6 Ağustos 2005 21:00
Çatışmaları körüklemeyin!
GÜNÜN YAZILARI
Abdullah Öcalan'ın kardeşi Mehmet Öcalan ile yaptığı görüşme sonucunda fiziki olarak imha edilebileceğine dair beyanının ardından Asrın Hukuk Bürosu, Demokratik Toplum Hareketi, EMEP, DEHAP, İHD ve KESK temsilcilerinden uyarı geldi. Temsilciler, böyle bir gelişmenin var olan çatışma ortamını körükleyeceğine dikkat çekti.
DTH Koordinasyon Kurulu üyelerinden ve DEP eski milletvekillerinden Selim Sadak, Türkiye'nin çok hassas bir süreçten geçtiğine vurgu yaptı. Öcalan'ın üzerindeki tecridin Türkiye'yi kaosa sürüklediğini ifade eden Sadak, "Türkiye'nin sağduyulu düşünen kamuoyundan, demokrat aydınlarından, yazar ve siyasetçilerinden bir an önce Türkiye'nin de hassasiyetlerinin dikkate alınması şartıyla savaşın ve tecridin önüne geçilmesi için ellerinden geleni yapmalarını istiyoruz. Öcalan'ı dikkate almak Türkiye'nin çıkarınadır. Barışa ulaşmanın, bölünmeden kurtulmanın yolu Kürt sorununun demokratik bir anlayışla çözülmesinden geçer" dedi.
'Hükümet açıklama yapmalı' Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Bekir Kaya da, Öcalan'ın 9 haftadır ortaya koyduğu tavrın sadece yasal değişikliklere bağlanmaması gerektiğini söyledi. Öcalan'ın ortaya koyduğu tavrın Kürtlerin net bir kimlikle ortaya çıkmalarına dönük bir çağrı olarak algılanması gerektiğini belirten Kaya, bu tavrın Kürt kurumlarına ve Kürtlere bir çağrı niteliğinde olduğunu söyledi. Kaya, "Öcalan'ın böyle ağır şartlarda tutulması bir gerginliğe yol açıyor. Bu da ister istemez karşı tarafa yansıyor ve Türkiye'de olumsuz bir gidişat doğuyor" diye konuştu. Hükümet yetkililerinden Öcalan'ın fiziki olarak yok edilebileceğine ilişkin beyanına yönelik açıklama yapmasını isteyen Av. Kaya, Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları Örgütü, Dünya Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü gibi birçok kurumla görüşeceklerini ve gerekli girişimlerde bulunmalarını isteyeceklerini söyledi.
DEHAP: Endişe ediyoruz DEHAP İstanbul İl Başkanı Cemal Kavak ise, yaşanan gelişmelerden endişe ettiklerini ifade etti. Kavak şöyle devam etti; "Özellikle AKP Hükümeti'nin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirip askerin güdümünde militarist bir yol izlemek yerine barış ve demokrasiyi esas almasını talep etmiştik. Fakat şu ana kadar öyle olmadı. Türkiye'yi siviller değil askerler yönetme gayretinde. AKP Hükümeti askerin geliştirdiği militarist, inkarcı, imha politikasının uygulayıcısı konumuna geldi. Artık sivil irade işbaşına geçmeli ve askeri otoriteden vazgeçilmelidir. AKP ülkeye barış ve demokrasiyi getirecek politikalar yürütmeli."
İHD: Tehlikeli olur İHD İstanbul Şube Başkanı Eren Keskin ise, gelişmelerin endişe verici olduğunu söyledi. Şiddet ortamının yoğunlaştığı bir dönemde böyle bir gelişmenin çok tehlikeli sonuçlar yaratacağının altını çizen Keskin, "Böyle bir gelişme halklar arası bir savaş çıkmasına neden olur. Bu bize çok korkunç geliyor. O nedenle bir an önce şiddet durmalı, izolasyon kaldırılmalı, Öcalan'ın avukatlarıyla görüşmesi sağlanmalıdır" şeklinde konuştu.
ERDOĞAN BARIŞ MESAJLARI VERMELİ DEP eski milletvekili ve DTH Koordinasyon Kurulu üyelerinden Orhan Doğan, Öcalan'ın fiziki olarak imha edilmesinin sonuçlarını düşünmek bile istemediğini söyledi. 1999 yılının Ağustos ayından başlayıp 2004 Haziran'ına kadar süren çatışmasız ortamı Öcalan'ın sağladığını savunan Doğan şöyle devam etti; "Sayın Başbakan'ın Diyarbakır'a yapmayı planladığı gezinin yeni bir dönemin başlangıcı olma ihtimali var. Sayın Erdoğan'dan Avrupa Birliği'ne girme sürecinde Tony Blair'in IRA hakkında yaptığı değerlendirmeyi esas almasını diliyoruz. Tony Blair 'IRA'ya sempati duyan yurttaşlarımız ve vatandaşlarımız var. Biz onların bu duygularını yok sayamayız' demişti. Erodoğan da Kürt halkının Öcalan'a ilişkin duygularını görmelidir. IRA ile İngiltere hükümeti arasında başlaması düşünülen diyalogdan İngiltere'ye bir zarar gelmeyeceği gibi Türkiye'ye de bir zarar gelmeyecektir. Bir başka örnek İspanya Parlamentosu'nun ETA İle görüşme konusunda hükümete verdiği yetkidir. Artık Türkiye'de bazı sorunları çok demokratik bir zeminde tartışabilmeliyiz, hükümet ve Sayın Erdoğan bunun öncülüğünü yapmalı. Böyle olursa herkes görecektir ki Türkiye'nin toprak bütünlüğü ve Türkiye toplumunun ortak değerleri daha çok güvenceye alınmış olacaktır. Bu bakımdan Sayın Erdoğan'ın Diyarbakır'da yapmayı planladığı gezide barışçıl mesajlar vermesini ve bu mesajların da yeni bir sayfayı açmaya vesile olmasını diliyorum."
TÜZEL: HÜKÜMET SORUMLU DAVRANMALI EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel, Öcalan üzerinde uzun bir süredir tecrit olduğunu ve bunun tehlikesine işaret ederek, son dönemlerde tırmanan şiddet ortamıyla Öcalan'ın ailesi ve avukatlarıyla görüşmesinin engellenmesinin oldukça kaygı verici gelişmeler olduğunu söyledi. Tüzel hükümete şu çağrıda bulundu: "Genelkurmay'ın Türkiye'de güvenlik güçlerinin ellerinin daha çok serbest olmasını istemesi tehlikelidir. Meseleye yine terör sorunu olarak yaklaşılması, şiddet ve operasyonlarla bastırılmak istenmesi çözümsüzlüğü derinleştirir. Öcalan'a uygulanan tecrit yıllardır Kürt sorununa dayatılan çözümsüzlük ve inkar yaklaşımından bağımsız değildir. Bu gelişmeler Türkiye için çatışmaların hiç istenmeyecek boyuta ulaşması tehlikesini yaratıyor. Karşılıklı çatışma ortamı milliyetçi ve şoven propagandanın güçlenmesini doğuruyor. Hükümeti sorumlu ve çözücü davranmaya çağırıyoruz. Hükümet çatışma ortamını gidermeli ve Kürt sorununun çözümü için olumlu bir tutum takınmalıdır."
KESK: ÇATIŞMALAR SON BULSUN KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul da, yaşanacak ağır çatışma ortamının emek örgütlerini de yakından etkileyeceğinin altını çizerek, çatışmaların bir an önce son bulmasını istedi. Kürt sorununu barışçıl ve demokratik bir ortamda çözülmesini talep eden Tombul, "Gerilimi ve çatışmayı artıracak hiçbir tutum onaylanamaz. Umuyoruz ve diliyoruz ki bu tür olaylara karşı tüm kesimler sağduyulu yaklaşır, cezaevinde bulunan tüm insanların doğal olarak devletin güvencesi altında olması gerekir. Bizler de yaşanan gelişmeler neticesinde çatışmalı ortamın yükselmesinden derin kaygı duyuyoruz. Çatışmaların artırılmasına katkı verecek her türlü yaklaşımdan kaçınılmalı. PKK silahlı eylemleri durdurmalı, hükümet ise tüm toplum kesimlerinin demokratik yaşam koşulları için gerekli adımları atmalıdır" şeklinde konuştu.
'Hükümet açıklama yapmalı' Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Bekir Kaya da, Öcalan'ın 9 haftadır ortaya koyduğu tavrın sadece yasal değişikliklere bağlanmaması gerektiğini söyledi. Öcalan'ın ortaya koyduğu tavrın Kürtlerin net bir kimlikle ortaya çıkmalarına dönük bir çağrı olarak algılanması gerektiğini belirten Kaya, bu tavrın Kürt kurumlarına ve Kürtlere bir çağrı niteliğinde olduğunu söyledi. Kaya, "Öcalan'ın böyle ağır şartlarda tutulması bir gerginliğe yol açıyor. Bu da ister istemez karşı tarafa yansıyor ve Türkiye'de olumsuz bir gidişat doğuyor" diye konuştu. Hükümet yetkililerinden Öcalan'ın fiziki olarak yok edilebileceğine ilişkin beyanına yönelik açıklama yapmasını isteyen Av. Kaya, Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları Örgütü, Dünya Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü gibi birçok kurumla görüşeceklerini ve gerekli girişimlerde bulunmalarını isteyeceklerini söyledi.
DEHAP: Endişe ediyoruz DEHAP İstanbul İl Başkanı Cemal Kavak ise, yaşanan gelişmelerden endişe ettiklerini ifade etti. Kavak şöyle devam etti; "Özellikle AKP Hükümeti'nin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirip askerin güdümünde militarist bir yol izlemek yerine barış ve demokrasiyi esas almasını talep etmiştik. Fakat şu ana kadar öyle olmadı. Türkiye'yi siviller değil askerler yönetme gayretinde. AKP Hükümeti askerin geliştirdiği militarist, inkarcı, imha politikasının uygulayıcısı konumuna geldi. Artık sivil irade işbaşına geçmeli ve askeri otoriteden vazgeçilmelidir. AKP ülkeye barış ve demokrasiyi getirecek politikalar yürütmeli."
İHD: Tehlikeli olur İHD İstanbul Şube Başkanı Eren Keskin ise, gelişmelerin endişe verici olduğunu söyledi. Şiddet ortamının yoğunlaştığı bir dönemde böyle bir gelişmenin çok tehlikeli sonuçlar yaratacağının altını çizen Keskin, "Böyle bir gelişme halklar arası bir savaş çıkmasına neden olur. Bu bize çok korkunç geliyor. O nedenle bir an önce şiddet durmalı, izolasyon kaldırılmalı, Öcalan'ın avukatlarıyla görüşmesi sağlanmalıdır" şeklinde konuştu.
ERDOĞAN BARIŞ MESAJLARI VERMELİ DEP eski milletvekili ve DTH Koordinasyon Kurulu üyelerinden Orhan Doğan, Öcalan'ın fiziki olarak imha edilmesinin sonuçlarını düşünmek bile istemediğini söyledi. 1999 yılının Ağustos ayından başlayıp 2004 Haziran'ına kadar süren çatışmasız ortamı Öcalan'ın sağladığını savunan Doğan şöyle devam etti; "Sayın Başbakan'ın Diyarbakır'a yapmayı planladığı gezinin yeni bir dönemin başlangıcı olma ihtimali var. Sayın Erdoğan'dan Avrupa Birliği'ne girme sürecinde Tony Blair'in IRA hakkında yaptığı değerlendirmeyi esas almasını diliyoruz. Tony Blair 'IRA'ya sempati duyan yurttaşlarımız ve vatandaşlarımız var. Biz onların bu duygularını yok sayamayız' demişti. Erodoğan da Kürt halkının Öcalan'a ilişkin duygularını görmelidir. IRA ile İngiltere hükümeti arasında başlaması düşünülen diyalogdan İngiltere'ye bir zarar gelmeyeceği gibi Türkiye'ye de bir zarar gelmeyecektir. Bir başka örnek İspanya Parlamentosu'nun ETA İle görüşme konusunda hükümete verdiği yetkidir. Artık Türkiye'de bazı sorunları çok demokratik bir zeminde tartışabilmeliyiz, hükümet ve Sayın Erdoğan bunun öncülüğünü yapmalı. Böyle olursa herkes görecektir ki Türkiye'nin toprak bütünlüğü ve Türkiye toplumunun ortak değerleri daha çok güvenceye alınmış olacaktır. Bu bakımdan Sayın Erdoğan'ın Diyarbakır'da yapmayı planladığı gezide barışçıl mesajlar vermesini ve bu mesajların da yeni bir sayfayı açmaya vesile olmasını diliyorum."
TÜZEL: HÜKÜMET SORUMLU DAVRANMALI EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel, Öcalan üzerinde uzun bir süredir tecrit olduğunu ve bunun tehlikesine işaret ederek, son dönemlerde tırmanan şiddet ortamıyla Öcalan'ın ailesi ve avukatlarıyla görüşmesinin engellenmesinin oldukça kaygı verici gelişmeler olduğunu söyledi. Tüzel hükümete şu çağrıda bulundu: "Genelkurmay'ın Türkiye'de güvenlik güçlerinin ellerinin daha çok serbest olmasını istemesi tehlikelidir. Meseleye yine terör sorunu olarak yaklaşılması, şiddet ve operasyonlarla bastırılmak istenmesi çözümsüzlüğü derinleştirir. Öcalan'a uygulanan tecrit yıllardır Kürt sorununa dayatılan çözümsüzlük ve inkar yaklaşımından bağımsız değildir. Bu gelişmeler Türkiye için çatışmaların hiç istenmeyecek boyuta ulaşması tehlikesini yaratıyor. Karşılıklı çatışma ortamı milliyetçi ve şoven propagandanın güçlenmesini doğuruyor. Hükümeti sorumlu ve çözücü davranmaya çağırıyoruz. Hükümet çatışma ortamını gidermeli ve Kürt sorununun çözümü için olumlu bir tutum takınmalıdır."
KESK: ÇATIŞMALAR SON BULSUN KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul da, yaşanacak ağır çatışma ortamının emek örgütlerini de yakından etkileyeceğinin altını çizerek, çatışmaların bir an önce son bulmasını istedi. Kürt sorununu barışçıl ve demokratik bir ortamda çözülmesini talep eden Tombul, "Gerilimi ve çatışmayı artıracak hiçbir tutum onaylanamaz. Umuyoruz ve diliyoruz ki bu tür olaylara karşı tüm kesimler sağduyulu yaklaşır, cezaevinde bulunan tüm insanların doğal olarak devletin güvencesi altında olması gerekir. Bizler de yaşanan gelişmeler neticesinde çatışmalı ortamın yükselmesinden derin kaygı duyuyoruz. Çatışmaların artırılmasına katkı verecek her türlü yaklaşımdan kaçınılmalı. PKK silahlı eylemleri durdurmalı, hükümet ise tüm toplum kesimlerinin demokratik yaşam koşulları için gerekli adımları atmalıdır" şeklinde konuştu.
Evrensel'i Takip Et