6 Eylül 2005 21:00
Yüksek yargıda savaş
Adli Yıl, Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasında çatışma ile başladı. Açılış konuşmasında Anayasa Mahkemesi'ni hedef alan ve "süper temyiz 'üstün statü', emeklilik yaşının yükseltilmesi, farklı ücret istemekle suçlayan Yargıtay Başkanı Osman Arslan, "Yüksek mahkemelerin denkliği esastır" dedi. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Haşim Kılıç ise Arslan'ın sözleri için 'saldırı' dedi.
Yeni Adli Yıl, Yargıtay'da Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, bakanlar, askeri ve sivil yargı mensupları, yüksek yargı organları başkan ve yöneticilerinin katıldığı törenle açıldı.
Törende konuşan Yargıtay Başkanı Osman Arslan, 44 sayfalık konuşmasının büyük bir bölümünü Anayasa Mahkemesi'ne eleştiriye ayırdı. Arslan'ın konuşmaları Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Haşim Kılıç ve diğer üyelerin mırıltılar şeklinde tepkileri ile karşılanırken, Kılıç'ın konuşmayı "kin ve nefret dolu" diye nitelendirmesi dikkat çekti.
Medyaya eleştiri Arslan geçen yıl Yargıtay'a yönelik yayınlara atıfta bulunarak, Yargıtay'ın "basının ağır, yersiz ve insafsız eleştirilerine" uğradığını, ama bunları hak etmediğini söyledi. Uzun uzun Yargıtay-MİT-Çakıcı ilişkisi olarak yansıyan haber ve değerlendirmelere, Çakıcı davasına değinen Arslan, "Suç örgütü liderinin aleyhine karar veren bir kurumun onu koruduğu, himaye ettiği, onunla işbirliği yaptığı ve ilişki içinde olduğu kabul edilebilir mi? Böyle bir mantık kabul edilebilir mi? Bu tür iddia hangi vicdana sığar?" diye konuştu. Yargıtay Başkanı ile kurumun özdeşleştirilmesinin de doğru olmadığını savunan Arslan, kimsenin Yargıtay'dan "yargısız infaz" beklememesi gerektiğini ifade etti.
'Hilafet ve bölücülük' uyarısı "Devletin nitelikleri" başlıklı konuşmasında metin dışına çıkarak "hilafet ve bölücülük" uyarısı yapan Arslan, "hilafet çağrısı yaparak bu konudaki özlemlerini dile getirenler, ülkemizi Ortaçağ karanlığına dönüştürmek isteyenler emellerine ulaşamayacaktır" dedi. Ülkenin bölünmez bütünlüğüne, üniter yapısına da atıfta bulunan Arslan, ülkeyi bölmek isteyenlerin amacına ulaşamayacağını belirterek, halkı sağduyuya çağırdı. Laikliğin din duygularının devlet işlerine ve politikaya karıştırılmayacağı anlamına geldiğini, laik devlet yöneticilerinin dini, din adamlarının da devleti yönetemeyeceğini belirten Arslan, temel yasaların yenilenmesi konusuna da değindi. Yüce Divan görevi ile siyasi partilerin kapatılması ve yaptırımlar uygulanması ile ilgili görevlerin Yargıtay'a verilmesini sağlayacak anayasa değişikliği isteyen Arslan, Yargıtay'ın temel görevinin yüksek mahkeme olarak hukuki ve cezai uyuşmazlıkları çözüme bağlamak olduğunu söyledi. Yüce Divan'da yapılan yargılamanın da bir ceza yargılaması olduğunu, Anayasa Mahkemesi üyelerinin tamamının "hukukçu" ve "cezacı" olmadığını savunan Arslan, hukukçu olmayan üyelerin ceza yargılaması yapmasının adil yargılanma hakkına aykırı olduğunun altını çizdi. Adil yargılanma hakkı için, ceza yargılamalarının en az iki kademeli olmasını dolayısıyla Yüce Divan görevinin Yargıtay'a ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na iki kademeli olarak verilmesini isteyen Arslan, bir suç işlemeleri durumunda bakanın, Anayasa Mahkemesi'nde, müsteşarın ise Yargıtay'da yargılanmalarının da yanlış olduğunu söyledi. Anayasa Mahkemesi ağır! Anayasa Mahkemesi'ni yavaşlıkla, az iş yapmakla da suçlayan Arslan, Yargıtay'ın sadece 2004'te ilk derece mahkemesi olarak 73, temyizen de 60; Anayasa Mahkemesi'nin ise 43 yılda sadece 12 dosyaya baktığını söyledi. Anayasa Mahkemesi'nin uzman olarak kabulünün, Yargıtay'ın uzman olmadığının kabulü olduğunun da altını çizen Arslan, aksi halde ayrım yapılmaksızın görevden kaynaklanan tüm davalara bakma görevinin Yargıtay'a verilmesini istedi. Anayasa Mahkemesi'nin anayasa değişikliğine ilişkin önerilerine ve açıklamalarına sert eleştiriler yönelten Arslan, Anayasa Mahkemesi üyelerinin bir kısmının Meclis tarafından seçilmesi önerisini de mahkemeyi siyasallaştıracağı düşüncesiyle karşı olduğunu söyledi. Mahkeme üyelerinin görev sürelerini uzun bulan ve diğer yüksek mahkemelerdeki süreleri örnek veren Arslan, emeklilik yaşının 67'ye çıkarılması önerisini de eleştirdi. Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı verilmesine de karşı çıkan Arslan, yüksek mahkemelerin denkliğinin esas olduğunu, bu denkliğin bozulmasının kaos ve çatışma yaratacağını söyledi.
Medyaya eleştiri Arslan geçen yıl Yargıtay'a yönelik yayınlara atıfta bulunarak, Yargıtay'ın "basının ağır, yersiz ve insafsız eleştirilerine" uğradığını, ama bunları hak etmediğini söyledi. Uzun uzun Yargıtay-MİT-Çakıcı ilişkisi olarak yansıyan haber ve değerlendirmelere, Çakıcı davasına değinen Arslan, "Suç örgütü liderinin aleyhine karar veren bir kurumun onu koruduğu, himaye ettiği, onunla işbirliği yaptığı ve ilişki içinde olduğu kabul edilebilir mi? Böyle bir mantık kabul edilebilir mi? Bu tür iddia hangi vicdana sığar?" diye konuştu. Yargıtay Başkanı ile kurumun özdeşleştirilmesinin de doğru olmadığını savunan Arslan, kimsenin Yargıtay'dan "yargısız infaz" beklememesi gerektiğini ifade etti.
'Hilafet ve bölücülük' uyarısı "Devletin nitelikleri" başlıklı konuşmasında metin dışına çıkarak "hilafet ve bölücülük" uyarısı yapan Arslan, "hilafet çağrısı yaparak bu konudaki özlemlerini dile getirenler, ülkemizi Ortaçağ karanlığına dönüştürmek isteyenler emellerine ulaşamayacaktır" dedi. Ülkenin bölünmez bütünlüğüne, üniter yapısına da atıfta bulunan Arslan, ülkeyi bölmek isteyenlerin amacına ulaşamayacağını belirterek, halkı sağduyuya çağırdı. Laikliğin din duygularının devlet işlerine ve politikaya karıştırılmayacağı anlamına geldiğini, laik devlet yöneticilerinin dini, din adamlarının da devleti yönetemeyeceğini belirten Arslan, temel yasaların yenilenmesi konusuna da değindi. Yüce Divan görevi ile siyasi partilerin kapatılması ve yaptırımlar uygulanması ile ilgili görevlerin Yargıtay'a verilmesini sağlayacak anayasa değişikliği isteyen Arslan, Yargıtay'ın temel görevinin yüksek mahkeme olarak hukuki ve cezai uyuşmazlıkları çözüme bağlamak olduğunu söyledi. Yüce Divan'da yapılan yargılamanın da bir ceza yargılaması olduğunu, Anayasa Mahkemesi üyelerinin tamamının "hukukçu" ve "cezacı" olmadığını savunan Arslan, hukukçu olmayan üyelerin ceza yargılaması yapmasının adil yargılanma hakkına aykırı olduğunun altını çizdi. Adil yargılanma hakkı için, ceza yargılamalarının en az iki kademeli olmasını dolayısıyla Yüce Divan görevinin Yargıtay'a ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na iki kademeli olarak verilmesini isteyen Arslan, bir suç işlemeleri durumunda bakanın, Anayasa Mahkemesi'nde, müsteşarın ise Yargıtay'da yargılanmalarının da yanlış olduğunu söyledi. Anayasa Mahkemesi ağır! Anayasa Mahkemesi'ni yavaşlıkla, az iş yapmakla da suçlayan Arslan, Yargıtay'ın sadece 2004'te ilk derece mahkemesi olarak 73, temyizen de 60; Anayasa Mahkemesi'nin ise 43 yılda sadece 12 dosyaya baktığını söyledi. Anayasa Mahkemesi'nin uzman olarak kabulünün, Yargıtay'ın uzman olmadığının kabulü olduğunun da altını çizen Arslan, aksi halde ayrım yapılmaksızın görevden kaynaklanan tüm davalara bakma görevinin Yargıtay'a verilmesini istedi. Anayasa Mahkemesi'nin anayasa değişikliğine ilişkin önerilerine ve açıklamalarına sert eleştiriler yönelten Arslan, Anayasa Mahkemesi üyelerinin bir kısmının Meclis tarafından seçilmesi önerisini de mahkemeyi siyasallaştıracağı düşüncesiyle karşı olduğunu söyledi. Mahkeme üyelerinin görev sürelerini uzun bulan ve diğer yüksek mahkemelerdeki süreleri örnek veren Arslan, emeklilik yaşının 67'ye çıkarılması önerisini de eleştirdi. Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı verilmesine de karşı çıkan Arslan, yüksek mahkemelerin denkliğinin esas olduğunu, bu denkliğin bozulmasının kaos ve çatışma yaratacağını söyledi.
Evrensel'i Takip Et