3 Ekim 2005 21:00
Suriye'de rejim değişikliği öngören ABD ve İsrail, Devlet Başkanı Beşar Esad'ı zayıflatmak ve ülkede istikrarsızlık yaratmak için, Lübnan eski başbakanı Refik Hariri'nin geçtiğimiz şubat ayında öldürülmesini kullanmaya devam ediyor.
Haaretz gazetesi, İsrailli ortaklarıyla birlikte ABD'li ajanların, Suriye'ye uluslararası baskı yapılmasını sağlamak için Hariri suikastini kullandığını ve suikasti soruşturan BM komitesinin kararlarını etkilemeye çalıştığını yazdı. BM Komitesi Başkanı Detlev Mehlis'in, 'Suriye hakkında BM soruşturması açılabilir' açıklaması üzerine harekete geçen ABD ve İsrailli ajanların, soruşturmayı kullanarak Suriye'de rejim değişikliğini tetiklemeye çalıştıkları belirtildi.
Suriye'nin, Hariri suikasti nedeniyle BM Güvenlik Konseyi'ne şikayet edilmesini talep eden ABD ve İsrail'in, konseyde Esad'ı, Hariri suikastinin "faili" olmanın yanı sıra, "Irak'a giren teröristlerin geçiş noktası ve Lübnan ile Filistin'deki terörist örgütlerin destekçisi" olmak ile suçlayacakları belirtiliyor.
Muhaliflere destek Suriye'deki Esad ve Baas rejimine son vermek için Esad karşıtlarını destekleyen ABD'li ve İsrailli ajanların, "rejimde istikrarsızlık ve güvensizlik" yaratmaya çalıştıkları da belirtildi. Suriye'de Beşar Esad sonrası planların yapılmaya başlandığını iddia eden İsrailli kaynaklar, bu ülkenin durumunun BM Güvenlik Konseyi'ne getirilmesi halinde ABD ve İsrail tarafından desteklenen Esad karşıtı bir hükümet kurulmasının mümkün olabileceği kanısında. Bu şartlar altında 25 Ekim'de sonuçlanması beklenen Hariri suikasti soruşturmasının, ABD destekli Suriyeli muhalifler açısından "hayati önem" taşıdığı belirtiliyor. Diğer yandan, ABD ve İsrail komplolarının ters teperek, iktidara Esad'dan "daha güçlü ve katı" bir yönetimin gelebilme ihtimalinin olduğu da ifade edildi.
Şaron'un derdi Bu arada, İsrail'in Suriye ile ilgili kaygılarını yineleyen İsrail Başbakanı Ariel Şaron, "Kuzey sınırımız, büyük tehlikeler içeriyor. BM Güvenlik Konseyi tarafından belirlenen çizgiler tam olarak sınırlarımızı yansıtmıyor ve istediklerimize denk düşmüyor. Bu bölgede Suriye ve İran tarafından desteklenen Hizbullah, en büyük korkumuz. Hizbullah aracılığıyla Lübnan'da etkisini gösteren Suriye, Irak'ta da terörist örgütleri destekleyerek endişelerimizi arttırıyor" dedi. Suriye ile diplomatik ilişkilere girmenin hiçbir zaman gündemlerinde olmadığını söyleyen Şaron, "Golan Tepeleri İsrail'de kalacak ve Suriye tekrar bu bölgeyi alamayacak" diyerek işgal politikasını savundu.
Muhaliflere destek Suriye'deki Esad ve Baas rejimine son vermek için Esad karşıtlarını destekleyen ABD'li ve İsrailli ajanların, "rejimde istikrarsızlık ve güvensizlik" yaratmaya çalıştıkları da belirtildi. Suriye'de Beşar Esad sonrası planların yapılmaya başlandığını iddia eden İsrailli kaynaklar, bu ülkenin durumunun BM Güvenlik Konseyi'ne getirilmesi halinde ABD ve İsrail tarafından desteklenen Esad karşıtı bir hükümet kurulmasının mümkün olabileceği kanısında. Bu şartlar altında 25 Ekim'de sonuçlanması beklenen Hariri suikasti soruşturmasının, ABD destekli Suriyeli muhalifler açısından "hayati önem" taşıdığı belirtiliyor. Diğer yandan, ABD ve İsrail komplolarının ters teperek, iktidara Esad'dan "daha güçlü ve katı" bir yönetimin gelebilme ihtimalinin olduğu da ifade edildi.
Şaron'un derdi Bu arada, İsrail'in Suriye ile ilgili kaygılarını yineleyen İsrail Başbakanı Ariel Şaron, "Kuzey sınırımız, büyük tehlikeler içeriyor. BM Güvenlik Konseyi tarafından belirlenen çizgiler tam olarak sınırlarımızı yansıtmıyor ve istediklerimize denk düşmüyor. Bu bölgede Suriye ve İran tarafından desteklenen Hizbullah, en büyük korkumuz. Hizbullah aracılığıyla Lübnan'da etkisini gösteren Suriye, Irak'ta da terörist örgütleri destekleyerek endişelerimizi arttırıyor" dedi. Suriye ile diplomatik ilişkilere girmenin hiçbir zaman gündemlerinde olmadığını söyleyen Şaron, "Golan Tepeleri İsrail'de kalacak ve Suriye tekrar bu bölgeyi alamayacak" diyerek işgal politikasını savundu.
Evrensel'i Takip Et