20 Eylül 2005 22:00
Dünyaya nereden bakıyoruz?
DİĞER HABERLER
GÜNÜN YAZILARI
Yapılan araştırmalar, Asyalı ve Kuzey Amerikalı gençlerin dünyayı oldukça farklı yollardan "gördüklerini" ortaya koyuyor.
Michigan Üniversitesi'nden araştırmacılar, bu konuyu araştırmak için bir deney yaptı. Hannah-Faye Chua ve Richard Nisbett'in öncülüğündeki araştırmacılar, iki gruptaki gençlere bir fotoğraf gösterdi ve göz hareketlerini gözlemledi. Bu, orman içindeki bir leopardı. 25 Avrupa kökenli Kuzey Amerikalı öğrenci genellikle ön plandaki görüntüye, yani leopara odaklandı. Gözleri hemen leopara takıldı ve uzun süre orada kaldı. Aynı fotoğrafın gösterildiği 27 Çinlinin ise, fotoğrafın arka planını ve bütününü algılamak için çaba sarf ettiği görüldü. Gözleri daha hareketliydi; bir leopara, bir ormanın geneline bakıyorlardı. Araştırmanın sonuçları, ABD Ulusal Bilimler Akademisi'nin "Proceedings" dergisinde yayınlandı.
Sebep kültür olabilir Bu davranış farklılığının temelinde kültürel ayrılıklar olduğuna inanan Nisbett, "Tam anlamıyla dünyayı farklı görüyorlar" dedi ve ekledi: "Asyalılar sosyal olarak, bizimkinden daha karmaşık bir dünyada yaşıyor. Başkalarına, bizden daha çok dikkat göstermek zorundalar. Biz ise bireyciyiz." Araştırmacı Nisbett, Kuzey Amerika'da büyüyen Asya kökenli gençlerin de, her iki kültürün karması davranışlar gösterdiklerini, ama bazen daha çok Amerikalılara benzediklerini sözlerine ekledi. Amerikalı araştırmacı, daha ileri giderek, bu farklılığın binyıllara dayandığını idda etti. Araştırmacıya göre, Çin kültürünün temelinde "uyum" yatıyor. Batı kültüründe ise, başkalarına bakmaksızın, "işlerin halledilmesi" daha ön planda. Bu görüşünü, her iki kültürdeki geleneksel tarım yöntemleriyle açıklayan Nisbett, Çin'deki büyük pirinç tarlaları için gerekli büyük su kaynaklarının, çiftçilerin kurduğu bir sisteme dayalı olduğuna dikkat çekti. Pirinç üreticileri, suyu adaletli olarak paylaşmak zorundaydı. Batı kültürünün temelini oluşturan Yunanistan'da ise, üzüm ve zeytin yetiştiriciliği yapılıyordu. Her mülk sahibi, kendi tarla ve bağıyla ilgilenen, bireysel işletmeci gibiydi. Keza, Antik Yunan filozofu Aristo daha çok tek tek nesnelerle ilgileniyordu. Ona göre, bir taş suya batıyordu çünkü "batma özelliği" taşıyordu; tahta ise yüzüyordu, çünkü "yüzme özelliğine" sahipti. Fakat bu nesnelerin suyla karşılıklı ilişkileri Aristo'yu fazla ilgilendirmiyordu. Çinliler ise, nesnelerin çevreyle ilişkilerini ve olayların hangi çevresel koşullarda meydana geldiğini inceliyordu. Bu nedenle, sularda oluşan gelgitler ve manyetizma, Batılılardan çok önce Çinliler tarafından kavrandı.
Okuma farklılığı Nisbett'in iddia ettiği gibi 2 bin yıl öncesine gitsin veya gitmesin; yapılan başka bir araştırmada da, "görüş farklılığı" olduğu sonucuna ulaşıldı. Bu deneye liderlik eden, Massachusetts Üniversitesi'nden Kyle Cave, öncelikle bu sonuçların çok çarpıcı olduğunu kaydetti. "Çünkü, kültürel farklılıkların, gözlerimizi nasıl kontrol ettiğimiz gibi, alt düzey algısal işleyişleri de etkilediğini gösteriyorlar" diyen Cave, bu durumda, "dünyaya nasıl bakıp onu nasıl incelediğimizin nereli olduğumuza dayandığı" sonucuna ulaşıldığını vurguladı. Cave ve ekibi, her dildeki yazı biçemi ayrılıklarına bağlı olarak Batılı ve Asyalıların, bir metni okurkenki göz hareketlerinin çok farklı olduğunu keşfetti. Öte yandan Cave, bu araştırmalar üzerinden, herhangi bir kültürün diğerinden daha üstün olduğu sonucuna varılamayacağı uyarısında bulundu: "Bir kültürden kişiler bazı işleri daha iyi yaparken, öteki kültürden olanlar başka işleri daha iyi yapabiliyor. Bu araştırmaları gösterip, bir kültürün 'kavrayış' konusunda diğerlerinden daha yüksek başarıya sahip olduğunu iddia etmek çok zor."
Balığa mı bakıyoruz, denize mi? Nisbett, iddiasını kanıtlamak için, bir araştırma daha yaptı. Bu defa, Japon ve Amerikalı öğrenci gruplarına, deniz dibini anlatan resimler gösterildi ve ne gördükleri soruldu. Amerikalılar en parlak nesnelere öncelik verdi; en başta balıklara. Japonlar ise, denizdeki dalgaları, suyun renginin yeşil olduğunu, dipte kayalar olduğunu anlattıktan sonra balıkları işaret etti. Sonuçta, Japonlar arka plandaki nesneler hakkında yüzde 60, ön ve arka plandaki nesneler arasındaki ilişkiler hakkında da yüzde 50 daha fazla bilgi verdi.
Sebep kültür olabilir Bu davranış farklılığının temelinde kültürel ayrılıklar olduğuna inanan Nisbett, "Tam anlamıyla dünyayı farklı görüyorlar" dedi ve ekledi: "Asyalılar sosyal olarak, bizimkinden daha karmaşık bir dünyada yaşıyor. Başkalarına, bizden daha çok dikkat göstermek zorundalar. Biz ise bireyciyiz." Araştırmacı Nisbett, Kuzey Amerika'da büyüyen Asya kökenli gençlerin de, her iki kültürün karması davranışlar gösterdiklerini, ama bazen daha çok Amerikalılara benzediklerini sözlerine ekledi. Amerikalı araştırmacı, daha ileri giderek, bu farklılığın binyıllara dayandığını idda etti. Araştırmacıya göre, Çin kültürünün temelinde "uyum" yatıyor. Batı kültüründe ise, başkalarına bakmaksızın, "işlerin halledilmesi" daha ön planda. Bu görüşünü, her iki kültürdeki geleneksel tarım yöntemleriyle açıklayan Nisbett, Çin'deki büyük pirinç tarlaları için gerekli büyük su kaynaklarının, çiftçilerin kurduğu bir sisteme dayalı olduğuna dikkat çekti. Pirinç üreticileri, suyu adaletli olarak paylaşmak zorundaydı. Batı kültürünün temelini oluşturan Yunanistan'da ise, üzüm ve zeytin yetiştiriciliği yapılıyordu. Her mülk sahibi, kendi tarla ve bağıyla ilgilenen, bireysel işletmeci gibiydi. Keza, Antik Yunan filozofu Aristo daha çok tek tek nesnelerle ilgileniyordu. Ona göre, bir taş suya batıyordu çünkü "batma özelliği" taşıyordu; tahta ise yüzüyordu, çünkü "yüzme özelliğine" sahipti. Fakat bu nesnelerin suyla karşılıklı ilişkileri Aristo'yu fazla ilgilendirmiyordu. Çinliler ise, nesnelerin çevreyle ilişkilerini ve olayların hangi çevresel koşullarda meydana geldiğini inceliyordu. Bu nedenle, sularda oluşan gelgitler ve manyetizma, Batılılardan çok önce Çinliler tarafından kavrandı.
Okuma farklılığı Nisbett'in iddia ettiği gibi 2 bin yıl öncesine gitsin veya gitmesin; yapılan başka bir araştırmada da, "görüş farklılığı" olduğu sonucuna ulaşıldı. Bu deneye liderlik eden, Massachusetts Üniversitesi'nden Kyle Cave, öncelikle bu sonuçların çok çarpıcı olduğunu kaydetti. "Çünkü, kültürel farklılıkların, gözlerimizi nasıl kontrol ettiğimiz gibi, alt düzey algısal işleyişleri de etkilediğini gösteriyorlar" diyen Cave, bu durumda, "dünyaya nasıl bakıp onu nasıl incelediğimizin nereli olduğumuza dayandığı" sonucuna ulaşıldığını vurguladı. Cave ve ekibi, her dildeki yazı biçemi ayrılıklarına bağlı olarak Batılı ve Asyalıların, bir metni okurkenki göz hareketlerinin çok farklı olduğunu keşfetti. Öte yandan Cave, bu araştırmalar üzerinden, herhangi bir kültürün diğerinden daha üstün olduğu sonucuna varılamayacağı uyarısında bulundu: "Bir kültürden kişiler bazı işleri daha iyi yaparken, öteki kültürden olanlar başka işleri daha iyi yapabiliyor. Bu araştırmaları gösterip, bir kültürün 'kavrayış' konusunda diğerlerinden daha yüksek başarıya sahip olduğunu iddia etmek çok zor."
Balığa mı bakıyoruz, denize mi? Nisbett, iddiasını kanıtlamak için, bir araştırma daha yaptı. Bu defa, Japon ve Amerikalı öğrenci gruplarına, deniz dibini anlatan resimler gösterildi ve ne gördükleri soruldu. Amerikalılar en parlak nesnelere öncelik verdi; en başta balıklara. Japonlar ise, denizdeki dalgaları, suyun renginin yeşil olduğunu, dipte kayalar olduğunu anlattıktan sonra balıkları işaret etti. Sonuçta, Japonlar arka plandaki nesneler hakkında yüzde 60, ön ve arka plandaki nesneler arasındaki ilişkiler hakkında da yüzde 50 daha fazla bilgi verdi.
Evrensel'i Takip Et