13 Eylül 2005 21:00
Koç kazandı ya Türkiye?
GÜNÜN YAZILARI
TÜPRAŞ'ın Koç-Sheel ortaklığına satılmasıyla borsa tarihi bir rekor kırdı, TÜPRAŞ hisseleri tavan yaptı. Koç Holding beklenen fiyatın altında olan rakamlarını "ülke için yapılmış bir fedakarlık" olarak niteledi. TÜPRAŞ'ın çoğunluğu yerli sermayeye kaldığı için herkes mutlu. İşçiler ve Petrol-İş dışında kimse TÜPRAŞ özelleştirmesinden memnun değilmiş gibi görünmüyor. Bu ihaleyle Koç Holding kazandı, peki ya Türkiye?
Bu sorunun cevabını İktisatçı Mustafa Sönmez verdi. Özeleştirme ihalesini ve olası sonuçlarını Bianet'e değerlendiren Sönmez, şu an yalnızca petrol işçilerinin kaybettiğinin düşünüldüğünü, oysa TÜPRAŞ'ın özelleştirilmesiyle bütün toplumun kaybettiğini, bu kayıpların ileride ciddi biçimde hissedileceğini vurguladı. Sönmez'in dikkat çektiği noktalar satır başlarıyla şöyle;
Maliyeti tüm topluma Sönmez öncelikle ihalenin yaratacağı sonuçlara işaret etti: "Fiyat beklenenin altında: Satılırken beklenen fiyat 6 milyar dolardı; 4 milyar 140 milyon dolar gibi bir rakam alındı. Umulanın ancak üçte ikisi; bu başarı değil. Kamusal kayıp: Bu parayla yeni bir TÜPRAŞ kurulmaz. Kamusal kayıp var. Dış borç: Bu para, dış borca da derman olmaz. Kamu gelirleri gitti: TÜPRAŞ, Hazine'ye önemli gelir sağlayan bir kuruluştur. Türkiye'yi gelecekteki kamu gelirlerinden de mahrum ettiler. Bu durumda, gelecekte, vergiler artar, toplumun aldığı kamu hizmeti düşer. Bugün sadece petrol işçileri hareketliydi; ortalıkta ne partiler ne halk var. Ama bu özelleştirmenin maliyeti bütün topluma olacak." Sektör tamamen global firmaların eline geçti! Sönmez, ihaleyi kazanan Koç-Shell OGG'nin profiline dikkat çekti: "Koç Türkiye'nin en büyük sermaye grubu. Shell dünyanın en büyük petrol devlerinden biri. Petrol gibi bir konuda, sektör tamamen kâr motifiyle hareket edecek bir grubun eline geçti. Petrol sektörü tamamen global firmaların eline geçti! Bu firmaların oyun planları ulusal pazara göre olmaz, dünya pazarına göre olur. Dünya kârları nerede maksimize oluyorsa, ona göre hareket ederler. Bazı rafineleri isterlerse kapatır, isterlerse düşük kapasiteyle çalıştırır, isterlerse rafinaj yapmazlar, ithal akaryakıt getirir satarlar."
Sektör niye satılır? Sönmez, gerçekleştirilen ihaleyiyse şöyle değerlendirdi: "Petrol gibi stratejik bir sektörü özelleştirmeye kalkan, dünyanın ender ülkelerinden biriyiz. İhaleye katılan kuruluşların çoğu başka ülkelerin devlet şirketleri. Devlet, şirketini satarken, bir başkasının devlet şirketi talip oluyor. Akıllı ülkeler böyle bir sektörü ne yapıp edip kamu mülkiyetinde tutarlar. Bu, Türkiye'nin çaresizliğinin ve acizliğinin göstergesi. Bu durum ERDEMİR ve Türk Telekom için de geçerli. Türkiye öyle bir yere getirildi ki, bu sektörler satılıyor."
Şişman kadın sahneye çıkmadı Sönmez, oyunun henüz bitmediğini, Petrol-İş'in hukuk mücadelesinin dikkatle izlenmesi gerektiğini söyledi: "Fakat, şişman kadın henüz sahneye çıkmadı, o çıkmadıkça oyun bitmez. Petrol-İş yine yürütmeyi durdurma istemiyle hukuk mücadelesine başlıyor. Geçen sefer Zorlu TÜPRAŞ'ı 1.5 milyar dolara alacakken, Petrol-İş davasıyla ihale iptal edilmişti. Sendika mücadelesini koruyor. Buna önem vermek lazım, çünkü oyunlarını çok kez bozdu."
YERLİ-YABANCI FARK ETMEZ! Sönmez, özelleştirmelerde yerli sermaye-yabancı sermaye tartışmalarını da şöyle değerlendirdi: "OYAK gibi bir grup bile bugün 4 milyar dolarda havlu attı. Ulusal saiklerle hareket eden bir grup olarak, yabancı ortak olmadan ihaleye girmişti. Onların bile güçleri yetmedi. Ancak, 'yerli sermaye olsun' iddiası, ehven-i şer. Cumhurbaşkanı bile buna ikna olmuş görünüyor. 'Özelleştirmeye evet, ama ulusal takıma gitsin' deniyor. "Oysa bunun hiçbir garantisi yok. Ulusal takım, bir süre sonra, 'Ben sıkıştım, devlet gelsin beni alsın' ya da 'yabancılara satıyorum' diyebilir. Zaten, yerli de olsa, yabancı da olsa, yine kâr maksimizasyonu saiki mutlak."
NÖBET DEVAM EDECEK Kocaeli'de TÜPRAŞ'ın satılmaması için kurulan nöbet çadırında sesiz bekleyiş devam ediyor. Çadırda cumartesi gününe kadar nöbet tutulacak.
YÜZDE 14.76'SI BİLE 5 AYDA
YÜZDE 55 KAZANDIRDI TÜPRAŞ'ın yüzde 14.76'sını 1 Mart 2005'te borsada 445 milyon dolara Global Menkul aracılığıyla alan Petrol Ofisi'nin yer aldığı konsorsiyumdaki İsrailli Ofer Ailesi 5 ayda yüzde 55 kazanç elde etti. Ofer'in 445 milyon dolara aldığı yüzde 14.76'lık hisse şu anda 1 milyar 200 milyon dolara denk geliyor. Eğer o gün satış yapılmasaydı Özelleştirme İdaresi yüzde 14.76'lık hisse için bugün 12 milyar dolar alacaktı.
Büyük bir kamu geliri kaybı yaşanacak
Beklenenin altında fiyat çıktı ve bu miktara yeni TÜPRAŞ kurulamaz
Elde edilen gelir Türkiye'nin dış borcuna da derman olmaz
Sonuçta vergiler artacak, toplumun aldığı hizmet düşecek.
PETROL-İŞ İPTAL İÇİN BAŞVURDU Petrol-İş Sendikası ihaleye ilişkin prosedörde boşluklar nedeniyle ihalenin iptali için dün Danıştay'a dava açtı. Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın 4 milyar 140 milyon dolarlık satış rakamının TÜPRAŞ'ın 2004 yılında gerçekleştirdiği cironun dörtte birine eşit olduğunu belirterek, "Bunlar sadece borç ödemeye gidecek. 2005'in ilk 8 aylık döneminde 24 milyar dolar borç ödemişiz. 4.1 milyar dolar, Türkiye'nin 41 günlük borç faizi ödemesine eşit bir rakamdır" dedi. TÜPRAŞ'ın satışıyla "bir kamu tekelinin, özel tekele dönüşmek üzere" olduğunu vurgulayan Öztaşkın, bu şekilde Türkiye'nin dünyada en yüksek fiyatla akaryakıt üreten bir ülke haline getirileceğine dikkat çekti. İhale sürecinde şaibeler olduğunu da kaydeden Öztaşkın, TÜPRAŞ'ın yüzde 14.76'lık hissesinin 3 Mart'ta satıldığını hatırlatarak, şunları söyledi: "Bu hisseler, ani ve gizli bir kararla kimseye haber verilmeden, sadece 1 şirkete haber vererek pazarlanmış. Alıcılar da belli olmuştur. 446 milyon dolarla İsrailli bir şirket. Dünkü satış üzerinden bu grup 6 ay içinde 300-400 milyon dolar gibi bir kar sağladı. Bu satış neden o zaman yapıldı? Arkasında kimler var? Kimler bundan çıkar sağladı? Konu yargıdadır. Yargı da umarım iptal edecektir." Sendika avukatı ise "Şartnamenin iptali için dava açmıştık. İhalede bu şartnameye dayanılarak yapıldığı için hukuka aykıdır. Şartname ile alıcı firmaya yatırım, üretim ve istihdama ilişkin şart getirilmemiştir. Bu amaç yönünden de yerinde bir özelleştirme olmadığını gösteriyor. İhalenin son aşamasında yeni bir şirket kurma ve yüzde 49'luk hissenin ihaleye hiç katılmamış bir şirkete devri ihtimali var. Alıcının kimliği de tam anlamıyla belirli değil"
HÜKÜMET SATIŞTAN MEMNUN Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, sonradan özelleştirme kararı alan sosyalist ülkelerin bile özelleştirmede Türkiye'yi geçtiklerini ileri sürerek, "Türk ekonomisinin patinaj yapmaya tahammülü yok, kaybedecek zamanımız yok. Kurum ve kuruluşların, çalışanların seslerine saygılıyız. Hükümet olarak hassasiyetle takip ediyoruz. Doğru iş yapmaya çalışıyoruz. Hayırlı, uğurlu olsun. Çünkü Türkiye, ekonomik bakımdan geldiği noktada, rekabet gücünü arttırmak için çok daha önemli adımlar atmalı. Bunun başında da özelleştirme geliyor" dedi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu da, TÜPRAŞ'ta daha önce iptal edilen ihale ile son ihalede oluşan fiyat farkını, "ülke için kazanım" olduğunu iddia etti. Başesgioğlu "Hükümet ve Hazine olarak sendikaya bir teşekkür borcunuz var mı? Ülke adına olumlu bir sonuç doğdu" şeklindeki soruyu yanıtlarken ise "özelleştirmelerde konjonktür önemli. Geçen yıl piyasada oluşan fiyatla dünkü ihalede oluşan fiyat arasında çok önemli bir fark var. Bu, ülke için kazanımdır. Petrol-İş, demokratik tepkisini göstermiştir. Onu da anlayışla karşılamak lazım" açıklamasında bulundu.
Maliyeti tüm topluma Sönmez öncelikle ihalenin yaratacağı sonuçlara işaret etti: "Fiyat beklenenin altında: Satılırken beklenen fiyat 6 milyar dolardı; 4 milyar 140 milyon dolar gibi bir rakam alındı. Umulanın ancak üçte ikisi; bu başarı değil. Kamusal kayıp: Bu parayla yeni bir TÜPRAŞ kurulmaz. Kamusal kayıp var. Dış borç: Bu para, dış borca da derman olmaz. Kamu gelirleri gitti: TÜPRAŞ, Hazine'ye önemli gelir sağlayan bir kuruluştur. Türkiye'yi gelecekteki kamu gelirlerinden de mahrum ettiler. Bu durumda, gelecekte, vergiler artar, toplumun aldığı kamu hizmeti düşer. Bugün sadece petrol işçileri hareketliydi; ortalıkta ne partiler ne halk var. Ama bu özelleştirmenin maliyeti bütün topluma olacak." Sektör tamamen global firmaların eline geçti! Sönmez, ihaleyi kazanan Koç-Shell OGG'nin profiline dikkat çekti: "Koç Türkiye'nin en büyük sermaye grubu. Shell dünyanın en büyük petrol devlerinden biri. Petrol gibi bir konuda, sektör tamamen kâr motifiyle hareket edecek bir grubun eline geçti. Petrol sektörü tamamen global firmaların eline geçti! Bu firmaların oyun planları ulusal pazara göre olmaz, dünya pazarına göre olur. Dünya kârları nerede maksimize oluyorsa, ona göre hareket ederler. Bazı rafineleri isterlerse kapatır, isterlerse düşük kapasiteyle çalıştırır, isterlerse rafinaj yapmazlar, ithal akaryakıt getirir satarlar."
Sektör niye satılır? Sönmez, gerçekleştirilen ihaleyiyse şöyle değerlendirdi: "Petrol gibi stratejik bir sektörü özelleştirmeye kalkan, dünyanın ender ülkelerinden biriyiz. İhaleye katılan kuruluşların çoğu başka ülkelerin devlet şirketleri. Devlet, şirketini satarken, bir başkasının devlet şirketi talip oluyor. Akıllı ülkeler böyle bir sektörü ne yapıp edip kamu mülkiyetinde tutarlar. Bu, Türkiye'nin çaresizliğinin ve acizliğinin göstergesi. Bu durum ERDEMİR ve Türk Telekom için de geçerli. Türkiye öyle bir yere getirildi ki, bu sektörler satılıyor."
Şişman kadın sahneye çıkmadı Sönmez, oyunun henüz bitmediğini, Petrol-İş'in hukuk mücadelesinin dikkatle izlenmesi gerektiğini söyledi: "Fakat, şişman kadın henüz sahneye çıkmadı, o çıkmadıkça oyun bitmez. Petrol-İş yine yürütmeyi durdurma istemiyle hukuk mücadelesine başlıyor. Geçen sefer Zorlu TÜPRAŞ'ı 1.5 milyar dolara alacakken, Petrol-İş davasıyla ihale iptal edilmişti. Sendika mücadelesini koruyor. Buna önem vermek lazım, çünkü oyunlarını çok kez bozdu."
YERLİ-YABANCI FARK ETMEZ! Sönmez, özelleştirmelerde yerli sermaye-yabancı sermaye tartışmalarını da şöyle değerlendirdi: "OYAK gibi bir grup bile bugün 4 milyar dolarda havlu attı. Ulusal saiklerle hareket eden bir grup olarak, yabancı ortak olmadan ihaleye girmişti. Onların bile güçleri yetmedi. Ancak, 'yerli sermaye olsun' iddiası, ehven-i şer. Cumhurbaşkanı bile buna ikna olmuş görünüyor. 'Özelleştirmeye evet, ama ulusal takıma gitsin' deniyor. "Oysa bunun hiçbir garantisi yok. Ulusal takım, bir süre sonra, 'Ben sıkıştım, devlet gelsin beni alsın' ya da 'yabancılara satıyorum' diyebilir. Zaten, yerli de olsa, yabancı da olsa, yine kâr maksimizasyonu saiki mutlak."
NÖBET DEVAM EDECEK Kocaeli'de TÜPRAŞ'ın satılmaması için kurulan nöbet çadırında sesiz bekleyiş devam ediyor. Çadırda cumartesi gününe kadar nöbet tutulacak.
YÜZDE 14.76'SI BİLE 5 AYDA
YÜZDE 55 KAZANDIRDI TÜPRAŞ'ın yüzde 14.76'sını 1 Mart 2005'te borsada 445 milyon dolara Global Menkul aracılığıyla alan Petrol Ofisi'nin yer aldığı konsorsiyumdaki İsrailli Ofer Ailesi 5 ayda yüzde 55 kazanç elde etti. Ofer'in 445 milyon dolara aldığı yüzde 14.76'lık hisse şu anda 1 milyar 200 milyon dolara denk geliyor. Eğer o gün satış yapılmasaydı Özelleştirme İdaresi yüzde 14.76'lık hisse için bugün 12 milyar dolar alacaktı.
PETROL-İŞ İPTAL İÇİN BAŞVURDU Petrol-İş Sendikası ihaleye ilişkin prosedörde boşluklar nedeniyle ihalenin iptali için dün Danıştay'a dava açtı. Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın 4 milyar 140 milyon dolarlık satış rakamının TÜPRAŞ'ın 2004 yılında gerçekleştirdiği cironun dörtte birine eşit olduğunu belirterek, "Bunlar sadece borç ödemeye gidecek. 2005'in ilk 8 aylık döneminde 24 milyar dolar borç ödemişiz. 4.1 milyar dolar, Türkiye'nin 41 günlük borç faizi ödemesine eşit bir rakamdır" dedi. TÜPRAŞ'ın satışıyla "bir kamu tekelinin, özel tekele dönüşmek üzere" olduğunu vurgulayan Öztaşkın, bu şekilde Türkiye'nin dünyada en yüksek fiyatla akaryakıt üreten bir ülke haline getirileceğine dikkat çekti. İhale sürecinde şaibeler olduğunu da kaydeden Öztaşkın, TÜPRAŞ'ın yüzde 14.76'lık hissesinin 3 Mart'ta satıldığını hatırlatarak, şunları söyledi: "Bu hisseler, ani ve gizli bir kararla kimseye haber verilmeden, sadece 1 şirkete haber vererek pazarlanmış. Alıcılar da belli olmuştur. 446 milyon dolarla İsrailli bir şirket. Dünkü satış üzerinden bu grup 6 ay içinde 300-400 milyon dolar gibi bir kar sağladı. Bu satış neden o zaman yapıldı? Arkasında kimler var? Kimler bundan çıkar sağladı? Konu yargıdadır. Yargı da umarım iptal edecektir." Sendika avukatı ise "Şartnamenin iptali için dava açmıştık. İhalede bu şartnameye dayanılarak yapıldığı için hukuka aykıdır. Şartname ile alıcı firmaya yatırım, üretim ve istihdama ilişkin şart getirilmemiştir. Bu amaç yönünden de yerinde bir özelleştirme olmadığını gösteriyor. İhalenin son aşamasında yeni bir şirket kurma ve yüzde 49'luk hissenin ihaleye hiç katılmamış bir şirkete devri ihtimali var. Alıcının kimliği de tam anlamıyla belirli değil"
HÜKÜMET SATIŞTAN MEMNUN Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, sonradan özelleştirme kararı alan sosyalist ülkelerin bile özelleştirmede Türkiye'yi geçtiklerini ileri sürerek, "Türk ekonomisinin patinaj yapmaya tahammülü yok, kaybedecek zamanımız yok. Kurum ve kuruluşların, çalışanların seslerine saygılıyız. Hükümet olarak hassasiyetle takip ediyoruz. Doğru iş yapmaya çalışıyoruz. Hayırlı, uğurlu olsun. Çünkü Türkiye, ekonomik bakımdan geldiği noktada, rekabet gücünü arttırmak için çok daha önemli adımlar atmalı. Bunun başında da özelleştirme geliyor" dedi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu da, TÜPRAŞ'ta daha önce iptal edilen ihale ile son ihalede oluşan fiyat farkını, "ülke için kazanım" olduğunu iddia etti. Başesgioğlu "Hükümet ve Hazine olarak sendikaya bir teşekkür borcunuz var mı? Ülke adına olumlu bir sonuç doğdu" şeklindeki soruyu yanıtlarken ise "özelleştirmelerde konjonktür önemli. Geçen yıl piyasada oluşan fiyatla dünkü ihalede oluşan fiyat arasında çok önemli bir fark var. Bu, ülke için kazanımdır. Petrol-İş, demokratik tepkisini göstermiştir. Onu da anlayışla karşılamak lazım" açıklamasında bulundu.
Evrensel'i Takip Et