13 Eylül 2005 21:00

Fuarda Mardin şöleni

Bayılıyorum şu "Filenin Sultanları", "Boğazın Aslanları", "12 Dev Adam" gibi laflara. Bazı kentlerimizin adlardı da öyle değil mi? Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa gibi… Bir ara Diyarbakır'ı da "Doğu'nun Paris'i" diye adlandırıyorlardı.

Paylaş
Bayılıyorum şu "Filenin Sultanları", "Boğazın Aslanları", "12 Dev Adam" gibi laflara. Bazı kentlerimizin adlardı da öyle değil mi? Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa gibi… Bir ara Diyarbakır'ı da "Doğu'nun Paris'i" diye adlandırıyorlardı. Şimdilerde de, "kentimizi küçük Venedik yapacağız" diyen belediye Başkanları çıktı ortaya. Bu "Yapacağız"cıların en ünlüsü İzmir eski Belediye Başkanı Burhan Özfatura'ydı. O da İzmir'i "Akdeniz'in incisi" ve "Akdeniz'in yıldızı" yapacaktı, kentin en işlek anayolunun k.k. kokusuyla ün kazandığı yıllarda. 11 Eylül 2005, Pazar günü İzmir'in ortasındaki Evka-2'de, ben sabah gazetelerini saat 9'dan sonra alabildim. Sen, "Akdeniz'in yıldızı" değil, "Samanyolu Galaksisi" olsan ne yazar ? 74. İzmir Enternasyonal Fuarı'nda da Kültürpark'ı, Newyork'un Central Park'ına benzetmeye kalkmışlar. İki atlı polis dıgıdık dıgıdık diye dolaşıyorlar ve çocuklar çok eğleniyor. Şimdi o kalabalıkta bir kapkaç olayı olsa, atlı polisler kalabalığın içine dalsa, acaba kaç kişi panikten mevta olur? İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, fuarı biraz olsun "panayır"lıktan kurtarmış. Artık lahmacunlar gizli gizli satılıyor. Ama lunapark ve bazı standlardan bangır bangır, "Şinanay yavrum şinanay" türküleri ortalığı kaplıyor. İzmir Fuarı, "varlığı"nı sadece yayıncıların, kitapçıların bulunduğu kapalı mekanlarda gösteriyor. Kültür Park, sabahın saat 11.00-12.00'sinden itibaren dolmaya başlıyor. Ama kitapçıların bulunduğu yer saat 17.00'de açılıyor. Bu saatten sonra da güneş etkisini yitirdiği için halk kapalı yerlere girmektense açıkta dolaşıyor… Yani "kitap" bir kez daha kazık yemiş oluyor… Söyleşi salonları ise devletin Hazinesi gibi, bomboş. Çünkü kapalı mekan. Ama geçen yıl hınca hınç doluyordu, çünkü açıktaydı. Yalnız bu kapalı yerlerin bir kıyağı var: Klimalı. Millet dışarıda "uf-puf" derken bizler neredeyse üşüyorduk. Türkiye Yazarlar Sendikası İzmir temsilciliği stadında oturmaktan gerçekten çok keyif aldım. Sakin, sessiz ve serin…

Merhaba Mardin Kitapçıların karşısındaki salonda, çok geniş bir alanda Mardin Belediyesi'nin düzenlediği "Taşın ve inancın şiiri Mardin" bölümü vardı. Tunus, onur konuğu ülke olarak yer alıyordu, dünyadan. Mardin de Türkiye'den katılıyordu, "Onur Konuğu Kent olarak İzmir'den birçok belediye stand açmıştı, ama Mardin'inki bir başkaydı. Reklamın ağır bastığı yerleri gezmesini sevmeyen biri olarak, ben bile üç-dört kez gezdim, izledim. Önce duyduğum, ama hiç görmediğim bir kentti, Mardin. Mardin üzerine en geniş bilgileri, ilk kez, dostum, ağabeyim Erol Toy'dan almıştım, 15-20 yıl önce. O zamandan bu yana ürkeklikle dolu (neden, bilmiyorum) bir merakım vardı. Mardin bölümünü dolaşırken bu merakımı gidermeye çalıştım. Öylesine güncel, öylesine öğretici bir bölüm ki… Daha ilk baştan, verdikleri broşürlerle, haritalarla, Mardin Belediye Başkanı Sayın Metin Pamukçu'nun deyimiyle, "Türkiye'nin taşkenti, dünyanın başkenti Mardin"i tanıyordu insan. DEHAP'lı, AKP'li ya da başka bir partili olabilir Mardin'in Belediye Başkanı Metin Pamukçu, hiç umurumda değil. Önemli olan kentini, insanlarını sevmesi. Tabii yalnız başına değil, yanında Mardin Belediyesi'nin emekçileri de var. Örneğin Belediye Başkan Yardımcısı Deniz Beşenk, Kültür Müdürü Mehmet Baran ve diğerleri. O koca standa gelen herkesle ilgileniyorlardı. Bir süre uzaktan izledim onları, biraz da "muhaliflik yapayım," düşüncesiyle. Ama göremedim… "Onur konuğu kent: Mardin" standını yazıyla anlatmak zor, görmek gerekli bence…

ÖNCEKİ HABER

'Pişmanlar yakalanamıyor'

SONRAKİ HABER

12 Eylül sanatın içini boşalttı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...