22 Ekim 2005 21:00

Siyasi sirk Türkiye'de

"Evimizin bahçesinde oynarken, annelerimiz, 'Çok gürültü yapıyorsunuz, biraz uzağa gidin' dediler. Biz de buralara geldik" diyorlar, Cyclown Circus'un kuruluşu için.

Paylaş
"Evimizin bahçesinde oynarken, annelerimiz, 'Çok gürültü yapıyorsunuz, biraz uzağa gidin' dediler. Biz de buralara geldik" diyorlar, Cyclown Circus'un kuruluşu için. Geldikleri yer; İtalya, ABD, Arjantin, Almanya'nın "zengin mahalleleri..." Gittikleri yer; "kendi gözleriyle gerçek insanları görebilecekleri dünyanın herhangi bir yeri..." Dev bisikletlerle sırtlarındaki sirki, çantalarındaki kahkahaları taşıyarak... Türkiye'de son birkaç aydır bir o köyde, bir bu köyde rastlanabiliyor onlara. Önce "dev bisikletlerini" görüyorsunuz. Sonra havada uçuşan topları, şapkaları veya ayakkabıları... Sonra da gülümseyen suratlarını... İtalyanca, İngilizce bağırışları arasındaki sözcükler pek tanıdık olmasa da neye kızdıkları veya güldükleri anlaşılıyor. Başlarında bir fötr şapka, altlarında bol pantolonlar. Anlaşılan sanatçılar ama, pek özenli değiller saçlarına başlarına. Birkaç tanesi arkada gitar, akordeon çalıyor. Diğerleri tüm hünerlerini sergiliyor, sahne sanatları dalında. Birbirlerine takılıyor, koşup zıplıyor, dövüşüyorlar... Yabancı bunlar ama nereli acaba? Sirk için mi gelmişler? O zaman bu sokakta işleri ne? Para topluyorlar şimdi de şapkalarını açarak. Güzel iş yapıyorlar. Müzik güzel, eğlenceliler. Hepsi tamam da, bu gençler ne yapıyor?

Benzin kokusu olmadan Belki de birçok kişinin yapmak isteyip de yapamadığını yapıyorlar. 21. yüzyılın sunduğu tüm teknolojik gelişmeleri, zenginliği, rahatlığı arkalarında bırakarak, pedal çeviriyorlar. Birçok kıtanın farklı ülkelerinden bu gençler, yeni ve özgün ama gerçek insanlara doğru gidiyorlar. Tanımak, bilmek ve güldürmek için... Büyük şirketlerin göstermek istediği dünyanın dışına çıkmak ve kendi gözleriyle gerçekleri görmek için geziyorlar. Sonsuz ve özgür olmak istiyorlar. Patronsuz, kendileri için, kendi yemeklerini pişirerek... Bisiklet kullanıyorlar, petrolün tüm dünyayı kana buladığı şu günlerde. Ayaklarında benzin kokusu olmadan tüm dünyayı dolaşıyorlar. Yeni kıyafetler, yeni savaşlar yerine kendi ürettikleri bisikletleri ve kendi diktikleri kıyafetleri kullanıyorlar. Yaşamdan zevk almayı, bisiklete binmeyi, gülmeyi, diğer kültürleri öğrenmeyi, kendi müziğinizi yapmayı ve eğlence için dans etmeyi öneriyorlar.

Bir gülümseme Türkiye'den oldukça memnun kalmışlar. Gittikleri her yerde, büyük konukseverlik gördüklerini söylüyorlar. Ayrıca gittikleri birçok ülkeden daha sıcak ve misafirperver bulmuşlar. Müzisyen olan John ile Ankara'daki bir gösterilerinin ardından konuşuyoruz. New Orleans'tan katılan John, en büyük problemi vize almakta yaşadıklarını anlatıyor. Cyclown Circus ile birçok ülkeyi gezmiş. Köylere uğraya uğraya gezdiklerini anlatan John, özellikle bisiklet kullanmalarının aslında sessiz bir protesto olduğunu söylüyor. John, "Petrol yüzünden çıkan savaşlara karşı tüm dünyayı bisikletle dolaşıp, insanları güldürüyoruz" diyor. Arjantinli Rocio ise beş aydır bu sirkle beraber olduğunu, konservatuvarda tiyatro, komedyenlik, palyaçoluk ve geleneksel dans öğrendiğini anlatıyor. 24 yaşındaki Rocio, önce tek başına yürüyerek böyle bir şeye başladığını, daha sonra sirkteki diğer arkadaşlarla tanıştığını belirterek, "Bana çok çılgın geldiler. Beraber Fransa'ya gittik. Üç ay Fransa'da gezdik. Petrol yok, para yok, savaş yok. Bisiklet ile bunların hepsine karşı duruş sergiledik" diyor. Avrupa ülkelerini de gezdiklerini, ancak Türkiye'ye geldiğine çok sevindiğini, çünkü Türkiye insanlarının Arjantin'dekilere çok benzediğini anlatan Rocio, köyde her kapının kendilerine açıldığını söylüyor ve kırık Türkçesi ile "gel yemek, gel çay, bizde kal, 8 kişi no problem" diyor. Rocio yaptıkları bu işin biraz sirk, biraz politika olduğunu söyleyerek, "Gülümseme... Her şey burada başlıyor. Bizim bisikletlerimizi görüyorlar ve gülümsüyorlar. Burada etkileşim, insanlık başlıyor" diyor. Almanya'dan katılan ve üç haftadır sirkle beraber gezen David ise insanları tanımanın önemine vurgu yapıyor. Değişik kültürleri gördükçe, farklı ülkeleri gezdikçe insanın hayata bakışının da değiştiğinin altını çizen David, "Bu işi sirkle yapmak daha başka. İnsanları tanırken, onları güldürüyorsun. Benim geldiğim yerde insanlar çok zengin. Olur olmadık yerlere, ihtiyaçları olsun olmasın para harcıyorlar. Buralara geldiğimizde ne şartlarda hayatların sürdüğünü görüyoruz. Ve biz onlara birer gülümseme götürüyoruz" diye konuşuyor.

Geride bıraktıkları Görüşmemizin ardından tekrar gösterilerine başlıyorlar. Hiç tanımadıkları, dillerini bilmedikleri, kültürlerini yaşamadıkları insanlarla iletişime geçiyorlar. Gülüyorlar, güldürüyorlar. Eğleniyor, eğlendiriyorlar. Sonra toplayıp bavullarını gidiyorlar. Arkalarında sadece dev bisikletlerinin izleri kalmıyor gittiklerinde. Bir başka ülkeye giden bir sirkin, biraz politika yapıp, bir farklılık yaşattığı, belki de daha büyük hayaller kurdurduğu bir gösteri kalıyor. Birkaç söz, birkaç tane balon, biraz tebessüm, biraz da düşünce... Ya da başka bir deyişle; bir insanın hiç tanımadığı bir insana gülümsemesi ile başlayacak, bir dostluğun izini bırakıyorlar.

ÖNCEKİ HABER

Ege Plast Fabrikası'nda nöbet listesi hazır

SONRAKİ HABER

Suriye'ye çifte saldırı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...