05 Ağustos 2005 21:00

Savaşçı komutan AHİLLEUS

Bilindiği gibi Troya kralının oğlu Pâris'in güzel Helena'yı sözde Yunanistan'dan zorla kaçırması üzerine site krallıklarının başı olan Agememnon; namus temizleme gerekçesiyle Troya krallığına savaş açtığını duyurdu.

Paylaş
Bilindiği gibi Troya kralının oğlu Pâris'in güzel Helena'yı sözde Yunanistan'dan zorla kaçırması üzerine site krallıklarının başı olan Agememnon; namus temizleme gerekçesiyle Troya krallığına savaş açtığını duyurdu. Krallığın buyruğunda görevli memurlar olarak algıladığı tanrılardan da izin aldığını bu duyuruya ekledi...Fazla gecikmeden Yunan krallıklarından en savaşçı gençleri ve komutanları devşirmeye başladı. Haliyle bir yandan da Agamemnon; çoktandır düşlerine giren Troya'nın hazinelerini yağmalama fırsatı verdiği için tanrılara için için dualar ediyordu!..

Ahilleus'un geçmişi Ölümsüz Homeros'un "İlyada" destanı, büyük ölçüde Ahilleus'un destanı gibidir. Ahilleus (Achilles veya Aşil); tanrılarla insanların harmanlandığı bu ünlü ve kirli Troya savaşları sırasında işgalci ve yağmacı Yunan donanmasının komutanıydı. Ve tanrıça Tetis'in oğluydu. Bu yüzden savaşın zembereği olan Ahilleus'un biraz geçmişine bakmak gerek...Efsanenin açıkladığına göre bir zamanlar Baştanrı Zeus, tanrıça Tetis'i çok sevmişti. Ne var ki bir bilici, Zeus'u bu konuda uyarmıştı; eğer Tetis'le evlenirse ondan doğacak çocuğun kendi tahtına kurulacağını söylemişti... İşte bu tehlikeyi önlemek üzere Zeus; tanrıça Tetis'i bir ölümlü olan kral Pelleusla gönülsüzce evlendirdi. Bu evlilikten de Ahilleus dünyaya geldi.Haliyle tanrıça Tetis; ne bu evlilikten ne de oğlu Ahilleus'un ölümlü bir insan olmasından hoşnuttu! Hiç değilse oğlunun bedenindeki ölümlülük tohumlarını yakıp temizlemek için tanrıça Tetis, geceleri oğlunu sağ ayağının bileğinden tutup ateşin üzerinde tavlıyordu. Böylece oğlunun gövdesini silah işlemez hale getirdi. Ne var ki eliyle tuttuğu sağ ayak topuğu ateş görmediği için, orası Ahilleus'un en duyarlı yeri olarak kaldı... Bir süre sonra tanrıça Tetis; oğlu Ahilleus'un iyi bir eğitim görmesi için onu at adam Heyron'a (Kheiron) emanet etti. Heyron da ona ne biliyorsa öğretti: At yetiştirmeyi, lir çalıp ezgiler söylemeyi, koşmayı, savaşmayı, araba sürmeyi...

'Savaşta öleceksin!' Böylece her türlü doğa ve savaş koşullarına karşı bilenen Ahilleus; yalan söylememe ve yerine göre isyan etme türünden erdemler de kazandı....Bu arada anası tanrıça Tetis'in başvurduğu bir bilici; gün gelip Troya savaşı çıkacağını, oğlu Ahilleus savaşa katılmadıkça da Troya'nın düşmeyeceğini ama katılırsa oğlunun bu savaşta öleceğini söyledi! Oğlunun saçma sapan savaşlarda öleceğini öğrenmekle dehşete kapılan tanrıça Tetis; onu bir genç kıza dönüştürüp kral Likodemes'in kızlarının yanına gönderdi. Birkaç yıl sonra güzel Helena kaçırılıp Troya savaşı başlayınca, bütün Yunan krallıklarından en sağlam yapılı yiğitleri devşirmeye başladılar. Bu arada Yunanlılar, bilici Kalhas'tan savaşın kaderinin Ahilleus'un savaşa katılıp katılmamasına bağlı olduğunu öğrendiler. Ve bilici Kalhas Ahilleus'un kız kılığına girip saklandığı yeri de söyledi. Agamemnon'un kurnaz elçileri de, bohçacı kadın kılığına girip Ahilleus'un sığındığı saraya geldiler. Bohçalarında örgüler, kumaşlar vardı. Onların arasında da göz kamaştıran bir kalkan...Kız kılığındaki Ahilleus, kendini tutamayıp bu kalkanı eline almak isteyince, kimliğini ele vermiş oldu! Ve Ahilleus ayağı gümüş halhallı olan anası Tetis'ten öğrendiği şeyi anımsadı: Kısa yaşayıp ün ve şan kazanmak yada uzun ama basit ve ünsüz yaşamak. Ahilleus ün ve şan getirecek kısa yaşamı seçti... Artık bundan böyle Agamemnon'un Troya seferine hazırladığı donanmanın komutanı onbeş yaşındaki fırtına gibi delişmen yiğit Ahilleus'tu. Onlarca Yunan krallıklarından devşirilmiş bu orduların dağılmaması ve amaçlarının namus temizleme olduğunu tanıtlamak için kral Agamemnon, düzmece bir oyun tezgahladı. Bu oyun gereğince, limanda uygun rüzgârın esmesi için sözde tanrıça Artemis, Agamemnon'un kızı İfigeneya'nın kurban edilmesini istiyordu! Bu gerekçeyle Agamemnon; Ahilleus'la nişanlama bahanesiyle kızı İfigeneya'yı, annesi kraliçe Klütaymestra ile birlikte gemilerin demirlendiği limana çağırdı ve kızını orada, orduların gözü önünde tanrılara kurban etti. Hattâ kıza acıyan tanrıça Artemis, kızın yerine gizlice görünmez bir geyik koydu ve İfigeneya'yı kurtardı! İşte o anda kraliçe Klütaymestra; bu savaşın amacının Helena'nın namusunu temizleme değil; Troya hazinelerinin ve canlı ganimetlerin talanı olduğunu dehşetle görüp anladı...(Gerçekten de on yıl sonra hazinelerle ve Troyalı kadın kölelerle saraya dönen Agamemnon; savaşın baş nedeni saydığı güzel Helena'yı yanında getirmeyi unutacaktı!..) Artık tanrıların yalan rüzgârlarıyla yelkenlerini şişiren gemiler, nihayet Troya'ya vardılar. Surları henüz aşamadıkları için çevredeki kentlere baskınlar düzenlemeye başladılar. Ne var ki ellerine geçirdikleri ziynet ve güzel kadınların bölüşümü sırasında bir gün, kral Agamemnon'la Ahilleus arasında büyük bir kavga çıktı. Çünkü Ahilleus'a düşen güzel Troyalı tutsak kadın Breseis'i, kral Agamemnon onun elinden almaya kalktı. Bu yüzden de Ahilleus küplere bindi ve artık savaşa katılmayacağını açıkladı. Bu olayda da Ahilleus; kızı İfigeneya'yı tanrılara kurban eden kral Agamemnon'un sömürgeci ve bencil kişiliğini bütün çıplaklığıyla gördü. "Kıyasıya savaşta benim kollarım görür en büyük işi, / ama bölüşmede payın en okkalısı sana gider!" diyerek isyan etti ve çadırına çekildi...

ÖNCEKİ HABER

Çalıkuşu'nun izinde

SONRAKİ HABER

MANOWAR Yedikule'de

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...