2 Ağustos 2005 21:00
Özel Tiyatrosu olan şair
GÜNÜN YAZILARI
15 Kasım 1992'de İzmir'e indiğimiz zaman, birçok dostum, "İstanbullu biri, ancak bir yıl dayanır İzmir'e, sonra İstanbul'a döner " demişti. Tarık Dursun K. ve yayıncı Abdullah Özkan, "Biz İzmirli olarak İstanbul'a yerleşiyoruz, sen İstanbullu olarak İzmir'e göçüyorsun," demişlerdi.
Dayandık eşimle. Kızım ve oğlum "İstanbul" demişlerdi, haklı olarak. Ama biz Nesrin'le "İzmir" diyerek 13 yılı devirmiştik bu kentte. Önce Alsancak, sonra Çamlı Sokak, arkasından Aksoy ve sonunda da Evka-2... Evka-2'nin parkları ve dostları bol. İşte Asım Gönen, Belgin ve Rafet ikilisi, Hasan Hüseyin Evin, Hayri Mete, Zöhre'siyle, Özden'iyle, Hıdır'ıyla başka dostlar ve arkadaşlar...
Bir de Mustafa Gökçek var, Evka-2'de...
Mustafa Gökçek İzmir'e göç etmeden önce de biliyordum, Mustafa Gökçek'i. Ama nereden ve nasıl? İşte bunu anımsamıyorum. Acaba 1980 yılında yayınlamış olduğu "Denemeler" adlı kitabıyla mı aklımda kalmış, bilemiyorum. Şöyle diyor Mustafa: "Düşüncelerimin ve geçmişimin hesabını yapanlar nedeniyle bir süre siyasi çalkantılara maruz kaldım. Bu nedenle uzunca bir süre ara verdim yazmaya... 1994'te Sedat Simavi Edebiyat Ödüllerine katıldım. Burada aldığım üçüncülük ödülünden sonra 'Gölgem Suya Düştü' başlığı altında öykülerimi kitaplaştırdım." Mustafa Gökçek de her Türk gibi şiirle başlamış edebiyat yaşantısına. 13-14 yaşlarında içine girdiği şiir serüveni onun için "Dönülemeyen bir tutku" olmuş. 2002'de ilk şiir kitabını yayınlamış, adı da "ilk". Sonra "Son Çırpınışlar"(öykü), arkasından "Dağlarımdan Akar Kızıl Şafaklar"(şiir), "Dışarda Mevsim Baharmış"(roman) yayımlamış.
Ve tiyatro Mustafa Gökçek'in, sanırım belli etmediği tutkusu, tiyatroydu. 1995 yılında, 42 yaşında bir özel tiyatro kurdu. Öğrencilerden oluşmuştu topluluğu. Ama zaman içersinde öğrencilerin yanında başkaları da katıldı bu topluluğa. Şöyle anlatıyor serüvenini Mustafa Gökçek: "İlk olarak Dikili Şenlikleri Kapsamında Octavia Paz'ın 'Ölüm Çiçekleri' adlı oyununu, günlerce süren provalardan sonra, sahneleme olanağı buldum. Ve bu oyundan sonra çağrıldığımız Dikili'de, yine şenlik kapsamında, yazdığım ve gençlerin nasıl bir dünya arayışı içinde olduklarını aktarmaya çalıştığım 'Hangi Dünya' adlı oyunumla şenlik ödülünü aldım. Bu ve diğer ödüller sonucunda 'Mustafa Gökçek Tiyatrosu' olarak adımızı duyurmaya başladık." Bir yığın oyun sergilemiş Mustafa Gökçek. "Kaldırım Efesi", "Mektephane", "Hangi Dünya?" (müzikal), "Özürlü Özgür", "Bir Yudum", "Seni Duyamıyorum" (E.Ü İletişim Fakültesi özel ödülü), "Kurban" ve nedendir bilinmez adını gizlediği iki komedi... Bir yığın basıma hazır dosyası var, Mustafa Gökçek'in. "Palto Denizi", "Kazancı, "Kamburun Katığı", "Çırak", "Otobüs, "Kuduran Dünya", "Ufuktaki Güneş" ve ayrıca "Murtaza" ve "Görüş Günü"... Mustafa Gökçek, her şeyin dışında tam bir örgüt adamı. Bağlı bulunduğu Türkiye Yazarlar Sendikası'nın (TYS) herhangi bir etkinliğinde ne görev verilirse, hiçbir zaman "hayır" demiyor. Topluluğuyla hemen göreve koşuyor. 50 yaşını devirmiş böyle bir kişiyi alkışlamaktan başka bir şey gelmiyor elimden...
Mustafa Gökçek İzmir'e göç etmeden önce de biliyordum, Mustafa Gökçek'i. Ama nereden ve nasıl? İşte bunu anımsamıyorum. Acaba 1980 yılında yayınlamış olduğu "Denemeler" adlı kitabıyla mı aklımda kalmış, bilemiyorum. Şöyle diyor Mustafa: "Düşüncelerimin ve geçmişimin hesabını yapanlar nedeniyle bir süre siyasi çalkantılara maruz kaldım. Bu nedenle uzunca bir süre ara verdim yazmaya... 1994'te Sedat Simavi Edebiyat Ödüllerine katıldım. Burada aldığım üçüncülük ödülünden sonra 'Gölgem Suya Düştü' başlığı altında öykülerimi kitaplaştırdım." Mustafa Gökçek de her Türk gibi şiirle başlamış edebiyat yaşantısına. 13-14 yaşlarında içine girdiği şiir serüveni onun için "Dönülemeyen bir tutku" olmuş. 2002'de ilk şiir kitabını yayınlamış, adı da "ilk". Sonra "Son Çırpınışlar"(öykü), arkasından "Dağlarımdan Akar Kızıl Şafaklar"(şiir), "Dışarda Mevsim Baharmış"(roman) yayımlamış.
Ve tiyatro Mustafa Gökçek'in, sanırım belli etmediği tutkusu, tiyatroydu. 1995 yılında, 42 yaşında bir özel tiyatro kurdu. Öğrencilerden oluşmuştu topluluğu. Ama zaman içersinde öğrencilerin yanında başkaları da katıldı bu topluluğa. Şöyle anlatıyor serüvenini Mustafa Gökçek: "İlk olarak Dikili Şenlikleri Kapsamında Octavia Paz'ın 'Ölüm Çiçekleri' adlı oyununu, günlerce süren provalardan sonra, sahneleme olanağı buldum. Ve bu oyundan sonra çağrıldığımız Dikili'de, yine şenlik kapsamında, yazdığım ve gençlerin nasıl bir dünya arayışı içinde olduklarını aktarmaya çalıştığım 'Hangi Dünya' adlı oyunumla şenlik ödülünü aldım. Bu ve diğer ödüller sonucunda 'Mustafa Gökçek Tiyatrosu' olarak adımızı duyurmaya başladık." Bir yığın oyun sergilemiş Mustafa Gökçek. "Kaldırım Efesi", "Mektephane", "Hangi Dünya?" (müzikal), "Özürlü Özgür", "Bir Yudum", "Seni Duyamıyorum" (E.Ü İletişim Fakültesi özel ödülü), "Kurban" ve nedendir bilinmez adını gizlediği iki komedi... Bir yığın basıma hazır dosyası var, Mustafa Gökçek'in. "Palto Denizi", "Kazancı, "Kamburun Katığı", "Çırak", "Otobüs, "Kuduran Dünya", "Ufuktaki Güneş" ve ayrıca "Murtaza" ve "Görüş Günü"... Mustafa Gökçek, her şeyin dışında tam bir örgüt adamı. Bağlı bulunduğu Türkiye Yazarlar Sendikası'nın (TYS) herhangi bir etkinliğinde ne görev verilirse, hiçbir zaman "hayır" demiyor. Topluluğuyla hemen göreve koşuyor. 50 yaşını devirmiş böyle bir kişiyi alkışlamaktan başka bir şey gelmiyor elimden...
Evrensel'i Takip Et