31 Ağustos 2005 21:00
Barış için bir adım...
1 Eylül Dünya Barış Günü, tüm dünyada yine ABD işgallerine karşı eylemlerle kutlanacak. Türkiye'de birçok ilde düzenlenecek etkinliklerde Irak işgali ve son haftalarda Kürtler'e yönelik saldırılar protesto edilecek. Barış günü dolayısıyla yayınlanan mesajlarda da Kürt sorununun demokratik yoldan çözülmesi gerektiğine yönelik vurgular öne çıktı.
1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla İHD, EMEP, DTH ve SDP'nin çağrısıyla bir araya gelecek olan kitle örgütleri ve siyasi partiler bugün Fransız Konsolosluğu önünde toplanarak Galatasaray postanesine kadar yürüyecekler. Saat 13.00'te yapılacak yürüyüşün ardından postane önünde bir basın açıklaması yapılacak.
DTH'den çağrı Öte yandan Demokratik Toplum Hareketi Koordinasyon Kurulu da, 1 Eylül Dünyü Barış Günü'nde "sağduyu ve barış" çağrısı yaptı. DTH'den dün yapılan yazılı açıklamada, Başbakan Erdoğan'ın Kürt sorununun çözümüne ilişkin açıklamaları ile Konra-Gel'in bir aylık eylemsizlik kararının, iç barışın sağlanması yönünde büyük bir heyecan ve umut yarattığı, ancak son günlerde Seferihisar, Maçka, Cunda ve Batman'da yaşananların derin bir üzüntü ve kaygıya neden olduğu bildirildi. Eylemsizlik kararına rağmen operasyonel konseptin gözden geçirilmesi bir yana, yoğunluk kazanmasının da başka bir kaygı nedeni olduğu kaydedilen açıklamada, "Savaştan beslenen, barış karşıtı güçler hiç kuşkusuz eylemsizlik sürecini boşa çıkarmak ve ülkemizi belki de çok boyutlu bir şiddet sarmalına çekmek isteyeceklerdir" denildi. Bu nedenle öncelikle; Başbakan Erdoğan ve hükümeti "cesur ve kararlı olmaya, demokratikleşme programını açıklama ve operasyonları durdurma iradesini göstermeye" çağıran açıklamada, güvenlik güçlerinin de toplumun demokratik tepki ve refleksine karşı şiddet kullanma yerine hoşgörülü olması gerektiği vurgulandı. Kongra-Gel'in, tahrik, kışkırtma ve operasyonel konsepte rağmen eylemsizlik kararını sürdürmesi istenen açıklamada, "Başta halkımız olmak üzere Türkiye toplumunu provokasyonlardan uzak durmaya ve sağduyulu olmaya; sürecin tüm aktörlerini nefret, kin ve öfke dili yerine, sevgi, dostluk, kardeşlik ve barış diline davet ediyoruz" denildi. 1 Eylül Dünya Barış Günü'nün kutlandığı açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Sivil toplum örgütlerini, meslek kuruluşlarını, bilim insanları ve aydınları eylemsizlik sürecinin kalıcı barışa dönüşmesi için daha etkin ve kararlı tutum almaya; başta ana muhalefet partisi olmak üzere diğer siyasi partileri hükümetin olası demokratik açılımlarına karşı küçük oy çıkarları uğruna karşı çıkmaya değil, destek olmaya çağırıyor, insanım diyen herkesi barış için sorumluluk almaya davet ediyoruz."
BARIŞ GÜNÜ MESAJLARI...
'Barış için mücadele edilmeli' EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel, "Tüm ilerici, aydınlık güçler olarak; birlikte mücadele edip, barışı kazanmak gerekir" dedi. Tüzel, emperyalist güçlerin, dünya barışını tehdit eden asıl güçler olduğunu vurguladı. Barışın önünü açmanın zor olmadığını dile getiren Tüzel, "Kürtlerin eşit haklara sahip olmasını, barış ve kardeşlik çizgisini, demokratik talepleri terör söylemi ile bastırmaktan vazgeçmek gerekir. Halka güvenmek, emperyalistlerin ipinden kurtulmak ve halkın sözünü, taleplerini, duygularını dinlemek gerekir. Operasyonları durdurmak ve bir siyasi genel af çıkarmak gerekir. Bunun için bütün herkesi eşitliğin, kardeşliğin, barışın dünyası ve Türkiye'sini kurmak için mücadeleye çağırıyorum" dedi.
'Gerilim yeniden yükseliyor' TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı ise, yıllardır süren ve çözülmeyen sorunların, yeniden çatışmanın ve toplumsal gerilimin yükselmesine neden olduğunu belirterek, "Türkiye'nin bütün sorunları gibi, adına ister Kürt sorunu diyelim, ister Güneydoğu sorunu diyelim, bu sorunun da demokratik ve barışçı yollardan çözümünden başka her türlü yol ve yöntem toplumsal barışı zayıflatır" dedi. Soğancı, demokratikleşmenin AB ile pazarlıkların sınırında tutup, hak arama mücadelesini antidemokratik olarak görenlerin yaklaşımlarının kabul edilemez olduğunu vurguladı.
'Linç kültürü yerleşiyor' SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın ise, "Bütün dünya halklarının ve insanlık ailesinin bütün fertlerinin din, dil, ırk ve mezhep ayrışmaları temelinde bölünmelerini ve çatışmalarını sağlayan en temel olgu sömürgeciliğin dayattığı siyaset anlayışıdır" dedi. Linç kültürünün geliştiği bir şiddet ortamının yaratıldığına işaret eden Karayalçın, bireysel silahlanmanın yaşanmadığı ve insanların gündelik yaşamları içinde faili meçhul kurşunlarla öldürülmediği bir ülkede yaşamak istediklerini ifade etti.
'Açlık barışın önünde engel' Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç, savaşları ve sivil halka yönelik terör faaliyetlerini lanetleyerek, sosyal ve ekonomik konulara gerçekçi ve kalıcı çözümler üretmek ve yeni istihdam alanlarının ülke genelinde yaygınlaşmasını sağlayacak ekonomik tedbirlerin alınması gerektiğini ifade etti. Kılıç, "İşsizliği ve yoksulluğu önlemeden, açlığı ortadan kaldırmadan barışı sağlamanın mümkün olmadığını bir kez daha belirtmek isteriz" dedi.
'Emperyalistler savaş istiyor' Dev Maden-Sen Genel Başkan Vekili Tayfun Görgün de baskının, zulmün, acının, kan ve gözyaşının bir ifadesi olan savaşların insanlığın ancak aktif tutum almasıyla önlenebileceğini belirterek, "İnsanlık barış içinde yanyana kardeşçe yaşamayı arzularken, dünyanın efendileri, emperyalist savaş tacirleri buna izin vermiyor" dedi. Adı konup da gereği yapılmadığı için Kürt sorununun halen çözülmediğine işaret eden Görgün, sadece insan yaşamını değil, ekonomik kaynakların da ziyan olmasına neden olan bir süreç yaşandığını ifade etti.
'İnsanlık tehdit altında' ÖDP Genel Başkanı Hayri Kozanoğlu da emperyalist saldırganlığın insanlığı tehdit ettiğine dikkat çekti. Kozanoğlu, "Büyük bir vurdumduymazlık içinde Türkiye'yi etnik, milletçilik ve linç kültürünün hakim olduğu bir şiddet sarmalının içine sokmaya uğraşıyorlar" diyerek, Kürt sorununu yok sayan, çatışmaların yeniden başlamasından çıkar sağlamayı uman çevrelerin etnik kimlikler üzerinden bir çatışma zemini oluşturmaya çalıştığını ifade etti.
DTH'den çağrı Öte yandan Demokratik Toplum Hareketi Koordinasyon Kurulu da, 1 Eylül Dünyü Barış Günü'nde "sağduyu ve barış" çağrısı yaptı. DTH'den dün yapılan yazılı açıklamada, Başbakan Erdoğan'ın Kürt sorununun çözümüne ilişkin açıklamaları ile Konra-Gel'in bir aylık eylemsizlik kararının, iç barışın sağlanması yönünde büyük bir heyecan ve umut yarattığı, ancak son günlerde Seferihisar, Maçka, Cunda ve Batman'da yaşananların derin bir üzüntü ve kaygıya neden olduğu bildirildi. Eylemsizlik kararına rağmen operasyonel konseptin gözden geçirilmesi bir yana, yoğunluk kazanmasının da başka bir kaygı nedeni olduğu kaydedilen açıklamada, "Savaştan beslenen, barış karşıtı güçler hiç kuşkusuz eylemsizlik sürecini boşa çıkarmak ve ülkemizi belki de çok boyutlu bir şiddet sarmalına çekmek isteyeceklerdir" denildi. Bu nedenle öncelikle; Başbakan Erdoğan ve hükümeti "cesur ve kararlı olmaya, demokratikleşme programını açıklama ve operasyonları durdurma iradesini göstermeye" çağıran açıklamada, güvenlik güçlerinin de toplumun demokratik tepki ve refleksine karşı şiddet kullanma yerine hoşgörülü olması gerektiği vurgulandı. Kongra-Gel'in, tahrik, kışkırtma ve operasyonel konsepte rağmen eylemsizlik kararını sürdürmesi istenen açıklamada, "Başta halkımız olmak üzere Türkiye toplumunu provokasyonlardan uzak durmaya ve sağduyulu olmaya; sürecin tüm aktörlerini nefret, kin ve öfke dili yerine, sevgi, dostluk, kardeşlik ve barış diline davet ediyoruz" denildi. 1 Eylül Dünya Barış Günü'nün kutlandığı açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Sivil toplum örgütlerini, meslek kuruluşlarını, bilim insanları ve aydınları eylemsizlik sürecinin kalıcı barışa dönüşmesi için daha etkin ve kararlı tutum almaya; başta ana muhalefet partisi olmak üzere diğer siyasi partileri hükümetin olası demokratik açılımlarına karşı küçük oy çıkarları uğruna karşı çıkmaya değil, destek olmaya çağırıyor, insanım diyen herkesi barış için sorumluluk almaya davet ediyoruz."
BARIŞ GÜNÜ MESAJLARI...
'Barış için mücadele edilmeli' EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel, "Tüm ilerici, aydınlık güçler olarak; birlikte mücadele edip, barışı kazanmak gerekir" dedi. Tüzel, emperyalist güçlerin, dünya barışını tehdit eden asıl güçler olduğunu vurguladı. Barışın önünü açmanın zor olmadığını dile getiren Tüzel, "Kürtlerin eşit haklara sahip olmasını, barış ve kardeşlik çizgisini, demokratik talepleri terör söylemi ile bastırmaktan vazgeçmek gerekir. Halka güvenmek, emperyalistlerin ipinden kurtulmak ve halkın sözünü, taleplerini, duygularını dinlemek gerekir. Operasyonları durdurmak ve bir siyasi genel af çıkarmak gerekir. Bunun için bütün herkesi eşitliğin, kardeşliğin, barışın dünyası ve Türkiye'sini kurmak için mücadeleye çağırıyorum" dedi.
'Gerilim yeniden yükseliyor' TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı ise, yıllardır süren ve çözülmeyen sorunların, yeniden çatışmanın ve toplumsal gerilimin yükselmesine neden olduğunu belirterek, "Türkiye'nin bütün sorunları gibi, adına ister Kürt sorunu diyelim, ister Güneydoğu sorunu diyelim, bu sorunun da demokratik ve barışçı yollardan çözümünden başka her türlü yol ve yöntem toplumsal barışı zayıflatır" dedi. Soğancı, demokratikleşmenin AB ile pazarlıkların sınırında tutup, hak arama mücadelesini antidemokratik olarak görenlerin yaklaşımlarının kabul edilemez olduğunu vurguladı.
'Linç kültürü yerleşiyor' SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın ise, "Bütün dünya halklarının ve insanlık ailesinin bütün fertlerinin din, dil, ırk ve mezhep ayrışmaları temelinde bölünmelerini ve çatışmalarını sağlayan en temel olgu sömürgeciliğin dayattığı siyaset anlayışıdır" dedi. Linç kültürünün geliştiği bir şiddet ortamının yaratıldığına işaret eden Karayalçın, bireysel silahlanmanın yaşanmadığı ve insanların gündelik yaşamları içinde faili meçhul kurşunlarla öldürülmediği bir ülkede yaşamak istediklerini ifade etti.
'Açlık barışın önünde engel' Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç, savaşları ve sivil halka yönelik terör faaliyetlerini lanetleyerek, sosyal ve ekonomik konulara gerçekçi ve kalıcı çözümler üretmek ve yeni istihdam alanlarının ülke genelinde yaygınlaşmasını sağlayacak ekonomik tedbirlerin alınması gerektiğini ifade etti. Kılıç, "İşsizliği ve yoksulluğu önlemeden, açlığı ortadan kaldırmadan barışı sağlamanın mümkün olmadığını bir kez daha belirtmek isteriz" dedi.
'Emperyalistler savaş istiyor' Dev Maden-Sen Genel Başkan Vekili Tayfun Görgün de baskının, zulmün, acının, kan ve gözyaşının bir ifadesi olan savaşların insanlığın ancak aktif tutum almasıyla önlenebileceğini belirterek, "İnsanlık barış içinde yanyana kardeşçe yaşamayı arzularken, dünyanın efendileri, emperyalist savaş tacirleri buna izin vermiyor" dedi. Adı konup da gereği yapılmadığı için Kürt sorununun halen çözülmediğine işaret eden Görgün, sadece insan yaşamını değil, ekonomik kaynakların da ziyan olmasına neden olan bir süreç yaşandığını ifade etti.
'İnsanlık tehdit altında' ÖDP Genel Başkanı Hayri Kozanoğlu da emperyalist saldırganlığın insanlığı tehdit ettiğine dikkat çekti. Kozanoğlu, "Büyük bir vurdumduymazlık içinde Türkiye'yi etnik, milletçilik ve linç kültürünün hakim olduğu bir şiddet sarmalının içine sokmaya uğraşıyorlar" diyerek, Kürt sorununu yok sayan, çatışmaların yeniden başlamasından çıkar sağlamayı uman çevrelerin etnik kimlikler üzerinden bir çatışma zemini oluşturmaya çalıştığını ifade etti.
Evrensel'i Takip Et