15 Ekim 2005 21:00

Irak'ı bölen yasa

Irak'taki kabusu bitirmenin tek yolu, ABD işgalinin sona ermesi. Bugün Irak'taki ABD politikası, küresel istikrarsızlık ve işgalden başka bir şeye hizmet etmiyor.

Paylaş
Irak'ın yeni anayasası referanduma sunuldu. Politikacılar, halk onayına sunulmasına saatler kala halen "tartışma konusu" olan Irak anayasasının, "ülkenin bütünlüğünü garanti altına" aldığını savunuyorlardı. Ancak, anayasanın aslında ülkenin bütünlüğüne kastettiği apaçık ortada. Öyle ki, bu anayasa onaylanırsa; Irak, tarihinin en zayıf ve aciz merkezi hükümetine tanık olacak ve Irak halkı içerisinde de büyük bölünmeler yaşanacak. Gerçi Irak halkı, ABD askerleri ülkeye girdiği gün belli fikir ayrılıkları ve çıkar çatışmaları nedeniyle parçalara ayrılmıştı...

Kuveyt işgalinin ardından Irak ve Saddam Hüseyin rejimi, Kuveyt işgalinden sonra ABD'nin resmi ve gayriresmi birçok saldırısına maruz kaldı. Kuveyt işgalini bahane eden Beyaz Saray, bu tarihten sonra yoğunlaştırdığı saldırılarla, "Arap dünyasının en güçlü anti-Amerikancı" ülkesini güçsüzleştirmeyi amaçladı. Ve 2003 yılında ülkeyi teslim aldı. Şimdi ise, ABD'nin Irak planlarının bir sonraki safhası başladı. "Güvenlik ve istikarı" tesis etmek! Bu planlar açısından, yeni anayasanın önemi büyük. Fakat, anayasa üstünkörü incelendiğinde dahi, bu belgenin Irak'ı "üç grup temelinde" bölgesel kontrole teslim ettiği görülüyor. Ülkedeki zengin petrol yatakları da, anayasanın bölgesel kontrolü çerçevesinde paylaştırılıyor. Bu da, petrolün büyük bir kısmını kontrol eden Güney Irak'taki Şiiler ve Kuzey Irak'taki Kürtlerin elini güçlendirirken, Sünni Araplar için büyük bir dezavantaj oluşturuyor. Anayasanın Sünnilere indirdiği bir diğer darbe, Baas Partisi'nin ve faaliyetlerinin yasaklanması. (...)

Balkanlaştırma Yakın tarihe göz atıldığında, Irak'ın "güçten düşürme ve birbirine düşman ufak ülkelere bölme" (Balkanlaştırma) çabalarına hiç de yabancı olmadığı görülecektir. Körfez Savaşı'yla eşzamanlı olarak başlayan yok edici saldırıları, Irak'a yönelik uluslararası ambargolar izledi. Irak, 1991 yılında eski ABD Başkanı Bush'un çağrısıyla Şiiler tarafından başlatılan isyanla da zayıflatılmaya çalışıldı. 2003 yılından sonra ise, ABD tarafından kurgulanan Irak politik hayatı, parçalayıcı bir çizgi üzerine oturtuldu. 2003 Temmuz ayında kurulan geçici hükümet kabinesinde 12 Şii, 5 Kürt, 5 Sünni, 1 Türkmen, 1 Asurî ve 1 Kıldanî vardı. Hükümetin kurulmasıyla eşzamanlı olarak, ABD, Irak'taki Sünnilere karşı sistematik bir linç kampanyası da başlattı. Sünnileri politik ve ulusal yaşamdan silmeye çalışan ABD, diğer yandan Şiilerin güç kazanmaları için faaliyet yürüttü. Aynı konum, Kürtler için de -hatta daha ayrıcalıklı olarak- sağlandı. (...)

İşgal sona ermeli Ancak ABD işgalinin ardından Irak'ta kurulan iki hükümet de, halk nezdinde hızla güven kaybetti. İyad Allavi tarafından kurulan ilk geçici hükümet, yolsuzluk ve rüşvet skandallarıyla gündemde yer alırken; şimdiki İbrahim Caferi hükümeti ise Basra olaylarından ötürü eleştiri yağmuruna tutuluyor. İki İngiliz askerinin "Şii direnişçi" kılığında, bombalı saldırı düzenlemeye hazırlanırken yakalanması ve İngiliz ordusunun askerlerini kurtarmak için başlattığı operasyonlara karşı "etkisiz" kalmakla suçlanan Caferi, İngiliz ordusunu kınamadığı için halk desteğini yitiriyor. Ve güvenilirliği olmayan bir hükümetin hazırladığı anayasayı onaylamak, bir hayli zorlaşıyor. Sonuç olarak, Irak'taki kabusu bitirmenin tek yolu, ABD işgalinin sona ermesi. BM Güvenlik Konseyi üyeleri, diğer güçler ve Müslüman ülkeler, ABD'nin, Irak'taki kaosu durdurmak için hiçbir çaba sarf etmediğini ve hatta karışıklığı körüklediğini açıkça ifade ediyorlar. Bugün Irak'taki ABD politikası, küresel istikrarsızlık ve işgalden başka bir şeye hizmet etmiyor. (*): ABD işgalinin başladığı tarihten bu yana Irak'ta olan BM görevlisi Lone, BM grubunda iletişim direktörü olarak çalışıyor.

(The Guardian)

ÖNCEKİ HABER

Referandum var ama sandık yok!

SONRAKİ HABER

Bali teröründe devlet parmağı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...