23 Ağustos 2005 21:00
Dr. Alaaddin Yavaşça...
Laf aramızda, benim müzik kültürüm biraz tartışılır. Örneğin Klasik Batı Müziği alanında Carmen, Ravel'in Bolero'su, Şehrazat gibi en beğendiğim parçalar, dünyanın önde gelen müzik ustalarınca "Gelmiş geçmiş en kötü 10 parça" arasında gösteriliyor. Hafif Batı Müziği dalında da beğendiklerim var, örneğin Tom Doley, Cherry Pink, Bablou gibi. Onları da "tarihi" Sezen cumhur Önal bile gündeme getirmiyor. Hele o Nathalie?!.. Duygusal bir şarkı. İçinde aşk var, Moskova var, Kızıl Meydan, Lenin var. Önce Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yasakları içine girmiş, sonra da dönme ve dönmeyen solcuların yasak listesine
Ama ben, İzmir'deki radyo programlarımda, bu yasaklara inat olarak yıllarca çaldım. Kimse de "Yasak Yayın" yaptığımı fark etmedi
Ben mi yedirdim, onlar mı yedi bir türlü çözemedim
Ama Tunceli yöresinde yaşlı kadın ve erkeklerin söylediği, içinde tek bir enstrümanın olmadığı türküyü yayınlayınca, ertesi hafta yayın masamda bir kağıt bulmuştum. Üzerinde, "Emniyet Müdürlüğü Kürtçe parça çalınmasını istemiyor," yazılı. Delmek yememişler
Klasik Türk Müziği'nde de sevdiğim sanatçılar, beğendiğim parçalar vardı. Örneğin Dr. Alaeddin Yavaşça ve onun ünlü parçasını "Ne bildin kıymetim" adlı şarkısını
"Ne bildin kıymetim" Ne güzel bir şarkıydı, güftesini M. Müeyyed Berkman'ın hazırladığı ve bestesini Alaeddin Yavaşça'nın yaptığı ve plağa koyduğu şarkı 2-2.5 dakikalık şarkısının sözleri şöyleydi: "Ne bildin kıymetim/Ne bildin kıymetim/Reva mı şiddetin/Reva mı hiddetin/Zulmeden sen misin/ bilmem ki ben miyim/ Kader mi, talih mi, ayar mı, acep kim/ Kıskançlık alemi kalplere girer mi/ sen deli, ben deli, aş deli, ruh deli/ Severken sen beni/ Severken ben seni/ Bir gurur mahvetti/ Hem seni hem beni Ne sensiz bu mekan/ Ne sensiz bu heyecan/ Vermiyor teselli/ Ne ümit, ne de can/ Sararken gönülü/ İştiyak an be an/ Değer mi bu hasret, bu firkat. Bu hicran " Gençliğimde Dr. Alaeddin Yavaşça'nın söylediği şarkıları çok severdim. Bugün de aynı zevkle dinliyorum "O güzel başını göğsüme yasla", "mavi gök, mavi deniz", "Bu şarkı sana ait sevgili, dinle" adlı şarkılarını ve diğerlerini Birkaç ay önce, Dr. Alaeddin Yavaşça'yı sevdiklerinden uzaklaştırdılar. Yeni Bütçe Yasası nedeniyle konservatuardaki işine son verdiler. Bu yasaya göre derslerine girebilmeleri için 67 yaşını aşmamış olmaları gerekiyormuş sanatçıların. Son dersinden sonra şöyle diyordu yanındakilere: "Bir aile reisinin çocuklarından ayrılması çok zor. Buralara yakın bir köyde bir çiftliğim var. Orada hayvanlar ve toprakla uğraşacağım. Kurucusu olduğum okuldan ayrılmak durumundayım ve bu bana vücuttan zorla çıkarılan bir organ hissi veriyor " 30 yıl öncesi geldi gözlerimin önüne. Haseki Hastanesi'nde odasında üvey babam Dr. Faruk İlker'le konuşuyorlardı. Ben, yandaki odada doğum sancıları çeken eşimin yanından ayrılıp, onların yanına gelmiştim. Elimde bir kutu baklava vardı. Rüşvet değil, adetmiş, babam öyle söylemişti. "Koy baklavayı masaya, otur şuraya," demişti. "Ama Alaeddin bey eşim acı çekiyor, bir baksanız," deyince de, "Önemli değil, zamanı gelince doğar," diye kestirip atmış, sonra babamla beraber konuşmalarıyla vatanı kurtarmaya devam etmişlerdi Tabii onun dediği oldu, bir süre sonra, "Bakkaldan bir paket sigara alan vatandaş" rahatlığıyla doğum odasına gitti ve Melisa Yağmur'u dünyaya getirdi Söz aramızda yine, o baklavayı babamla birlikte yediler, bana bir parça bile vermedi kızımın "Ebe"si Alaeddin Yavaşça
"Ne bildin kıymetim" Ne güzel bir şarkıydı, güftesini M. Müeyyed Berkman'ın hazırladığı ve bestesini Alaeddin Yavaşça'nın yaptığı ve plağa koyduğu şarkı 2-2.5 dakikalık şarkısının sözleri şöyleydi: "Ne bildin kıymetim/Ne bildin kıymetim/Reva mı şiddetin/Reva mı hiddetin/Zulmeden sen misin/ bilmem ki ben miyim/ Kader mi, talih mi, ayar mı, acep kim/ Kıskançlık alemi kalplere girer mi/ sen deli, ben deli, aş deli, ruh deli/ Severken sen beni/ Severken ben seni/ Bir gurur mahvetti/ Hem seni hem beni Ne sensiz bu mekan/ Ne sensiz bu heyecan/ Vermiyor teselli/ Ne ümit, ne de can/ Sararken gönülü/ İştiyak an be an/ Değer mi bu hasret, bu firkat. Bu hicran " Gençliğimde Dr. Alaeddin Yavaşça'nın söylediği şarkıları çok severdim. Bugün de aynı zevkle dinliyorum "O güzel başını göğsüme yasla", "mavi gök, mavi deniz", "Bu şarkı sana ait sevgili, dinle" adlı şarkılarını ve diğerlerini Birkaç ay önce, Dr. Alaeddin Yavaşça'yı sevdiklerinden uzaklaştırdılar. Yeni Bütçe Yasası nedeniyle konservatuardaki işine son verdiler. Bu yasaya göre derslerine girebilmeleri için 67 yaşını aşmamış olmaları gerekiyormuş sanatçıların. Son dersinden sonra şöyle diyordu yanındakilere: "Bir aile reisinin çocuklarından ayrılması çok zor. Buralara yakın bir köyde bir çiftliğim var. Orada hayvanlar ve toprakla uğraşacağım. Kurucusu olduğum okuldan ayrılmak durumundayım ve bu bana vücuttan zorla çıkarılan bir organ hissi veriyor " 30 yıl öncesi geldi gözlerimin önüne. Haseki Hastanesi'nde odasında üvey babam Dr. Faruk İlker'le konuşuyorlardı. Ben, yandaki odada doğum sancıları çeken eşimin yanından ayrılıp, onların yanına gelmiştim. Elimde bir kutu baklava vardı. Rüşvet değil, adetmiş, babam öyle söylemişti. "Koy baklavayı masaya, otur şuraya," demişti. "Ama Alaeddin bey eşim acı çekiyor, bir baksanız," deyince de, "Önemli değil, zamanı gelince doğar," diye kestirip atmış, sonra babamla beraber konuşmalarıyla vatanı kurtarmaya devam etmişlerdi Tabii onun dediği oldu, bir süre sonra, "Bakkaldan bir paket sigara alan vatandaş" rahatlığıyla doğum odasına gitti ve Melisa Yağmur'u dünyaya getirdi Söz aramızda yine, o baklavayı babamla birlikte yediler, bana bir parça bile vermedi kızımın "Ebe"si Alaeddin Yavaşça
Evrensel'i Takip Et