30 Ağustos 2005 21:00

Rum yönetimi rapor hazırlattı

Güney Kıbrıs'ta yayımlanan en yüksek tirajlı Fileleftheros gazetesi, Türkiye'nin Ankara Anlaşması Ek Protokolü'ne ek olarak yayımladığı "Kıbrıs Cumhuriyeti"ni tanımadığını beyan ettiği deklarasyonuna karşı Rum Yönetimi'nin; Ian Brownlie, James Crawford, Alain Pellet ve Derrick Wyatt isimli uluslararası ilişkiler uzmanlarına diplomatik icraatlarında kullanmak üzere hazırlattığı bilirkişi raporunu haber yaptı.

Paylaş
Güney Kıbrıs'ta yayımlanan en yüksek tirajlı Fileleftheros gazetesi, Türkiye'nin Ankara Anlaşması Ek Protokolü'ne ek olarak yayımladığı "Kıbrıs Cumhuriyeti"ni tanımadığını beyan ettiği deklarasyonuna karşı Rum Yönetimi'nin; Ian Brownlie, James Crawford, Alain Pellet ve Derrick Wyatt isimli uluslararası ilişkiler uzmanlarına diplomatik icraatlarında kullanmak üzere hazırlattığı bilirkişi raporunu haber yaptı. Gazete, "Lefkoşa'nın Elinde Hukuk Silahı Bilirkişi Raporu" başlığıyla yansıttığı haberinde, Rum Yönetimi Başkanı Tasos Papadopulos'un kısa süre önce gerçekleştirdiği Atina ziyaretinde söz konusu bilirkişi raporunu Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis'le görüştüğünü hatırlattı ve Rum–Yunan hükümetlerinin, gelişme halindeki diplomatik seferberliklerinde temel argümanlarını bu bilirkişi raporu aracılığıyla ortaya koyacaklarını kaydetti. Adı geçen uzmanların hazırladığı bilirkişi raporunun Rum yönetimine icraatları için olanaklar sağlayacağına dikkat çeken gazete haberini şöyle sürdürdü: "Bilgi sahibi bir kaynağın gazetemize söylediğinden de anlaşıldığı üzere; Kıbrıs Cumhuriyeti'nin özellikle egemenlik ve üye ülke olarak haklarından kaynaklanan gibi, kesinlikle geri adım atmayacağı meseleler var. Ancak müzakere edilebilecek yönler de var. Bilirkişi raporunda şu temel noktalar öne çıkıyor:


RAPORDA NELER VAR?
  • Türkiye'nin; Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımadığına ilişkin deklarasyonu üye ülkeye ağır ayrım anlamına gelir ve diğerleri ile yapılmış olan 1970 tarihli ek protokolün; Ankara'nın Avrupa normlarına yaklaşımının üye ülkeler, bunların vatandaşları ve şirketleri arasında hiçbir ayrım yapamayacağına işaret eden 58. maddesine aykırıdır.
  • Deklarasyon Kıbrıs Cumhuriyeti'ne hukuki ve siyasi etkilere neden oluyor.
  • Ankara; Türkiye-AB gümrük birliğini genişleten ek protokolün imzalanması ile aynı zamanda deklarasyon yayımlaması ile şekillenen tavrı ile; Ankara Anlaşması'nı, tek başına belirlediği kriterlerle yorumlama hakkını kendi elinde bulundurduğu ve Kıbrıs Cumhuriyeti'ni, AB'nin diğer hiçbir üye devleti ile eşit olmayan bir konuma indirgediği izlenimi veriyor.
  • Türkiye'nin deklarasyonu; Türkiye ile AB üye ülkeleri arasında sıkı işbirliği öngören Kopenhag kriterlerine uymuyor.
  • Ankara Anlaşması'nın hedefi ve içeriği konusunda Türkiye tarafından dile getirilmekte olan çekinceler, AB'nin temel sözleşmesinin ilkelerine ters düşüyor.


    'Türkiye AB üyelerini tanımak zorunda' Fransa Dışişleri Bakanı Philippe Douste-Blazy, AB'ye girmek isteyen bir ülkenin AB üyesi bir ülkeyi tanımamasını zor kabul edilebilir bir durum olarak değerlendirdi. Douste-Blazy, ''AB'ye girmeyi isteyen bir ülkenin birliğin üyelerinden birini tanımayı reddetmesi zor kabul edilebilir bir durum'' dedi. Douste-Blazy, ''Fransa'nın kendi taahhütlerine saygı göstermek istediğini, ancak Türkiye ve diğer aday ülkelerin de saygı göstermesini ve AB'ye katılım koşullarını yerine getirmesini beklediklerini'' söyledi. Öte yandan Avusturya'da yayımlanan Der Standard gazetesi, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılması önünde ciddi ve uzun vadeli engeller olduğunu yazdı. Der Standard, TSK'nın PKK'ya karşı düzenlediği operasyonlarda daima sivil can kayıpları olduğunu öne sürdü ve şöyle devam etti: "Bu durum üyeliğe kesin bir engeldir. Avrupa Komisyonu'nun, Türkiye'nin müzakerelere başlamak için gereken tüm koşullara uyduğu açıklaması da, bu durum karşısında acayip kalıyor. "


    ERTELEME İÇİN BAŞVURU YOK AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, hiçbir Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkesinden, Türkiye'nin birliğe üyelik müzakerelerine başlamasının ertelenmesi konusunda öneri gelmediğini bildirdi. Barroso, Polonya'da yayımlanan Wyborcza gazetesiyle yaptığı mülakatta, şimdiye kadar hiçbir ülkeden (3 Ekim'de başlaması öngörülen) görüşmelerin ertelenmesini isteyen bir çağrı almadığını söyledi. Barroso, AB Komisyonu'nun Türkiye ile müzakereler projesine hazırlandığını belirterek, bu konudaki kararın AB ülkelerinin sorumluluğunda olduğunu kaydetti.

  • ÖNCEKİ HABER

    Törenlerde MGK vurgusu

    SONRAKİ HABER

    Üç kritik gün

    Sefer Selvi Karikatürleri
    Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa