23 Haziran 2005 21:00

Lefke'ye bak Eşme'yi gör

Kıbrıs Lefke, gerek Bergama, gerek Eşme ve diğer altın madenciliği yapılmak istenen yörelerin aynası durumunda. Uluslararası şirketlerin işini bitirdikten sonra türlü bahanelerle pisliklerini geride bırakıp nasıl gittiğinin en güzel örneği.

Paylaş
Siyanürle yapılan madenciliğin insan yaşamına ve çevreye etkileri konusunda yapılan araştırmalarda birkaç yer ismi her zaman öne çıkar. Bu yerlerden birisi de Kıbrıs'taki Lefke'dir. Lefke'ye gidenler, felaketin boyutlarını kelimelere sığdırmakta güçlük çekiyor. Onlarca siyanürlü atık barajının, başka bir gezegeni andıran, kükürt kokulu yüzeyini adımlayanlar için Lefke'yi, oraya hiç gitmemiş olanlara anlatmak oldukça zor. Lefke'nin üç tarafı maden atıkları tarafından kuşatılmış demek hiç de abartı olmaz. Ne yazık ki deniz de bir maden atık alanı haline gelmiş. Lefke'de yaşayanlar, özellikle yağışlı havalarda denizin kırmızı bir renk aldığını anlatıyorlar. Bilim insanlarına göre, denize kırmızı rengi veren, Lefke'nin Gemikonağı mahallesinde denize 20 metre uzaktaki tonlarca maden atığından sızan demir ve bakır elementleri. Maden çalışmalarının durmasından bu yana 30 yılı aşkın bir zaman geçmiş olmasına rağmen denizin altı hâlâ maden atıkları ile kaplı olduğu yapılan araştırmalarda görülmüş. Lefke'deki kirlilik alanı yaklaşık 2 bin dönüm olarak hesaplanıyor. Bu veri, Türkiye'den gidip burada inceleme yapan Ege Üniversitesi Çevre Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ümit Erdem başkanlığında, Prof. Dr. Hans Günter Barth, Prof. Dr. Ünal Altınbaş, Prof. Dr. Eymür Henden, Prof. Dr. Şevki Filiz ve Prof. Dr. İsmail Duman'ın hazırladığı raporda aktarılıyor. Aynı raporda, bu zehirli atıkların etkilediği alanın 500 kilometre kare olduğu dile getiriliyor. Sulama barajı ve atık havuzu yan yana! Topraklarına henüz siyanür bulaşmamış olan, ama eğer engelleyemezlerse çok yakın bir gelecekte aynı kaderi paylaşacak olan Eşme'nin halkını siyanürlü altın madenine karşı bilinçlendirmek için, Lefke'de belgesel çekildi. Burada, belgesel çekimleri için daha önce gidilen Bergama, Efemçukuru ve Balıkesir Balya'dan çok daha çarpıcı görüntülerle karşılaşıldı. Lefke'deki inceleme ve belgesel çekimi boyunca Lefke Çevre Derneği'nin yöneticileri ekibe rehberlik etti. Lefke Belediyesi'nde Bayındırlık Sorumlusu olarak görev yapan, Çevre Derneği'nin eski başkanı Teoman S. Oktay, ekibi öncelikle madenin yeraltı ve açık ocak çalışmalarının yapıldığı alana götürdü. Tonlarca maden atığının bulunduğu tepenin hemen altında, sulama amacıyla 1994 yılında yapılan Gemikonağı göleti bulunuyor. Gölet alanı yeraltı maden galerilerine giden kapının hemen yanı başında. Öyle ki, göletin dolması durumunda maden girişi de sular altında kalacak. Bundan daha korkuncu ise, bir atık havuzunun göletten sadece yığma bir set ile ayrılması! Yamaçlardan gölete boşalan ince bir suyun kahverengi hali, gölete nasıl bir kirlilik aktığının da bir göstergesi. Yapılan araştırma ve su analizleri ile ağır metal kirliğinin bulunduğu tespit edilen gölet, önünde uzanan ovanın topraklarını, narenciye ve sebze bahçelerini suluyor. Bu gölet 130 hektar arazinin sulanmasında kullanılıyor. Önceleri Lefke'nin içme suyunun karşılanması amacıyla yapılan gölet, madenden kaynaklanan asit drenajı etkisiyle ortaya çıkan kirlenme nedeniyle tarımsal amaçla kullanılmaya başlanmış.

Başka bir gezegen toprağı gibi Gemikonağı ve Lefke arasındaki bölgeye belediye tarafından yapılan küçük sanayi dükkanları maden atıklarının üzerine yapılmış. İçerisinde ağır metallerin, kanserojen kimyasalların bulunduğu atıkların üzerine yapılan bu dükkanlar adeta kansere davetiye çıkarır bir halde. Lefke Çevre Koruma Derneği Başkanı Hakan Oran ve dernek üyesi Enver Bıldır ile gidilen Gemikonağı bölgesindeki manzara ise, felaketin boyutlarının ne derece korkunç olduğunu ortaya koyuyor. Lefke-Güzelyurt arasındaki karayoluna bitişik olan atık sahasında topraktan bahsetmek olanaksız. Atıklardaki asit ve diğer kimyasallar nedeniyle yeşil-beyaz, sarı renkte kükürt şeklini almış olan toprak üzerinde tek bir ot bile yetişmiyor. CMC'nin 1974 Kıbrıs harekatını bahane ederek terk edip gittiği bölgede hâlâ paslanmış iş aletleri, makineler, yarı yıkılmış halde işletme binaları ve içerilerinde hâlâ kimyasal madde artıkları taşıyan büyük tanklar bulunmakta. Çevreye yayılan kimyasal madde kokusuna rağmen, atığın yanı başında uzanan karayolunun deniz tarafına cafe, casino türü işletmeler yapılmaya devam ediyor. Gemikonağı'ndaki kirliliğin en çarpıcı görüntüleri ise sayılarının 13 olduğu söylenen irili ufaklı atık barajlarında gözlenmekte. Bu atık barajlarından bir tanesi hariç diğerleri kurumuş durumda. Dönümlerce alanı kaplayan bu atık havuzlarının bulunduğu toprakta hemen hemen hiçbir bitki büyümemiş. Büyüyebilenler ise bodur, hastalıklı bir görüntü içerisinde.

Kanser çok yaygın Enver Bıldır, yıllarca yörelerindeki kirliliği araştırmış, hiçbir taahhüdünü yerine getirmeyen CMC'nin izini sürmüş. Bıldır, Gemikonağı'ndaki maden tesislerini gezerken kanserojen maddeler taşıyan varillerin de bulunduğu yıkık bir maden binasının içine atılmış CMC'nin geride bıraktığı belgeleri, üzerindeki kirliliği umursamadan toplarken, "onlara altınları, bize ise geride bıraktıklarını toplamak düştü" diyor. Kıbrıs'ta altın madenciliğine 1932 yılında CMC tarafından, halk arasında "şeytan çamuru" denilen son derece asitli toprakların işlenmesi ile başlanmış ve yıllar boyunca CMC Kıbrıs'tan 2,5 ton altın ve 80 tondan fazla gümüş çıkarmış. Lefke'de yapılan madenciliğin yörede yaşayan insanların sağlıklarına etkileri konusunda yaptığı bir araştırmayı Bıldır şöyle aktarıyor: "İşe giriş numaralarına göre sıralanan 30 Kasım 1963 tarihli Karadağ yeraltı madencileri listesini ele alan bu çalışma henüz daha işin başında olmasına rağmen ürkütücü gerçeği gözler önüne sermektedir. Listedeki 1 numaralı isim Ali Kayımzade akciğer kanserinden ölmüş, 2 numaralı işçi Hüdaverdi Kasım ise kan kanserinden. İlk 15 işçiden ölüm nedenlerini bulabildiğim 10 işçinin 6'sı kanserden ölmüş. Kanser illetinden kırılan sadece madenciler olmadılar. Dört bir tarafı maden atıkları ile kirletilen Lefke'de yaşayan insanların tümü bu kirlilikten etkilenmiş ve etkilenmeye devam ediyor. Lefke Belediyesi 2000 yılı ölüm kayıtlarına göre bölgede ölümlerin yarısı kanser kaynaklı."

Lefke bir ayna Lefke, 1997 yılında buraya yaptıkları gezi sonrasında mücadeleyi bir kat daha yükselten Bergama köylüleri için olduğu gibi Eşmeliler için de çok önemli derslerle dolu. Ekipte yer alan Bergama köylülerinin sözcüsü Oktay Konyar, Lefke'yi bir üniversite olarak niteleyerek, "Biz burayı gördükten sonra gerçek anlamda nasıl bir felaketle karşı karşıya olduğumuzu anladık" diyor. Amerikan maden şirketi CMC de, tıpkı günümüzde Bergama'da, Eşme'de, Efemçukuru ve diğer yörelerde altın madeni işletmek isteyen şirketler gibi, çalışmalara başlamadan önce, işini bitirdikten sonra toprakları rehabilite etme sözü vermiş. Ancak, 1974 yılında Türkiye'nin Kıbrıs'a askeri müdahalesini bahane ederek, madeni kapattığı gibi 30 bin ton siyanürlü atığı da Kıbrıslılara bırakıp gitmiş. Lefke; Bergama'ya, Eşme'ye ve altın madenciliği yapılmak istenen tüm yörelere emsal. Uluslararası şirketlerin işini bitirip, pisliklerini geride bırakıp nasıl gittiğinin en güzel örneği.




Kirlilik tüm Akdeniz'i tehdit ediyor Lefke'deki maden kirliliği, bulunduğu yer, kirlilik türü ve derecesi bakımından dört farklı gruba ayrılıyor. Bunlardan birincisini Gemikonağı girişinde bulunan ve siyanür içerme olasılığı olan altın atıkları oluşturuyor. İkinci kirlilik yine Gemikonağı girişinde yer alan işletme tesislerinin bulunduğu alandaki bakır flotasyon atıklarından oluşmakta. İçerisinde yüzde 30 civarında kükürt bulunduran, pirit mineralinin yoğunlaştığı atık havuzları üçüncü kirlilik grubuna giriyor. Son olarak ise Karadağ Bölgesi'nde çıkarılmış olan düşük tenörlü bakır birikintileri ve dere yataklarındaki pasa atıkları dördüncü grup kirliliği oluşturuyor. Biliminsanları Lefke'deki bu kirliliğin sadece Lefke ya da Kıbrıs'ı değil Türkiye, İsrail, Mısır, Lübnan, Yunanistan ve İtalya gibi Doğu Akdeniz ülkeleriyle, Orta Akdeniz ülkelerini tehdit eder boyutta olduğu dile getiriyorlar.

ÖNCEKİ HABER

Özelleştirmeye karşı toplumsal direniş

SONRAKİ HABER

Zorunlu misafirler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa