18 Ekim 2005 21:00

Öğrenciler dışarda

Yurt kapasitesinin yetersizliği yüzünden bu sene Boğaziçi Üniversitesi'nde pek çok öğrenci dışarda kaldı. Bursları kesilen, yurt hakları elinden alınan öğrenciler zor durumda.

Paylaş
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri yurtların yetersizliği yüzünden mağdur durumda. Üniversitede her sene yaşanan barınma sorunu, YÖK'ün kontenjanları arttırması ve bu sene daha fazla kayıt alınması yüzünden daha yakıcı hale geldi. Geçen sene hazırlık okuyup ingilizce yeterlilik sınavını geçemeyen öğrencilerin, yurt hakları ve bütün bursları ellerinden alınıyor. Ayrıca bu sene okula yeni kayıt olan öğrenciler arasında da yurda yerleştirilemeyenler var. Bu sene yurda yerleştirilemeyen ve yurda yerleştirilemeyen arkadaşlarını sahiplenen öğrenciler geçtiğimiz hafta bir araya gelerek bir toplantı yaptılar. "Yurda Sınavsız Geçiş hakkı istiyoruz" afişleriyle duyurulan, Öğrenci Temsilci Kurulu Başkanın da katıldığı toplantıda alınan karara göre, rektörle bir toplantı yapılarak bu soruna acil bir çözüm istenecek. Ayrıca öğrenciler, öğretim görevlileri ve Eğitim-Sen ile görüşüp onların da desteğini alacaklar. Bu soruna çözüm bulunamadığı takdirde yersiz kalan öğrenciler, kendi çözümlerini yaratmaya kararlılar. Öğrenciler bu durumun Boğaziçi Üniversitesi'nin her fırsatta deklare ettiği öğrenci yanlı politikasıyla örtüşmemekte olduğunu ifade ediyorlar.

Memlekete döndü Yurttan atılan ve bursları kesilen öğrencilerden Cihat Cihat Dursun hazırlık öğrencilerine ayda beş blok ders verileceğini öğrendikten sonra memleketine döndü. Ekrem Çetinkaya ise bir çözüm bulunması ümidiyle birkaç hafta daha İstanbul'da kalabileceğini söylüyor. Hazırlık sınıfını geçememenin bu kadar kötü sonuçlar doğuracağını bilemediğini ifade eden Dursun yaşadıkları sıkıntıları şöyle sıralıyor: "Eve çıkma imkanımız yok. Burslarımızı da kestiler. Sözde öğrencinin yanında olan BÜMED (Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği), Burs Ofisi bizi dışlamış durumda. İnglizce'yle ilk kez burada karşılaştım ve bence bir yılda öğrencilerin İngilizce yeterlilik sınavını geçecek hale gelmesi çok zor. Eskiden hazırlık iki yılmış, ama daha sonra öğrencilerin 'nasıl olsa ikinci yıl çalışırım' diyerek birinci yıl boşvermelerini bahane ederek hazırlık sınıfını bir yıla düşürmüşler; ama bence asıl neden yeterli sayıda öğretmen olmaması. Geçen yıl hazırlığı geçemeyenler için haftada 9 saat ders verilirken bu sene bu sayı çok düştü. Yurt çıkmazsa İstanbul'da kalamam." Sağda solda, arkadaşların yanında kaldığını, ailesininin kendisine para gönderecek durumu olmadığını söyeyen ve bu nedenle yurtta kalmanın dışında seçeneği olmadığına dikkat çeken Ekrem Çetinkaya şunları söylüyor: "Bu şartlar altında bir sonraki sınavda da geçmem imkansız gibi. Çünkü düzenli bir hayatımız yok. Okulun bizim için yaptığı bir şey yok. Oysa bir sene önce ÖSS'den yüksek puan aldığımız için bizi sevinerek okula almışlardı. Şimdi ise bir yıl "başarısız" olduğumuz için burslarımız elimizden alınıyor. Bize neredeyse hiç ders vermeyecekler. Okulun hazırlığı geçemeyen öğrencilere karşı tutumu aşağılayıcı."

Çözüm önerileri İlk olarak okulun mevcut tüm yurtlarındaki boş yerlerin doldurulmasını isteyen öğrenciler mevcut kapasitenin yetersiz kalması halinde, üniversiteye ait Kilyos Kampusü'ndeki otelin yurtsuz kalan öğrencilere tahsis edilmesini, geçici olarak prefabrik yapıların inşa edilmesini, okul çevresinde bir binanın kiralanıp yurda uygun şekilde düzenlenmesini talep ediyorlar.

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Emekçiler AB'ye nasıl bakıyor -2-
   AB üyeliğini işçi değil patron istiyorHazırlayanlar: E. Çabuk - K. Yetiş - N. Öztürk Türkiye'nin farlı illerinde yaşayan işçi ve emekçilerin Avrupa Birliği üyeliğine ilişkin görüşlerini yansıttığımız dosyamıza bugün İzmir, İzmit ve Edirne ile devam ediyoruz. İzmir'de ilkin Ata Sanayi'inde farkı işkollarında çalışan işçilerle konuştuk. Görüştüğümüz işçilerin birçoğu Türkiye'nin AB'ye giremeyeceğini, girse de Türkiye'deki koşulların değişmeyeceğini, ayrıca üyeliğin olumsuz etkisi olacağını dile getirdi. Diğer bir bölümü ise fazla bilgi sahibi olmamakla birlikte, işsizliğin önleneceğini, bir şeylerin değişeceğini düşündüğü için AB'ye girilmesi taraftarı. Ama sonuç olarak ortaya çıkan tabloda, işçilerin hiçbirisi kendilerinin ve ülkenin durumundan hoşnut değil, bir şeylerin değişmesi gerektiğini düşünüyor. Ata Sanayi'indeki atölyelerde çalışan D.E., 34 yaşında bir tekstil işçisi. AB'nin ülkemize zararı olduğunu düşünüyor. "Almayacakları kesin. Bizi oyalıyorlar. Türkiye'yi asker ve güç için kullanıyorlar. Yerleşim yerleri, limanlar hep yabancılara satılıyor. Hele özelleştirmelerle Türkiye'yi toptan veriyorlar. Evler bile evsizlere değil, yabancılara satılıyor. Tüpraş, Ereğli gitti daha ne kaldı? Vaat ettikleri huzur, refah AB'ye girmemizle gelmeyecektir." İmdat Adlı da bir tekstil işçisi, 24 yaşında. AB'yi isteyenlerin Avrupa ülkelerine rahat gidip gelebilmek için istediğini söyleyen Adlı, "AB'ye girişle işçilerin yaşamları düzelmeyecek. Daha kötü olacak ve daha çok hakkımızı yiyecekler. Bu asgari ücreti bir de milletvekillerine versinler birkaç ay nasıl geçinecekler bakalım? İşin içinden çıksınlar da görelim" diyor. 35 yaşındaki bir başka tekstil işçisi Meryem Kete, AB'ye güvenmediğini ve girilmemesi gerektiğini söylüyor. "Türkiye istese kendisi de AB'ne girilince gerçekleşeceği söylenen vaatleri başarabilir" diyen Kete, AB'yi asıl isteyenlerin işçiler değil, patronlar olduğunu belirtiyor. "İşçilere de bunu beğendirmeye çalışıyorlar" diyor. Demir Doğrama işçisi Sadık Oral (33) ise Türkiye'de gerçekleşmesi gereken değişim için umutlarını AB'ye bağlamış. "Türkiye'de değişim AB ile olur gibi geliyor bana. Zaten Türkiye'de olumlu hiçbir şey yok. Türkiye'nin yüzde 90'ı, ekonomik sebeplerden AB'ye üye olmak istiyor. Sosyal haklar AB'de daha iyi" diyor. Diğer işçilerin görüşleri ise şöyle: Ceylan Işık (19) Tekstil işçisi: AB Türkiye'yi oyalıyor. Türkiye'nin AB'ye girmesi de hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Hatta daha da kötüye gidebilir. İşçilerin üzerindeki baskı daha da artacak. Ellerindeki haklar gasp edilecek. Sigortamız, sağlığımız... Asgari ücret zaten düşükken daha da azaltılmaya çalışıyor. Hakan Adakan (38) oto tamircisi: Umarım AB Türkiye için yararlı olur. Ama uzun bir süre gerekiyor. Hayat standartları yükselecektir. İş kollarının bazıları açısından ise kötü olacak. Aynur Çapakçur (21) Tekstil: AB'ye girmemiz gerekli. Türkiye'deki olumsuzluklar kaybolabilir. Dışarı çıkış kolay olacak. AB Türkiye'yi değiştirebilir. Krizler azalabiliyor. Burada işsizlik çok. Avrupa ülkeleri bu imkanı sağlayabilir. Hamdi Can (27) oto tamircisi: AB, standartları yükseltecek. Burada ne düzen var, ne birlik. Çok kötü koşullarda çalışıyoruz. Ama tam da bir fikrimiz yok. İşten eve gittiğimizde pek televizyon seyretmiyorum. Yani nedir ne değildir takip edemiyorum. Umarım dedikleri olur.




İşçi siyaseti takip ediyor

Tacettin Yurtsever 18 yıllık işçi Özellikle son imzaladıkları müzakere çerçeve metni sır gibi saklanıyor. GAP gibi çerçeve metindeki maddeler saklanıyor. İmtiyazlı ortaklıktan bahsediliyor. GAP projesinde sulama kanalları ne olacak tarım felç olmuş durumda. Tuzaklarla dolu, televizyonlarda boyalı basında çalışma saatlerimiz düşürülecek maaşlar artacak gibi gösteriliyor ama işçinin tek güvendiği kıdem tazminatlarını kaldıracak yasa tasarısı mecliste bekliyor. AB'nin öngörmüş olduğu şartlar BOP'a paralel gidiyor. Bu dünya stratejisi siyonist bir kuşatma. Ama artık işçi siyaseti takip ediyor. Eskiden olduğu gibi işçi bir şeyden anlamaz siyasetle ilgilenmez gibi bir olgu kalmadı. Özellikle 28 Şubat süreci herkesin ne olduğunu ortaya çıkardı. Halk ve işçiler her şeyin farkında.




"Faydası değil zararı olacak" İzmit'te bulunan Prelli Lastik fabrikalarında çalışan lastik işçileri ve Belediye- İş 2 No'lu şubeye üye belediye işçileri de gazetemize AB ve üyelik sürecini değerlendirdi. Görüşlerine başvurduğumuz işçilerin hemen hemen hepsi AB'nin ülkeye olumlu bir getirisi olmayacağını söylerken üyeliği de istemediklerini belirtti. 17 yıllık Pirelli işçisi Ayhan Aydoğdu AB'nin ülkeye bir hayrı olacağına inanmayanlardan. "Avrupa'da asgari ücret ne bizde ne. Avrupa'da 700 Euro diyelim bizim işveren ya da hükümet çıkıp o parayı bize verecek mi?" diyen Aydoğdu, varolan sendikalarının bile bitirilmeye çalışıldığını söyledi. "Avrupa pazarı bitti, bu nedenle Türkiye pazarına girmek istiyorlar" şeklinde konuşan 22 yıllık Pirelli işçisi Bayram Aydın, işçi ücretlerinin Avrupa standartlarında olup olmayacağını soruyor. "Adam geliyor burada tatil yapıyor. Biz buradan Kandıra'ya gidemiyoruz tatile" diyen Aydın, yazılıp çizildiği gibi iyi şeyler olmayacağını belirterek "Biz AB istemiyoruz." dedi. Mevcut siyasetle AB üyeliğinin olmayacağının altını çizen Pirelli işçisi Ali Hotoman ise "AKP Hükümeti olduğu için AB'ye hayır diyorum. Çünkü her şeyi satıyorlar" dedi. Bir başka Pirelli işçisi Harun Baykara da AB'nin bir şey getirmeyeceğine inandığını söyledi. Hereke Belediyesi'nde çalışan 15 yıllık işçi Urfani Çalık, Belediye- İş sendikasının AB sendikaları ile çalışmalar yürüttüğünü belirterek. "AB'ye girmek bizim için daha iyi olur. Avrupa'daki insan haklarının emeğin hakkının aynısı uygulanacaksa AB'ye girelim. Sendikalara belli hakların verilmesi için AB belli şartlar koydu. Bu haklar verilmezse işçiler çiftçiler alanlara inecek. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidilip hak talebinde bulunulabilecek" şeklinde konuştu. Körfez Belediyesi'nde çalışan 7 yıllık işçi Aydın Karakaynak ise kesinlikle AB'ye üyeliği istemiyor. Nedenini ise şöyle ifade ediyor: "Türkiye'nin önünü kesip AB devletlerinin kendi istediklerini yaptırmak istiyorlar"

'ÖNCE 4857'Yİ DEĞİŞTİRELİM' Körfez Beldiyesi yan kuruluşu olan Yarmaş AŞ'de çalışan işyeri baştemsilcisi Çetin Bulut, AB'nin işçilere getirdiği bir şey olmadığını söyledi. "Girmemiz önemli değil AB ile yasaları değiştireceksek 4857'yi değiştirelim önce. İlla ki AB'nin baskılarıyla mı değiştireceğiz. İşçi ve emekçilerin çıkarları için yasa çıkaracaklarsa AB'ye gerek yok" diyen Bulut AB'nin düşük ücret, çok istihdam istediğine dikkati çekti. Bulut, "AB sömürgeci olarak baskısını kuracak ve istediğini alacak. AB'nin işçiyi emekçiyi düşündüğü yok. Türkiye'ye bunun için bakmıyor, Türkiye onlar için bir pazar" dedi.




'AB'nin ekonomik getirisi olmaz' Türkiye'nin Avrupa'ya en yakın kenti olan Edirne'de de emekçiler Avrupa Birliği üyeliği konusunda medya ve hükümet tarafından yaratılan iyimser havanın aldatıcı olduğunu düşünüyorlar. AKP Hükümeti'nin yapamadığı işleri örtbas etmek için suni gündemler yarattığını söyleyen Tiyakomedram Öğrenci Topluluğu Başkanı Ali Burak Palabıyık, Avrupa Birliği'nin ekonomik yönden bir getirisi olacağı iddiasını inandırıcı bulmuyor. AB'nin kaynakları tükendiği için 2. ve 3. sınıf dünya ülkelerini sömürerek ayakta kaldığını belirten Palabıyık, ülkenin kendi üretimi, kendi emeği varken Avrupa Birliği'nden ya da Amerika Birleşik Devletleri'nden medet umulması bağımlılığımızı daha da derinleştirmekten başka bir işe yaramıyor" dedi. Medeni olduğunu iddia eden devletlerin Irak işgalinde olduğu gibi başka uluslar üzerinde egemenlik kurmaya çalıştıklarını, kağıt üzerinde saygı duydukları insan hakları ilkelerini çıkarlarına geldiğinde nasıl ayakları altına aldıklarınının görüldüğünü söyleyen Palabıyık, "Avrupa Birliği üyeliğinin bize ne ekonomik ne siyasal ne sosyal ne kültürel açıdan bir getirisi olacağını düşünmüyorum" şeklinde konuştu. Üniversite öğrencisi Mesut Polat ise Avrupa Birliği'ne girsek bile serbest dolaşım hakkının olmayacağını belirterek "refah düzeyimizde bir değişiklik olmaz. Ama yine de girsek iyi olur" dedi. Yine üniversite öğrencisi olan Halil Aktaş da AB'nin eğitim sistemini öğrenmek istediği için üyeliği destekliyor. AB'nin demokratikleşmeye katkısı olabileceğini söyleyen öğretmen Alaattin Çıplak, ekonomik yönden ise herhangi bir getirisi olmayacağını düşünüyor. Çıplak, ülkenin sorunlarının AB'nin katkısıyla çözülmeyeceğini söyledi. Edirne Ziraat Odası İl Sekreteri Nebil Eyikeyif ise, hükümeti en çok zorlayacak konuların başında tarımın geldiğini belirtti. "Aslında bizi zor günler bekliyor" diyen Eyikeyif, "Nereden baksan tarım sektöründe çalışan 20-25 milyon insan var. Bunların sayısının 10 milyona düşürülmesi söz konusu. Geri kalan insanlar ne olacak? Sanayi bu insanları kapsayacak kadar gelişkin değil. Örneğin Edirne de 3 fabrika var" dedi.




Türkiye sorunları tek başına çözebilir

Yusuf Aydın (Öğretim görevlisi) Türkiye'de birçok sorun var ve bunları AB istiyor diye değiştirmeye çalışıyorlar. Bu değişimler düşüncemize uygun düşebilir ama rahatsız edici olan AB dayatmasıyla gerçekleştirilmeye çalışılması. Türkiye'nin bu sorunları tek başına çözecek alt yapısı var. Ama biz bu sorunların çözümü için demokrasi diyenleri hapse tıkıyoruz. Demokrasi mücadelesi yıllardır var. Hakkımız olanı kazanmak için bedeller ödenen şeyler şimdi AB istiyor diye meclis tarafından bir gecede çözülüyor. Bir haftada 32 anayasa maddesi çıkarıldı diye rekor yaygarası yapılıyor. Ve elde edilen bu hakların AB'ye girilmediği taktirde bir gecede geri alınacağını düşünüyorum. Bugünkü iktidar iftar çadırına çok önem veriyor örneğin ama yarın bunu yapamayacaklar. AB kriterlerine aykırı olacak bu. Beni AB'ye girmek yada girmemek ilgilendirmiyor., ben AB'yi çözüm olarak görmüyorum. Aksine AB'ye girilirse birçok sorun olacak; yerli sanayi sıkıntıya girecek, rekabet eşitsizliği olacak. İleriyi göremeyen bir noktaya geldik. Ama maalesef AB'ye hayır diyenlerde buna bir alternatif sunmuyor. AB'ye hayır diyorsak bunun neden olduğunu anlatmalıyız.

ÖNCEKİ HABER

Zararlar böyle mi karşılanacak?

SONRAKİ HABER

Emekliler meclise yürüyecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...