Baykal linççileri teşvik etti

Yaptığı açıklamalar ile toplumsal gerginliği daha da artıran CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Meclis kürsüsünden adeta linçleri teşvik eden bir konuşma yaptı. Baykal, birçok yerde birbiri ardına yaşanan linç girişimlerini bir "tepki" olarak değerlendirdi. Karadeniz'in "terörün" içine çekilmeye çalışıldığını iddia eden Baykal, artık hedefin doğrudan halk olduğunu savundu. CHP'nin çağrısı ile Meclis dün "terör gündemi ile" olağanüstü toplandı. AKP'liler açılışa katılmazken, SHP, DYP ve ANAP milletvekilleri toplantıda yer aldılar. Bağımsız milletvekillerinden Zülfü Livaneli, Ülkü Güney ile Memduh Hacıoğlu ve AKP'li Ertuğrul Yalçınbayır da toplantıya katıldılar. CHP Hakkari Milletvekili Esat Canan ise Baykal'ın çağrısına rağmen toplantıya gelmedi. Yeter sayının bulunmasının ardından ise AKP'liler Meclis'e geldiler. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin olağanüstü grup toplantısında yaptığı konuşmada, çatışma ortamını yatıştırmaya dönük sağduyulu açıklamalar yapmak yerine, gerilimi tırmandıracak mesajlar verdi. Bugün Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı sorunun, demokrasinin doğal mekanizmaları içerisinde tartışılması gereken konuların da ötesinde özel bir önem arzettiğini savunan Baykal, bu nedenle TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağırdıklarını anlattı. Deniz Baykal, bu tablo içerisinde siyasi partilerin üzerlerine düşen görevi yerine getirmeleri gerektiğine dikkati çekerek, bugün Türkiye'nin her yerinde, "Türkiye'nin iç barışı ve güvenliği yeni bir tehdit ile karşı karşıyadır" konusunun konuşulduğunu savundu. Baykal, yaşanan olumsuz gidişatın, Türkiye'yi bir kardeş kavgasına sürükleyebilecek noktada olduğunu iddia ederek, bu kaygının, bütün vatandaşların en öncelikli konusu haline geldiğini söyledi. Baykal konuşmasında kendine göre de bir "terör" tanımı yaparak, adeta linçleri meşrulaştırdı. Türkiye'nin yeni bir terör uygulaması ile karşı karşıya kaldığını ileri süren Baykal, örgütler ile güvenlik güçleri arasında çatışma yaşandığı dönemdeki tehdidini sabırla, fedakarlıkla, vatandaşların anlayışı ve desteği ile etkisiz kılmayı başardığını ancak şimdi, karayollarına, demiryollarına mayınlar döşendiğini, turizm merkezlerinde panik havası yaratılmak istendiğini, böylece terörün yeni bir anlayışla şekillendirilmek istendiğini savundu. Kürtlere ve DEHAP'a yönelik saldırılara hiç değinmeyen Baykal, provokatif eylemleri "halkın" tepkisi olarak değerlendirdi. Baykal şunları söyledi: "Belki de artık bu yapılmak isteniyor. Bu, artık, terörü güvenlik güçlerinin bir işi olmaktan çıkarıp, halkı, milleti tek tek insanları doğrudan etkileyerek toplumsal bir süreç haline dönüştürme planının uygulanmak olduğunun bir göstergesidir. Bu yeni bir tablodur. Bu noktada sessiz kalamayız. Bu tür eylemleri teşvik eden sözler de sarfeden Baykal, ekonomide, sosyal yaşamda şikayetlerin olduğunu ve bunlara tepki gösterildiğini hatırlatarak, ama en önemlisinin "terör" olduğunu belirterek, bu konuda da tepkilerin artmasını istedi. Baykal, şunları kaydetti: "Şimdi artık oyun açıktır. İmralı'da bayrak çizilmiştir. Şiddet yöntemi; bu amaca gidecek yolda mevzi kazanmak için, toplumu ürkütmenin, yetkilileri korkutmanın, dolayısıyla taviz almanın bir yöntemi olarak uygulanıyor. Şimdi terör örgütünün hedefi af çıkarılmasıdır. Af istiyorlar, ancak af çıktığı zaman bu mücadeleden vazgeçeceklerini söyleyebiliyorlar mı? Afla bu siyasi ideolojiyi, yani bu ayrılıkçı şiddete dayalı siyaset yapma anlayışını bırakacaklarını ifade ediyorlar mı? Af, bir ara evredir. Af, terörle ayrılıkçı hareketi sürdürmeyi meşrulaştırmak amacıyla istenen bir şeydir." Toplumu, halkı, terörün bir tarafı, parçası haline getirme çabalarının bertaraf edilmesi gerektiğine dikkati çeken Baykal, Türkiye'de terörle mücadele konusunda mevcut olan yasaları kullanabilecek bir siyasi iradeye ihtiyaç olduğunu kaydetti.