15 Ağustos 2005 21:00

Bu yıl yeni bir milat olacak

Altın Portakal Film Festivali, bu yıl büyük değişikliklere gebe. Ödüllerin şeklinden, organizasyona kadar birçok yeniliğin bulunduğu festivalin en önemli özelliği bu yıl Uluslararası bir yarışmanın da olması.

Paylaş
Altın Portakal Film Festivali, bu yıl büyük değişikliklere gebe. Ödüllerin şeklinden, organizasyona kadar birçok yeniliğin bulunduğu festivalin en önemli özelliği bu yıl Uluslararası bir yarışmanın da olması. Altın Portakal'ı Vakfı ile Antalya Kültür Sanat Vakfı (AKSAV) ile birlikte gerçekleştiren Türkiye Sinema ve Audiovisual Kültür Vakfı'nın (TÜRSAK) Başkanı Engin Yiğitgi; bu işbirliğinin nasıl oluştuğunu; kısa ve uzun vadeli hedeflerini değerlendirdi. Altın Portakal Kültür Sanat Vakfı ile TÜRSAK'ın işbirliği nasıl doğdu? Aslında Antalya Büyük Şehir Belediyesi yaklaşık on yıla yakın zamandır bu festivalin profesyonelce bir şekilde TÜRSAK tarafından yapılmasını teklif ederdi. Ancak bir de yönetim kurulu olarak toplanıp 'teşekkür ederdik.' Kabul etmememizin sebebi ise geçmişteki yöneticilerde bu desteğin tam olacağı konusunda bir ışık görmememizdi. Nitekim bazı değerli belediye başkanları arayıp desteklerini belirttikten sonra, konuyu kendi mecrasına bırakıp, bir daha ne arayıp ne de sorarlardı. Biz de kendimize ait festivallerde ve diğer etkinliklerimize devam ederdik. Ancak geçen sene Antalya'nın genç belediye başkanı Sayın Menderes Türel, zihniyetin değiştiğini gösteren birtakım duygu ve düşüncelerle bize geldi ve festivalin organizasyonunu bize vermek istedi. Ama geçen sene bu işbirliği gerçekleşmedi. Ancak bu yıl daha bir şevkle ve destek sözleriyle gelince, sayın Türel'e inandık ve bu inancımızla işbirliğini geliştirmeye karar verdik AKSAV (Altın Portakal Kültür ve Sanat Vakfı) tabi gerekiyor. Çünkü Antalya'da bir vakıf. Ama yeniden yapılanması gereken bir vakıf. Yeniden yapılanacak. Ama TÜRSAK, kendi birikimini onlara da bu işbirliği sırasında aktarmaya çalışacak. Onları da yapılandıracağız. Altın Portakal Film Festivali, Türkiye'nin en uzun soluklu festivali. Ancak, bu yıl belirli değişiklikler söz konusu. Hem bu yıl yapılması planlanan değişiklikleri, hem de uzun vadede bu işbirliğinin festivali ulaştırmak istediği noktayı anlatır mısınız? Bu festival dediğiniz gibi köklü bir festival. Ama bu festival daha çok uzun soluklu olmasından kaynaklanan bir köklülük. Gerçekten Türkiye'nin en uzun soluklu festivali, ayrıca Avrupa'da süre bakımından da ilk beşe girebilen bir festival. Fakat bir de kan kaybına uğramış bir festival olarak görüyoruz biz. Bir film festivali olmaktan çıkarak, film konseptini çok fazla göz önünde bulundurmayan, maalesef basında da birtakım skandallarıyla ve organizasyon bozukluklarıyla yer almış, bir tekrar haline gelmiş bir festival. Şimdi köklü değişiklik derken gerçekten bir film festivali olacak. Bir kere biz geride kalan 41 yıla sonsuz sevgi ve saygıyla bakıyoruz. Onu arşivimize ve belleklerimize yerleştiriyoruz. Ama 42'den sonra bu festival gerçek bir film festivali olacak. Yani köklü gelenekler dediğimiz kısımda bir anlamda yokuz. Yani miladi olarak sıfırlıyoruz olayı ve bir film festivali nasıl olması gerekiyorsa öyle bir organizasyon yapmaya çalışıyoruz. Önemli değişiklikler var. En önemlisi ulusal bir arenaya taşınması. Yani bir çatı altında hem ulusal film festivali, hem de uluslararası AVRASYA Film Festivali, hem de fuar lansmanı yapılacak. Yani 2006'da başlamasını öngördüğümüz bir film fuarının tanıtımı yapılacak. Bunun yanında ödül değişikliği var. Burda birtakım zorluklar da var. İnsanlar toplumlar bir şeyi benimserlerse ondan vazgeçmeleri zor oluyor. Eski ödül, felsefesi olmayan herhangi bir şekilde ölçüleri de çok doğru olmayan, Anadolu'da yaşamamış bir Afrodid heykel tipi idi o. Biz bu yıl Urartu'dan yeni bir ödül yapmak istedik ve Anadolu mitolojisi çerçevesinde 9 ilham perisinin Altın Portakal'a uzandığı, felsefesi olan bir ödül tasarladık. Altın Portakal'da gerçek altın olacak. Onu da belirtelim. Bu ödülün gelecekte önemli bir yeri olacağına inanıyorum. Bunun yanında bütün etkinliklerin film konseptiyle bağlantısı olacak. Mesela açılıştaki Sezen Aksu konseri dahi film şarkılarıyla bezenmiş olacak. Son yıllarda güç kaybetmiş olsa da Altın Portakal daha çok ulusal sinemayla özdeşleşen bir festival. Festivaldeki bu yeni yapılanma ulusal sinemaya ne gibi olanaklar sunacak? Bu aslında ulusal sinema için yapılıyor. Ulusal sinemanın değerinin artması, vizyonunun gelişmesi, ortak projelerin hayata geçirilmesi, Türkiye'deki ulusal sinema sektörünü canlandırmak; daha doğrusu sinema endüstrisini temel taşlarını atmak için yapılıyor. Bakın şimdi bir sıkıntımız var bizim. Ulusal, şartnameyi geniş tuttuk. Değil başka festivallerde olmak, 1.'lik ödülü hariç başka ödüller alan filmleri bile davet ediyoruz. Madem biz bunu ulusal sinema için yapıyoruz, o zaman bütün üretimi kucaklayalım ki üretim arttsın. Ödüllerin artırılması, yani toplamda 350 milyarlık bir toplam ödül önemli bir değerdir. Bunu ulusal sinemanın emrine veriyoruz. Kısa ve belgesel yarışmalarına da ödüller koyduk. Dolayısıyla her şey ulusal sinema için yapılıyor. Fuarı yapmamızın tek amacı da aslında Türkiye'deki az olan üretimin artırılması. Fuarı belki giderek özel bir konuya doğru yönlendireceğiz. O da ortak projeler olacak. Dünya festivalleriyle yarışmak için zeki planlar yapmak gerekir. İlerde bu ortak projeler fuarına doğru bir gidiş olacak. Bu da ulusal sinemanın uluslararası ortaklıklar bulmasının yolunu açacak. Dolayısıyla dünya sinema endüstrisinin gittiği nokta neyse, bu festivaller topluluğunu ulusal sinema lehine güçlendirmeye çalışıyoruz. Ama bu yıl için sorunlar yok mu var. Mesela uluslararası yarışmaya Cannes Film Festivali'nde yarışan filmler başvururken; ulusal sinemaya film bulmakta zorlanıyoruz. Antalya'da belediye başkanı, aynı zamanda vakfın da başkanı oluyor. Bu da festivale yaklaşımda siyasilerin kendi duruşlarını dayatmaları sorununu beraberinde getiriyor. Yani bir sonraki seçim döneminde başka bir başkan seçilirse bu işbirliği sıkıntıya girebilir. Bunu kurumsallaştırmak için ne gibi adımlar atılacak? TÜRSAK Vakfı bir sivil toplum kuruluşudur. Bugüne kadar iftihar ettiğimiz bir yanımız da hiçbir siyasi erkten etkilenmeden, ama onlarla kendi doğrultumuzda çok ciddi bağlantılar kuran bir vakıf olduk. Çünkü biz hep proje üzerinden ilişki kurduk. Ve çok büyük bir saygı uyandırdık. Belki de korkuttuk, bunu iftiharla söylüyorum. Bizi bu işbirliğine iten Menderes Türel'in gelip 'ben bunu bir profesyonel ekibe vermek istiyorum. Bu iş bir belediyenin yapacığı iş değildir' demesi oldu. Ve uzun süren gelişmelerin sonunda farkettim ki, benden daha sivil düşünüyor. Desteğini çekmedi. Böyle yöneticiler istiyoruz. Çünkü sanat katiyen politikacılarla yapılacak bir olay değildir. Onlar sadece destek vermek mecburiyetindedirler. Eğer biz önümüzdeki birkaç yıl içinde bu festivali kurumsal bir çerçeveye oturtabilirsek, Menderes Türel'den sonra gelecek belediye başkanının bu ilişkiyi bozmaya gücü yetmeyecektir.


Ustalar, Antalya'ya akacak Türkiye Sinema ve Audiovisual Kültür (TÜRSAK) Vakfı ile Antalya Kültür Sanat Vakfı (AKSAV) işbirliğiyle gerçekleştirilen '42. Antalya Altın Portakal Film Festivali' ile 1. Uluslararası Avrasya Film Festivali eşgüdümlü düzenlenecek. Festivalde ünlü sinema ustalarının filmleri yarışacak. Usta yönetmenlerin filmlerinden oluşan yarışmadaki tüm filmler, Türkiye'de ilk gösterimlerini Antalya'da yapacak. Haneke'den "Cache" (Saklı), Lars Von Trier'den "Manderlay", Kim Ki-duk'tan "The Bow" (Yay) ve yarışmaya katılan diğer filmler Antalya Altın Portakal, 1. Uluslararası Avrasya Film Festivali'nde ilk kez sinema severlerle buluşacak. Bu yıl 1. Uluslararası Avrasya Film Festivali'nin yarışma bölümünde 10 film yarışıyor. 2000 yılında Cannes'da "Dancer in The Dark" filmiyle Altın Palmiye alan Danimarkalı usta yönetmen, "Lars von Trier", 2005 yılı yapımı "Manderlay" filmiyle katılıyor. Genel olarak festivallere katılmayan ama TÜRSAK Vakfı'nın davetini kabul ederek, bu yıl Antalya'nın onur konuğu olarak ülkemize gelecek olan, Berlin ve Venedik Festivali'nin "En İyi Yönetmen" ödüllü genç ustası Güney Koreli yönetmen Kim Ki-duk festivalin yarışmalı bölümünde "The Bow" (Yay) filmiyle yer alıyor. Türkiyeli sinemaseverlerin "Fedakar Kız" ve "Boş Ev" filmleriyle keşfettikleri Güney Kore Sineması'nın öncü yönetmenlerinden Kim Ki-duk 2004 yılında Berlinale ve Venedik Film Festivali'nde "En İyi Yönetmen" ödülünü kazandı.

Haneke de festivalde 2005 Cannes Film Festivali'nde "En İyi Yönetmen" ödülünü alan Michael Haneke, Cannes'da kendisine ödül getiren filmi "Cache" (Saklı) ile Antalya'da yarışıyor. 2001 yılında da "Piyanist" filmi ile Cannes'da Altın Palmiye alan Haneke, Cache filminde, bir televizyon kanalında eleştirmen olarak çalışan George'un kendisine gönderilen ve ailesiyle ilgili videolar içeren bir paket almasıyla başlayan tedirgin edici olayları anlatıyor. Altın Portakal'ın uluslararası yarışma bölümündeki "altın programı"nın bir başka filmi, ödüllü yönetmen Singapur'lu Eric Khoo'nun imzasını taşıyor: "Be With Me" (Benimle Ol), sekiz yaşındayken annesinin aldığı kamerayı elinden düşürmeyen, sinema eğitimini ise Avustralya Sidney Sanat Enstitüsü'nde yapan Khoo, Uzakdoğu'nun en başarılı yönetmenlerinden. İlk uzun metrajlı filmi "Pleasant Days" ile 2002 Locarno'da Gümüş Kaplan ödülünü alan 1975 Macaristan doğumlu genç yönetmen Kornel Mundruczo, 1.Uluslararası Avrasya Film Festivali Yarışmalı Bölümüne "Johanna" adlı ikinci uzun metraj filmi ile katılıyor. 2001 Berlin Film Festivali'nde Gümüş Ayı ödülünü alan Shangai'lı yönetmen Wang Xiaoshuai ise yarışmaya "Shangai Dreams" (Şangay Düşleri) adlı filmiyle katılıyor. Şangay Düşleri, Çin reformunun tarihsel fonunda, ilk aşkı anlatan bir film.

Ödüllü filmler İranlı genç yönetmen Niki Karimi'nin 2005 yılı yapımı "One Night" (Bir Gece) yönetmenin ilk kurmaca uzun metrajlı filmi. 2005 Cannes'da dünya prömiyerini yapan "Bir Gece"de Tahran'da annesiyle yaşayan genç bir kadına, bir akşam eve döndüğünde annesi başka bir yerde kalmasını söyler. Evden ayrılan genç kadın bir taksiye biner. İran'da gece geç saatlerde kadınların dışarıda olması hoş karşılanmaz ve taksi şoförü tarafından bir çeşit sorgulamaya tutulur. 2005 yılı Berlin Film Festivali'nden "Gümüş Ayı" ödülüyle dönen yönetmen Marc Ruthemund, "Sophie Sholl" ile Antalya'da yarışacak. Rusya'dan katılan Ilya Khrzhanovsky, Moskova ve taşra hayatından kesitler sunan epizodlardan oluşan ilk filmi "Four" (Dört) ile yarışmalı bölümde yer alacak. 40. Karlovy Vary Film Festivali Kristal Küre (büyük ödül) ödülü kazanan yönetmen Krzysztof Krauze'nin filmi "My Nikifor"da festival programında bulunuyor.

ÖNCEKİ HABER

Tiyatro halkları birleştiriyor

SONRAKİ HABER

Okay Temiz Sao Paulo'da çalacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...