29 Temmuz 2005 21:00
Anayasa değişti
Yargıtay direniyor
GÜNÜN YAZILARI
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun, Eğitim Sen'e açılan kapatma davasına ilişkin gerekçeli kararı, Anayasa değişse de zihniyetlerin değişmediğini gözler önüne serdi. Türkçe dışındaki anadilleri "kültür öğesi" olarak nitelendiren Yargıtay, anadilde öğrenimi savunduğu için bir sendikaya getirilen kısıtlamanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olmadığını öne sürdü.
Gerekçeli kararda Eğitim Sen tüzüğünde yer alan "bireylerin ana dillerinde öğrenim görmesini ve kültürlerini geliştirmesini savunur" ifadesinin Anayasa'nın 3'üncü maddesindeki "Türkiye devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür" ve 42'nci maddesindeki "Türkçe'den başka hiçbir dil eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez" hükümlerine aykırı olduğu iddia edildi. Sendikaya yapılan müdahelelerin yasal dayanakları ise Anayasa'nın "sendika kurma hakkı"nı düzenleyen 51'inci maddesi ve 4688 sayılı Yasa'nın 20 ve 37'nci maddeleri olarak sunuldu.
Yasal değişikliklerle TRT'nin Türkçe dışındaki dil ve lehçelerde yayın yapması ve kursların açılmasının mümkün kılındığının anımsatıldığı kararda, "Ancak anadilde öğrenim ise çok farklı bir kavramdır ve ilköğretimden itibaren tüm eğitim ve öğretimin devletin resmi dili dışında farklı dillerde de eğitim ve öğretimde kullanılmasını gerektirir. Bir başka deyişle anadilde öğrenim haklarının hayata geçirilmesi, bir devlette sayısı belirsiz ana dilin kamusal alana taşınması demektir" denildi.
Kararda "farklı dil ve lehçelerin bir kültür öğesi olarak görülmesi gerektiği" savunularak, "bu öğelerin 'farklı ana diller' adı altında eğitim ve öğretim alanına sokmayı amaçlamanın "toplumsal çelişkileri eğitim, öğretim, bilimsel ve kamusal alanda da artıracağı" belirtildi.
AİHS'e daraltıcı yorum Ankara 2'nci İş Mahkemesi, kapatma istemini reddettiği gerekçeli kararında, Anayasa'nın 90'ncı maddesinde yapılan değişikliğe ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10 ve 11'inci maddelerine atıfta bulunarak, "anadilde öğrenimi savunma"nın ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmişti. Yargıtay'ın gerekçeli kararında ise Sözleşme'nin 10 ve 11'nci maddelerine göre "ifade özgürlüğünün bazı formalitelere, şartlara ve sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabileceği" ve "örgütlenme ve toplantı özgürlüğüne engeller konulabileceği" savunuldu.
3 üyeden farklı görüş 45 üyeden oluşan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Ankara 2'nci İş Mahkemesi'nin direnme kararını bozmada oybirliği sağlarken, kararı bozma sebebi konusundaki karar, oyçokluğuyla alındı. Genel Kurul'un bozma sebeplerine katılmayan 1'inci Hukuk Dairesi Başkanı Orhan Uzgören, 13'üncü Hukuk Dairesi Üyesi Kadir Özbek ve 1'inci Hukuk Dairesi Üyesi İbrahim Orakçıoğlu, karşı oy yazısı yazdı. Yazıda, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'nun 6'ncı maddesine atıfta bulunularak, "tüzüğün içerdiği bilgilerin kanuna aykırılığının tespit edilmesi halinde ilgili valiliğin eksikliklerin bir ay içinde tamamlanmasını isteyeceği, tamamlanmadığı takdirde valiliğin iş mahkemesine başvuracağı, mahkemenin de eksikliğin giderilmesi için 60 günü aşmayan bir süre vereceği", mahkemenin süre sonunda tüzük ve belgeler kanuna uygun hale getirilmemesi durumunda, sendikanın kapatılmasına karar vereceği anımsatıldı. "Böyle bir işleyişte mahkemenin önüne gelen işte öncelikle, düzeltilmesi istenilen tüzük hükmünün yasaya aykırılığını belirleyip ilgili sendikaya bu doğrultuda süre vermesi asıldır" denilen yazıda, Ankara 2'nci İş Mahkemesi'nin bu gerekliliğe uymaksızın ve yasaya aykırılık yönünde bir değerlendirme yapmaksızın ilk oturumda 60 günlük süre vermesinin, 4688 sayılı yasanın 6'ncı maddesine uygun düşmediği kaydedildi. Yazıda, şu görüşe yer verildi: "Oysa Yüksek Mahkeme yukarıda değinilen bozma ilamında 4688 sayılı Yasa'nın kuruluşa ilişkin 6'ncı maddesindeki düzenlemeye aykırılığı gerekçe yapıp, aynı yasanın 37'inci maddesine dayalı hüküm oluşturmuştur. Bu suretle kuruluşu 8-10 yıl öncesine dayanan ve onbinlerce üyesi bulunan bir sendikanın çelişik hükümleri içeren gerekçeyle faaliyetine son verilmesi uygun görülmez."
Dinçer: 'Karar utanç verici' Eğitim Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, karara ilişkin yazılı bir açıklama yaparak, yargı sürecinin henüz sonlanmadığını, hukuksal ve örgütsel tüm imkanlarını sonuna kadar kullanacaklarını kaydetti. Dinçer, "Gerekçeli karar Eğitim Sen'e açılan kapatma davasının hukuksal değil, siyasal bir karar olduğunu bir kez daha göstermiştir. Karar Türkiye demokrasisi ve hukuk kuralları açısından utanç vericidir" dedi. Eğitim Sen'in yaptığı tüzük değişikliği ile davanın konusuz kaldığını belirten Dinçer, "Ankara 2'nci İş Mahkemesi'nin davanın konusuz kalması durumunu değerlendireceğine inanıyoruz" dedi. Eğitim Sen, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararının ardından, Olağanüstü Genel Kurulu'nu toplayarak tüzük değişikliğine gitmiş ve davaya konu olan ifadeyi tüzüğünden çıkarmıştı. Ankara 2'nci İş Mahkemesi gerekçeli kararın eline geçmesinin ardından taraflara tekrar duruşma günü tebliğ ederek, tarafları mahkemeye davet ederecek. Genel Kurul'un kararı Ankara 2'nci İş Mahkemesi açısından bağlayıcı nitelik taşıyor.
AİHS'e daraltıcı yorum Ankara 2'nci İş Mahkemesi, kapatma istemini reddettiği gerekçeli kararında, Anayasa'nın 90'ncı maddesinde yapılan değişikliğe ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10 ve 11'inci maddelerine atıfta bulunarak, "anadilde öğrenimi savunma"nın ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmişti. Yargıtay'ın gerekçeli kararında ise Sözleşme'nin 10 ve 11'nci maddelerine göre "ifade özgürlüğünün bazı formalitelere, şartlara ve sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabileceği" ve "örgütlenme ve toplantı özgürlüğüne engeller konulabileceği" savunuldu.
3 üyeden farklı görüş 45 üyeden oluşan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Ankara 2'nci İş Mahkemesi'nin direnme kararını bozmada oybirliği sağlarken, kararı bozma sebebi konusundaki karar, oyçokluğuyla alındı. Genel Kurul'un bozma sebeplerine katılmayan 1'inci Hukuk Dairesi Başkanı Orhan Uzgören, 13'üncü Hukuk Dairesi Üyesi Kadir Özbek ve 1'inci Hukuk Dairesi Üyesi İbrahim Orakçıoğlu, karşı oy yazısı yazdı. Yazıda, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'nun 6'ncı maddesine atıfta bulunularak, "tüzüğün içerdiği bilgilerin kanuna aykırılığının tespit edilmesi halinde ilgili valiliğin eksikliklerin bir ay içinde tamamlanmasını isteyeceği, tamamlanmadığı takdirde valiliğin iş mahkemesine başvuracağı, mahkemenin de eksikliğin giderilmesi için 60 günü aşmayan bir süre vereceği", mahkemenin süre sonunda tüzük ve belgeler kanuna uygun hale getirilmemesi durumunda, sendikanın kapatılmasına karar vereceği anımsatıldı. "Böyle bir işleyişte mahkemenin önüne gelen işte öncelikle, düzeltilmesi istenilen tüzük hükmünün yasaya aykırılığını belirleyip ilgili sendikaya bu doğrultuda süre vermesi asıldır" denilen yazıda, Ankara 2'nci İş Mahkemesi'nin bu gerekliliğe uymaksızın ve yasaya aykırılık yönünde bir değerlendirme yapmaksızın ilk oturumda 60 günlük süre vermesinin, 4688 sayılı yasanın 6'ncı maddesine uygun düşmediği kaydedildi. Yazıda, şu görüşe yer verildi: "Oysa Yüksek Mahkeme yukarıda değinilen bozma ilamında 4688 sayılı Yasa'nın kuruluşa ilişkin 6'ncı maddesindeki düzenlemeye aykırılığı gerekçe yapıp, aynı yasanın 37'inci maddesine dayalı hüküm oluşturmuştur. Bu suretle kuruluşu 8-10 yıl öncesine dayanan ve onbinlerce üyesi bulunan bir sendikanın çelişik hükümleri içeren gerekçeyle faaliyetine son verilmesi uygun görülmez."
Dinçer: 'Karar utanç verici' Eğitim Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, karara ilişkin yazılı bir açıklama yaparak, yargı sürecinin henüz sonlanmadığını, hukuksal ve örgütsel tüm imkanlarını sonuna kadar kullanacaklarını kaydetti. Dinçer, "Gerekçeli karar Eğitim Sen'e açılan kapatma davasının hukuksal değil, siyasal bir karar olduğunu bir kez daha göstermiştir. Karar Türkiye demokrasisi ve hukuk kuralları açısından utanç vericidir" dedi. Eğitim Sen'in yaptığı tüzük değişikliği ile davanın konusuz kaldığını belirten Dinçer, "Ankara 2'nci İş Mahkemesi'nin davanın konusuz kalması durumunu değerlendireceğine inanıyoruz" dedi. Eğitim Sen, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararının ardından, Olağanüstü Genel Kurulu'nu toplayarak tüzük değişikliğine gitmiş ve davaya konu olan ifadeyi tüzüğünden çıkarmıştı. Ankara 2'nci İş Mahkemesi gerekçeli kararın eline geçmesinin ardından taraflara tekrar duruşma günü tebliğ ederek, tarafları mahkemeye davet ederecek. Genel Kurul'un kararı Ankara 2'nci İş Mahkemesi açısından bağlayıcı nitelik taşıyor.
Evrensel'i Takip Et