14 Ekim 2005 21:00
Diz boyu usulsüzlük
GÜNÜN YAZILARI
Ordu'da 16 yaşındaki üç çocuğun ailelerinin, çocuklarına Ordu Merkez Polis Karakolu'nda işkence yapıldığı iddiası ile karakolda görevli polisler hakkında suç duyurusunda bulunmasının ardından başlayan tartışmalar sürüyor. Gazetemizde dün yer alan haberde çocuklar karakolda çırılçıplak soyulduklarını söyleyerek polislerin kendilerini çıplak fotoğraflarını çekmekle tehdit ettiklerini ve hayalarının sıkıldığını açıklamışlardı. Çocukların darp edildikleri Ordu Devlet Hastanesi'nden alınan raporlarla da belgelemişti.
Nerden tutsan dökülüyor Ancak işkence iddiaları polisin çocukları gözaltına aldığı andan bıraktığı ana kadar birçok usulsüzlük yapıldığını da ortaya çıkardı. Konuya ilişkin görüşlerini aldığımız hukukçuların dikkat çektikleri ilk nokta polisin gözaltına aldığı kişileri hastaneye götürerek doktor kontrolünden geçirmesi zorunluluğu idi. Ancak Ordulu çocuklar hastaneye götürülmedileri gibi hastaneye gitmemeleri yönünde tehdit de edildiler. Hukukçuların dikkat çektiği bir diğer nokta da 18 yaşından küçükleri sorgulama yetkisi bulunmayan polisin, çocukları saatlerce karakolda tutması oldu. İstanbul Barosu Çocuk Hakları Grubu avukatlarından Uğur Ersoy polislerin 18 yaşından küçük çocuklara tek bir soru dahi soramayacağını belirterek; polisin çocukları herhangi bir nedenle gözaltına alması durumunda yapma yetkisine sahip olduğu tek şeyin avukat gözetiminde kimlik tespiti yapmak ve çocukları savcılığa sevk etmek olduğunu ifade etti.
Gözaltı neden kaydedilmedi? İnsan Hakları Derneği (İHD) işkenceyi önleme projesinde görevli avukatlardan Meryem Erdal da olayda polisin imza attığı usulsüzlüklerin yanı sıra savcının tavrının da düşündürücü olduğunu belirtti. Çocukların gözaltına alınmasının yasadışı olduğunu belirten Erdal, çocukların karakola getirildiklerinin kayıt altına alınmadığına dikkat çekti. Polisin 18 yaşından küçük çocukları gözaltına alması durumunda yapılması gerekenlerin belirli olduğunu söyleyen Erdal polislerin çocukları serbest bırakırken de "hadi bakalım burada olduğunuzu ispatlayın" dediklerini aktardı. Gözaltına alınan çocukların karakolda tutulmaları yasalara uygun değil. Polisin 18 yaşından küçük bir kişiyi bırakın karakolda tutmayı ve sorgulamayı bir tek soru sorma hakkı dahi bulunmuyor. Erdal da bu doğrutuda Ordu'da yaşanan olayda polislerin çocukları doğrudan Çocuk Şube Müdürlüğü'ne sevk etmek zorunda olduğunu belirterek Çocuk Şube Müdürlüğü'nün de 24 saat içinde çocukları savcılığa sevk etmesinin zorunluluğunun altını çiziyor. Ancak Ordu'da çocuklar karakoldan serbest bırakılıyorlar. Bunların yanı sıra çocukların poliste bulundukları adan itibaren barodan avukat istenmesi ve tüm işlemlerin avukat gözetiminde yapılması gerektiğini belirten Erdal Çocuk Şube Müdürlüğü'nün de kendilerine gelen çocuk için psikolog istemesinin yasal zorunluluk olduğunu belirtti.
Savcının tavrı düşündürücü Erdal savcılığa suç duyurusunda bulunan çocukların ailelerinin savcının olumsuz tavrı ile karşılaştıklarını da belirtti. Böyle bir suç duyurusu alan savcının çocukları doğrudan adli tıbba sevk ederek darp izlerini belgelemesi gerektiğini belirten Erdal, savcının bunu yapmak yerine ailelere "Bu hikayelere inanıyor musunuz" diye sorduğunu söyledi. Böyle bir yaklaşımın bağımsız ve tarafsız olması gereken savcının bağımsız olmadığını gösterdiğini belirten Erdal, devlet hastanesinden alınan raporun da delil olabileceğini ama savcının aileleri adli tıbba sevk etmeyerek işkencenin kanıtlanmasını zora soktuğunu söyledi.
Nerden tutsan dökülüyor Ancak işkence iddiaları polisin çocukları gözaltına aldığı andan bıraktığı ana kadar birçok usulsüzlük yapıldığını da ortaya çıkardı. Konuya ilişkin görüşlerini aldığımız hukukçuların dikkat çektikleri ilk nokta polisin gözaltına aldığı kişileri hastaneye götürerek doktor kontrolünden geçirmesi zorunluluğu idi. Ancak Ordulu çocuklar hastaneye götürülmedileri gibi hastaneye gitmemeleri yönünde tehdit de edildiler. Hukukçuların dikkat çektiği bir diğer nokta da 18 yaşından küçükleri sorgulama yetkisi bulunmayan polisin, çocukları saatlerce karakolda tutması oldu. İstanbul Barosu Çocuk Hakları Grubu avukatlarından Uğur Ersoy polislerin 18 yaşından küçük çocuklara tek bir soru dahi soramayacağını belirterek; polisin çocukları herhangi bir nedenle gözaltına alması durumunda yapma yetkisine sahip olduğu tek şeyin avukat gözetiminde kimlik tespiti yapmak ve çocukları savcılığa sevk etmek olduğunu ifade etti.
Gözaltı neden kaydedilmedi? İnsan Hakları Derneği (İHD) işkenceyi önleme projesinde görevli avukatlardan Meryem Erdal da olayda polisin imza attığı usulsüzlüklerin yanı sıra savcının tavrının da düşündürücü olduğunu belirtti. Çocukların gözaltına alınmasının yasadışı olduğunu belirten Erdal, çocukların karakola getirildiklerinin kayıt altına alınmadığına dikkat çekti. Polisin 18 yaşından küçük çocukları gözaltına alması durumunda yapılması gerekenlerin belirli olduğunu söyleyen Erdal polislerin çocukları serbest bırakırken de "hadi bakalım burada olduğunuzu ispatlayın" dediklerini aktardı. Gözaltına alınan çocukların karakolda tutulmaları yasalara uygun değil. Polisin 18 yaşından küçük bir kişiyi bırakın karakolda tutmayı ve sorgulamayı bir tek soru sorma hakkı dahi bulunmuyor. Erdal da bu doğrutuda Ordu'da yaşanan olayda polislerin çocukları doğrudan Çocuk Şube Müdürlüğü'ne sevk etmek zorunda olduğunu belirterek Çocuk Şube Müdürlüğü'nün de 24 saat içinde çocukları savcılığa sevk etmesinin zorunluluğunun altını çiziyor. Ancak Ordu'da çocuklar karakoldan serbest bırakılıyorlar. Bunların yanı sıra çocukların poliste bulundukları adan itibaren barodan avukat istenmesi ve tüm işlemlerin avukat gözetiminde yapılması gerektiğini belirten Erdal Çocuk Şube Müdürlüğü'nün de kendilerine gelen çocuk için psikolog istemesinin yasal zorunluluk olduğunu belirtti.
Savcının tavrı düşündürücü Erdal savcılığa suç duyurusunda bulunan çocukların ailelerinin savcının olumsuz tavrı ile karşılaştıklarını da belirtti. Böyle bir suç duyurusu alan savcının çocukları doğrudan adli tıbba sevk ederek darp izlerini belgelemesi gerektiğini belirten Erdal, savcının bunu yapmak yerine ailelere "Bu hikayelere inanıyor musunuz" diye sorduğunu söyledi. Böyle bir yaklaşımın bağımsız ve tarafsız olması gereken savcının bağımsız olmadığını gösterdiğini belirten Erdal, devlet hastanesinden alınan raporun da delil olabileceğini ama savcının aileleri adli tıbba sevk etmeyerek işkencenin kanıtlanmasını zora soktuğunu söyledi.
Evrensel'i Takip Et