15 Haziran 2005 22:00
Erdemir'de 8 bin üyesi ile yetkili sendika Türk Metal de Erdemir'in satışına karşı. İşçilerle birlikte basın açıklamaları, mitingler, yürüyüşler düzenleyen Türk Metal, yakın zamanda büyük bir mitinge de hazırlanıyor. Genel Başkan Mustafa Özbek, gerek eylemlerde gerekse sendika dergilerinde yaptığı açıklamalarda, bu özelleştirmeye karşı çıkacaklarını belirtiyor. Özbek, "Türkiye, bugüne kadar özelleştirme girişimlerinde pek çok sorun yaşadı. Bu sorun sadece özelleştirme mağduru işçileri değil, Türkiye'yi de rahatsız ve huzursuz etti. Özelleştirmeden mağdur olan işçilerle birlikte geride, yeni sorunlara ve sıkıntılara gebe birçok aile fotoğrafı belleklere yerleşti. Türk Metal olarak Erdemir'den geriye böyle bir fotoğraf bırakmak istemiyoruz" diyor.


Tekeller sıraya giriyor Erdemir'in özelleştirilme kararı üzerine, US Steel, Arcelor ve Mittal Steel gibi uluslararası tekeller gözlerini ve dikkatlerini Türkiye'ye, dolayısıyla Erdemir'e yöneltiyorlar. Ayrıca, Corus, Novolipetsk gibi çelik sektöründe önemli yeri olan devler de Erdemir'e yöneliyorlar.

Mittal Steel Dünya çelik sanayiinin en büyüklerinden olan Mittal Ailesi, Hindistan asıllı İngiliz bir aile. 2004 Ekim'inde ABD'li International Steel Group'u satın alarak, dünyanın en büyük şirketini oluşturma yolunda adım atan Mittal Steel'in, "Asya'da da demir-çelik fabrikaları oluşturma niyetinde olduğu" İngiltere basınında da yer alıyor. Hollanda merkezli Ispat International ile İngiltere'deki LNM Group'u birleştiren, ISG'yi de satın almak için anlaşma imzalayan Mittal Steel, oluşturacağı şirket ile 57 milyon tonluk üretimle çelikte dünya devi Arcelor'u da geride bırakıyor. Çelik sektöründe bu birleşmenin, "5-10 yıl içinde, her biri 80 ila 100 milyon ton yıllık üretim yapan beş altı büyük oyuncunun olması gereken sektöre ilişkin uzun vadeli öngörüleri doğrultusunda gerçekleştiği" çelik sektörü temsilcileri tarafından dile getiriliyor. Mittaller, ihale öncesi Erdemir'e ilişkin bilgilendirme toplantısına baba ve iki oğlu ile katılıyorlar. Büyük Oğul L.N. Mittal 1994'te, ailenin Hindistan dışındaki tesislerini Ispat International diye ayırınca başına geçerek Endonezya'daki tesisleri devralıyor. Böylece, zor duruma düşen, kimsenin talip olmadığı özelleştirmelere teklif verip, aldığı tesisleri kârlı hale getiriyor. Diğer oğul, Meksika ve Kanada'daki tesisleri alıyor. İlk olarak Hamburg'da kurulu bir tesisi alarak Avrupa'ya adın atan Mittal Ailesi; Kazakistan'daki dev Karmet tesislerini madenleri ve demiryolu taşımacılık hakkını da özelleştirme yolu ile alıyor. ABD'de Inland Steel'i, Romanya, Cezayir, Güney Afrika, Çek Cumhuriyeti, Polonya'da demir çelik tesisleri ile Fransa, Bosna, Makedonya gibi ülkelerde de tesisler alıyor. Bulgaristan'ın Kremikovtzi'ye de talip olan Mittal Steel, Erdemir'in ilk özelleştirme döneminde tek alıcı kalıyor, ancak satış gerçekleşmiyor. ABD'li ISG (International Steel Group)'u da alarak 2004 yılı itibariyle 14 ülkede, 70 milyon ton ham çelik kapasitesine sahip, bünyesinde 165 bin kişiyi çalıştıran, piyasa değeri 21 milyar Avro olan dünyanın en büyük çelik şirketi haline geliyor. Bu büyüklüğe rağmen Mittal Steel'in daha da büyüme, dünya çelik sektörüne egemen olma hayali sürüyor.

ARCELOR Mittal Steel bu kadar büyümeden önce dünyanın en büyük çelik şirketi Arcelor idi. Arcelor, Fransız Usinor, Lüksemburg merkezli Arbed ve İspanya'dan Aceralia şirketlerinin birleşmesi ile 2002 yılı başında kuruluyor. Arcelor'u oluşturan şirketlerin herbiri kendi ülkelerinin en köklü, herbiri yarım asra uzanan şirketleri. 2003 yılı cirosu 26 milyar Avro, ham çelik üretimi 43 milyon ton olan Ercelor'un yoğunluğu Avrupa ve Güney Amerika olmak üzere, 60 ülkede 98 bin çalışanı bulunuyor. Türkiye'de Borusan Holding ile Borçelik'te eşit ortaklığı bulunduğu söylenen Ercelor Türkiye'de çeşitli şirketlerde de hisselere sahip. Romanya'da Sidex Demir Çelik ihalesinde Mittal ile kapışan Arcelor, bu özelleştirmeyi Mittal'a kaptırıyor. Avrupa'daki çeşitli özelleştirmelerde de Arcelor-Mittal kapışması yaşanıyor ancak galip gelen Mittal Steel oluyor. Bu açıdan Erdemir Arcelor için önemli. Bunu da Mittal Steel'e kaptırmamak için çalışan Arcelor'un kapasitesini artıracağı fırsatları gözlediği söyleniyor.

US STEEL ABD'li çelik devi US Steel'in de dünyanının birçok yerinde ortaklıkları, tesisleri, hisseleri bulunuyor. ABD içindeki çeşitli tesisleri, Meksika'da ortaklıkları, Slovak Cumhuriyeti'nde ve Sırbistan'da özelleştirmeler sonucu aldığı çelik tesisleri ile yıllık 25-26 milyon ton civarında ham çelik üretim kapasitesine sahip olan ve Doğu Avrupa'da genişlemeyi hedefleyen US Steel, bu hedefine Erdemir'i alarak ulaşmayı planlıyor.

Başbakan ve UnakItan Erdemİr'İ pazarlIyor Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 2004 Ekim'inde Fransa ve ardından İngiltere gezilerinde, çelik tekeli Arcelor temsilcileri ile görüşmesi basına yansıyor. 20 Ekim 2004'te Paris'te Başbakan Erdoğan ile görüşen Arcelor CEO'su Guy Dolle, görüşmenin ardından grup olarak Erdemir'in özelleştirilmesi ile ilgilendiklerini açıklıyor. O tarihlerde, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan da İngiltere'de ülkesinin zenginliklerini tekellere pazarlamanın peşinde. Unakıtan'ın girişimleri ile Başbakan Erdoğan da Fransa'dan İngiltere'ye geçiyor ve 28 Ekim 2004'de Morgan Stanley'in verdiği sabah kahvaltısına katılıyorlar. Sonraki tarihlerde ise Erdemir'in satışı hızlandırılıyor. O dönem Wall Street Journal Mittal Steel'in de Erdemir'in özelleştirilmesi ile ilgilendiğini yazıyor.

DÜNYA ŞİRKETİ OLMAYI HEDEFLİYOR Erdemir Genel Müdürü Kerim Dervişoğlu, çeşitli gazetelere yaptığı açıklamalarda 2003'de görevi 39 milyon dolarlık bir zararla görevi devraldıklarını, ancak aynı yıl 236 milyon dolar, 2004'te ise 473 milyon dolar kâra geçirdiklerini anlatarak, dünya şirketi olma planlarından söz ediyor. Müşterilerle kopan bağların geliştirildiğini belirten Dervişoğlu, kaynakları etkin kullanarak, çevreye duyarlı, rekabet edebilir kalitede ve en az maliyetle, satılabilir üretim yapan, yenilik ve gelişmelere açık ve ülke ekonomisine katkı getiren bir dünya şirketleri olabileceklerini söylüyor. Tesisleri "Pırlanta yüzük taşı"na benzeten Dervişoğlu, Erdemir grubu olarak, 3 milyon 500 bin ton olan yassı mamul üretimini, 2007'de 7 milyon ton, 2010'da ise 10 milyon tona çıkarma hedeflerini anlatıyor.

TİSK DE SATIŞA KARŞI ÇIKIYOR On yıllardır özelleştirmeden yana olan, hükümetleri özelleştirmeyi yavaş yaptıklarından dolayı eleştiren TİSK dahi Erdemir'in özelleştirilmesini "hata" olarak nitelendiriyor. TİSK Başkanı Tuğrul Kudatgobilik dünya çapında üretim teknolojine sahip, dünya fiyatlarını yakalayan Erdemir'in, sanayiinin yüzde 43'lük ihtiyacını karşıladığını, satılmasının mantıklı olmadığını söylüyor. Kutadgobilik, bu büyümede işçinin payını da "bugün 3.3 milyar dolarlık cirosuyla 1475 üreticiye mal teslim eden, otomotiv sanayi, çelik ve beyaz eşya sanayiinde 86 ülkeye mal ihraç eden fabrikanın, işçisinin sayesinde bu konuma geldiği" sözleriyle anlatıyor.

EREĞLİ ŞEHİR MECLİSI 'SATILMASIN' DİYOR Erdemir Belediyesi Anavatan'lı Başkanı Halil Posbıyık da bu özelleştirmeye karşı. Erdemir'in "peşkeşine, yabancılara satışına izin vermeyeceklerini" belirten Posbıyık, Belediye Meclisi'nden de bu yönde oybirliği karar çıktığını, satışa karşı işçinin yanında mücadele edeceklerini söylüyor. 1995'te satışın ilk gündeme geldiği dönemde de karşı çıktığını ve bu konuda ANAP lideri Mesut Yılmaz'la karşı karşıya geldiklerini belirten Posbıyık, Enerji Bakanı Hilmi Güler'in Erdemir'in yönetim kurulu üyesi olarak, AKP Milletvekili Fazlı Erdoğan'ın da o dönem RP ilçe başkanı olarak satışa karşı çıktığını hatırlatıyor ve "şimdi değişenin ne olduğunu" Bakan Güler'e soruyor.

-BİTTİ-

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Koruculuk hortladı! Ahmet Beşer Adları faili meçhul cinayet, uyuşturucu kaçakçılığı ve gasp gibi suçlarla anılan koruculuğun kaldırılması için kampanyalar yürütülürken, Batman'ın Sason ilçesinde 680 kişi gönüllü geçici köy korucusu olmak için başvurdu. Başvuru yapanların 236'sına silah verildiği bildirildi. İlçede; bin 359'u kadrolu, 326 da gönüllü olmak üzere toplam bin 685 korucu bulunuyor. Sason Köy Korucuları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Mahsum Batu, başvuruların çok olmasını "çatışmalı ortamın yeniden başlaması"na bağladı. Gönüllü korucu olmak için başvuranların tamamen eski kadrolu korucuların akrabası olduğuna işaret eden Batu, "Başvuru için bir sınır yok. Bu başvurular tamamen gönüllü korucu olmak için. Kadrolu olup olmayacakları ile ilgili bir çalışmamız yok. Onu zaman gösterecek. Bu kişilerden tim oluşturularak kritik önemdeki kırsal bölgelere gönderilecekler" dedi. Batu şöyle devam etti; "Silah verme önceliğini 22 ile 32 yaşları arasında olanlara veriyoruz. Eğer ihtiyaç olursa 18-22 ile 32-45 yaşları arasında olanlara da silah vereceğiz. "

'Tek geçim kaynağı' AKP Sason İlçe Başkanı Nejdet Taşdemir ise, ilçede ileride koruculara iyi bir maaş verilecek şeklinde bir söylenti yayıldığı için koruculuk başvurularının yapıldığını kaydetti. Taşdemir, herkesin ileride maaş sahibi olacağını sandığını ifade ederek, "Koruculuk Sason için tek geçim kaynağı durumuna gelmiş. İlçede bir fabrika ve iş olanağı yok. Zaten tütün öldü. Adam boştur. Sabahtan akşama kadar kahvede oturuyor. İnsanlar bir maaşım olsun diye korucu olmaya çalışıyor. İş imkanı olsa korucu olmak için bu kadar insan başvurmazdı. Yani işi olan neden korucu olsun. Şu anda ilçede herhangi bir tehlike yok. Korucu olmak için sebep ne?" diye sordu. Kapatılan HADEP Sason İlçe Başkanı İlyas Tiryaki ise, başvurularla, koruculuğun halk tarafından istendiği yönünde bir izlenim oluşturulmak istendiğini kaydetti. AB kriterlerinin köy koruculuğunun kaldırılması ve köye dönüşlerin sağlanmasını öngördüğünü dile getiren Tiryaki, "Bu şekilde köy koruculuğunun lağvedilmesini engellemek istiyorlar. Çünkü bu son başvurularla yapılmak istenen devletin değil, halkın köy koruculuğunu istediği izlenimini ortaya çıkarmaktır. Ama başvuranların tümü korucu yakınları. Yani normal halk koruculuk istemiyor" dedi.


GÖÇ-DER: ŞİDDET SONA ERMELİDİR Göç-Der Diyarbakır Şube Başkanı Ahmet Kalpak, tırmanan şiddetin sona ermesi için herkesin üzerine düşeni yapmasını istedi. Göç-Der Diyarbakır Şube Başkanı Ahmet Kalpak, Göç Haftası dolayısıyla dernek binasında basın açıklaması yaptı. TUHAD-FED Genel Başkanı Nursel Aydoğan ile Belediye-İş Sendikası Diyarbakır Şube Başkanı Vezir Perişan'ın da katıldığı toplantıda konuşan Kalpak, 27 Temmuz 2004 tarihinde yürürlüğe giren 5233 Sayılı "terör tazminatı" yasasına değindi. Yasa çerçevesinde mağdurlardan delil olarak "olay tutanağı" talep edildiğini belirten Kalpak, "Özellikle Şırnak ve Hakkari gibi zorunlu göçün en yoğun yaşandığı illerimizdeki tespit komisyonları kendilerine yapılmış olan başvuruları olay tutanağına bağımlı kılmaları, yapılacak tüm başvuruların reddi anlamına gelecektir" dedi. Son dönemlerde artan operasyonlara dikkat çeken Kalpak, şunları söyledi: "Artan operasyonlarla tırmanan çatışmalar, yeni bir göç dalgasını beraberinde getirebilecek boyuttadır. Şiddet coğrafyamızda hiçbir zaman çözüm olmadı ve olamayacaktır. Bu nedenle tırmanan şiddetin derhal sona erdirilmesi için herkes üzerine düşeni yapmak durumundadır."


TUNCELİ'DE ÇATIŞMA Tunceli'nin Mazgirt ilçesinde çıkan çatışmada bir HPG gerillası yaşamanı yitirdi. Önceki gece Mazgirt ilçesine bağlı Akgöven köyü kırsal alanın da askerler ile HPG'liler arasında çatışma çıktığı bildirlidi. Çıkan çatışmada bir HPG'linin yaşamını yitirdiği öğrenildi. Hayatını kaybeden HPG'linin cenazesinin Mazgirt Sağlık Ocağı'na getirildiği bildirildi. Bölgede geniş çaplı operasyonların devam ettiği kaydedildi.


Kadınlar demokratik çözüm istedi Demokratik Özgür Kadın Hareketi, Kürt sorununa demokratik çözüm istedi. İHD İstanbul Şubesi'nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Hüsniye Tekin, inkâr politikasının çözüm olmadığını vurguladı. Demokratik Özgür Kadın Hareketi'nin Adana'da yapmak istediği basın açıklamasına polis müdahale etti. Basın açıklaması için İnönü Parkı'nda toplanan gruba Ahmet Çevik adlı şahıs bayrak açarak saldırmak istedi. Polisin müdahale etmemesinden cesaretlenen bazı kişilerde Çevik'e destek verdi. Kadınlar adına açıklama yapan Gülistan Dehşet, kitleye provokasyonlara gelmeme konusunda uyarıda bulundu. Açıklama sırasında grup "Yaşasın halkların kardeşliği", "Biji serok Apo", "İmralı'ya bin selam" sloganları atarken çevrede bozkurt işareti yapan ve eylemci gruba küfürlerle müdahale eden kişiler "Apo'nin itleri", "Kahrolsun PKK" sloganlarını attılar. Bunun üzerine polis basın açıklaması yapan kadınlara müdahale etti. Müdahale sırasında cop kullanan polis bir süre DEHAP il binasını kordon altına aldı.