenlemeye tepki gösterdi. Hükümetin sık sık üniversiteleri ilk 500'e giremedikleri için eleştirdiğini ve özellikle son bir yıldır araştırma görevlisi kadrosu alamadıklarını kaydeden Eşme, "Bir taraftan bu şekilde eleştiriler yöneltilirken, diğer yandanda afla, kanun zoruyla başarısız bir ekip yüksek öğretim kadrolarına alınmak isteniyor. Bu bir çelişki, siyasi bir sorun var mı bilmiyorum" şeklinde konuştu. Hükümetin getirdiği tasarı, söz konusu öğretim görevlilerinin tekrar eski kariyerlerinde işe başlatılmalarını ve bugüne kadar almaları gereken maaşlarını da faizi ile birlikte almalarını öngörüyor.




YYÜ'de vekil atama Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Rektörlüğü vekilliğine Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Fuat Doğu atandı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Fiziki Coğrafya ve Jeoloji Bölümü'nden 1978 yılında mezun olan Prof. Dr. Doğu, 2001 yılından bu yana YYÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü'nde görev yapıyordu. 2003 yılından beri YYÜ Rektör Yardımcılığı yapan Doğu'nun evli ve 2 çocuk babası olduğu belirtildi.



ÖNCEKİ HABER

Gül amblemli DTP yola çıktı

SONRAKİ HABER

Gül'den sert eleştiri

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...