15 Ekim 2005 21:00

Bölünme fobisi sürüyor

Tüzüğünde anadilde eğitimi savunduğu için Eğitim Sen hakkında kapatma kararı alınmasının ardından bu kez de anadilde eğitim talebiyle imza toplayan öğrenciler hapis cezası aldı.

Paylaş
Üniversite öğrencilerinin anadilde eğitim talebi ile başlattıkları imza kampanyasının ardından açılan ve üç yıldır süren dava mahkumiyet kararı ile sonuçlandı. 3 yıl önce Ankara 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde başlayan dava DGM'lerin kaldırılmasının ardından 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlanmıştı. Mahkemeden çıkan karar DGM'lerin kaldırılmasının göstermelik bir uygulama olduğunu ve düşünce ve insan hakları alanında antidemokratik yaklaşımların sürdüğünü gösterdi. Mahkemenin kararı anadilde eğitimin gereksiz ve bölücü bir yaklaşım olması ile temellendirildi.

Bilim dışı ifadeler Seks skandalı nedeniyle DGM savcılığından alınan Nuh Mete Yüksel'in 11 Mart 2002 tarihinde hazırladığı ve içinde "Kürtler Türk kökenlidir. Bunu da Öğretmen M. Şerif Fırat kanıtlamıştır", "Kürtçe kendi başına bir dil değildir", "HADEP yasadışı örgütün koludur" ifadeleriyle oluşturduğu iddianameye dayanılarak açılan davada, 6 öğrenciye, 6 yıl 3 ay ile 3 yıl 9 arasında değişen hapis cezaları verildi. Sanıklardan Baykal Ay ve Hüseyin Gözel'in hakkındaki dava dosyasının ayrılmasına ve 18 öğrencinin hakkında yeterli delil bulunmadığı için beraatine karar verilirken Necdet Yiğit, Zelal Özgökçe, Nihat Avcı ve Veli Ay 6'şar yıl 3'er ay hapis, Haydar Karaca ve Hüseyin Bilgin ise 3'er yıl 9'ar ay hapis cezalarına mahkum edildi.

Kürtçe eğitim gereksiz Davanın, Nuh Mete Yüksel tarafından hazırlanan iddianamesinde, anadilde eğitim kampanyasının PKK'nin bir oyunu olduğu ileri sürülerek "PKK'nin bir takım entrikalarla ve bizans oyunları ile" emellerini gerçekleştirmek için bu kamanyanın düzenlenmesi emri verdiği iddia ediliyor. Bu iddia, "Türkiyeli demokrat insanların önüne 'Kürt sorununun barış içinde çözülmesi, Kürt kimliğinin tanınması, Kürtlere kültürel hakların verilmesi, Kürtçe eğitim ve yayın hakkının verilmesi' şiarı ile her alanda serhildanlar genişletilerek, kampanyalar yürütülmesi görevi konulmuştur" ifadesi ile kanıtlanmaya çalışılıyor. Kürtçe eğitim ya da anadilde eğitimin gereksiz ve 'bölücü bir yaklaşım' olduğuna yönelik kanıtlar ise Şevket Süreyya Aydemir'in "Tek Adam" eseri ile Öğretmen M. Şerif Fırat'ın "Dolu İlleri ve Varto Tarihi" adlı eseri kaynak olarak gösteriliyor. İddianamede ayrıca mahkumiyet cezaları alan sanıkların okullarında "Gündem gazetesini" dağıttıkları belirtilirken, Emek Platformu ile birlikte çeşitli kitle örgütlerinin düzenledikleri eylemlere katıldıkları ve 'yasadışı slogan' attıkları ileri sürülüyor. İddianamede, tüm sanıkların imza kampanyasına katılmak suretiyle yasadışı örgüte yardım ettikleri de defalarca vurgulanıyor. İddianamede ayrıca, AB üyesi ülkelerin Türkiye'nin bölünmesinden yana olduğu görüşü yer alırken, bu görüş şu ifade ile açıklanıyor: "Hiçbir gerekçe, bu arada AB ülkelerinin, ayrılıkçı hareketin istekleriyle aynen örtüşen dayatmaları dahi, ülkemizi bölünmeye götürecek yolda adımlar atılmasını mazur gösteremez. Atatürk ve silah arkadaşlarının bizlere emanet ettiği 1000 yıllık Türk yurdu yabancıların kaprisleri uğruna bölünemez. Bu ülkenin uyanık bekçileri buna müsaade etmeyecektir. Kürtçe eğitime Anayasa'mız da geçit vermemektedir".

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Kardeş kanını durdurun! Tunceli kırsalında yürütülen askeri operasyonlar kaygı yaratıyor. 5 askerin yaşamını yitirdiği operasyonların derhal son bulmasını isteyen Barış Anneleri, "Yeter artık bu operasyonları durdurun. Biz artık ne gerilla ne de askerin ölmesini istiyoruz. Başımızı yastığa koyduğumuzda rahat uyuyamıyoruz. Asker anneleri, siz de çocuklarınızın acısını yaşamadan harekete geçin, barış talebini dile getirin" çağrısında bulundu. DİHA'ya konuşan Barış Anneleri, Başbakan Erdoğan ve aydınlara da seslendi. Diyarbakır'da yaşayan Barış Anneleri İnisiyatifi'nden Nafiye Yiğit (42), Tunceli'de yürütülen operasyonlar nedeniyle huzursuz ve kaygılı olan annelerden biri. Askeri operasyonlardan dolayı gözüne uyku girmediğini kaydeden Yiğit, "Başbakan Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı'nın oğlu bu çatışmanın içinde yer almıyor, biz annelerin çocukları yer alıyor. Tunceli'de yoğunlaştırılan operasyonların bir an önce son bulmasını istiyoruz. Biz savaşa ve çatışmalara karşıyız, sadece barış istiyoruz" diye konuşuyor.

Başbakan'a çağrı Barış Anneleri İnisiyatifi'nden 60 yaşındaki Dilşah Özgen de, geceleri uyuyamayan, sürekli kaygıyla bekleyen annelerden bir diğeri. "Evimizde bile artık huzurlu değiliz ve gözümüze uyku girmiyor. Akşamları televizyon izlediğimizde gerilla ya da asker ölümlerini gördüğümüzde yüreğimiz yanıyor" diyen Özgen, Tunceli'de yürütülen operasyonların derhal son bulmasını istedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır'da yaptığı açıklamaların arkasında durması gerektiğini vurgulayan Özgen, "Kardeş kardeşi vuruyor. Çatışmada ölen gerilla da asker de bizim çocuklarımız" dedi.

'Asker anneleri harekete geçsin' İstanbul'da ikamet eden Türkiye Bozkurt da, askeri operasyonların derhal son bulmasını istedi. Barış Anneleri olarak defalarca barış için girişimde bulunduklarını hatırlatan Bozkurt, asker annelerinin de artık savaşa son verilmesi için çocukları hayatını kaybetmeden harekete geçmesi gerektiğini vurguluyor. Asker annelerinin barış sürecinin gelişmesi için hükümete çağrıda bulunması gerektiğini ifade eden Bozkurt, şunları dile getirdi: "Gözyaşımızın rengi aynı. Bölgedeki savaşa artık dur denilmeli. Artık barış ve kardeşlik gelsin. Birçok çocuk yetim kaldı, birçok anne yavrusunu kaybetti, anneler çok ağladı. Operasyonlar hemen durdurulmalı. Aydınlar nerede? Barışın gelişmesi için tek bir açıklama yapmanın yeterli olduğunu mu düşünüyorlar? Aydınlar, asker anneleri ve hükümet bu savaşın durması için bir şeyler yapmalı. Biz analar bu durumdan çok kaygılanıyoruz. Ölen yine bizim çocuklarımızdır. Anaların ağlamasını istemiyoruz."

ÖNCEKİ HABER

Türkiye kaçak cenneti

SONRAKİ HABER

Eylemlerle dünyayı dolaşacaklar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...