11 Haziran 2005 21:00

AB politikaları ve artan yoksulluk

Yunanistan'da ilk defa yoksulluk ve açlık sınırında yaşayan insanların sayısı yüzbinlerle ifade edilirken şirketlerin kârlarını özellikle son yıllarda birkaç kez katladıkları da gene resmi istatistiklere yansımıştır.

Paylaş
"Rekabetçi bir ekonomi için öncelikle ücretler düşürülmeli, 8 saatlik işgünü ve mesai ücretleri kaldırılmalı ve esnek çalışma yaygınlaştırılmalıdır." Bu sözler geçtiğimiz günlerde Atina'da ECONOMIST dergisi tarafindan yapılan konferansta Yunanlı sanayici ve işadamları derneği başkanı tarafından söylenen ve sermaye sınıfının bugünkü ve yarınki saldırılarına ve hedeflerine ışık tutan sözlerdir. Öte yandan özellikle son yıllarda artan yoksulluk ve işsizliğin hangi politikalardan kaynaklandığını, başta özelleştirmeler olmak üzere uygulamaya konan 'ekonomik formüllerin' kimlerin özlem ve taleplerini yansıttığını kanıtlamaktadır. Yüzde 12'ye varan işsizlik, geçmiş yıllarla kıyaslandığında büyük bir düşüş grafiği gösteren ücret oranları, kapanan veya Bulgaristan, Türkiye gibi ülkelere düşük ücretler nedeniyle göç eden irili ufaklı fabrikalar, resmi verilere göre sayısı yüzde 30'larla ifade edilen ve iflas ederek kapanan küçük işyerleri, topraklarını bankalara kaptıran veya şimdilik ipotekle kurtarmış olan köylüler, dizginlenemeyen pahalılık ve her gün bir yenisi açıklanan ekonomik saldırı paketleri vb. Yunanistan'in bugün içinde bulunduğu durumu ortaya koyan gerçeklerden sadece birkaçıdır.

Özelleştirme işsiz bıraktı Özelleştirmelerden sonra birbiri ardına binlerce işçi çıkaran ya da kapanan tersanelerin bulunduğu sanayi bölgelerinde işsizliğin oranı yüzde 60'lara varmaktadır. İlk defa yoksulluk ve açlık sınırında yaşayan yüzbinlerce insan olduğu yönünde istatistiki bilgiler günlük basında yer almaktadır. Fakat diğer yandan kapitalist şirketlerin kârlarını özellikle son yıllarda birkaç kez katladıkları da gene resmi istatistiklere yansımıştır.

Erken emeklilik dayatması AB ortak para birimi olan Avro'ya geçebilmek için birlik tarafindan Yunanistan'a koşul olarak dayatılan bütçe açıklarının yüzde 3.5'i geçmemesi şartı, açığın bugün yüzde 8.5'leri bulması sebebiyle hükümet tarafından işçi ve emekçilere yönelik kapsamlı saldırı ve sömürünün nedenlerinden biri olarak gösterilmektedir. AB'nin ekonomiden sorumlu komiteleri hükümete, işçi ve emekçileri bütünüyle sefalet ve yoksulluğa itecek ekonomik planları sunarken, özellikle başta 8 saatlik iş günü, sigorta, sendika, emeklilik gibi hak ve kazanımların bir an önce ortadan kaldırılması istenmektedir. En büyük saldırılar özelleştirme alanında gündeme gelirken hükümet son günlerde iletişim alanında çalışmakta olan emekçilerden 6 bin kişiyi erken emekli edeceğini açıklamıştır. Bu alanda çalışmakta olan emekçilerin tepki göstermemesi için sözde 'teşvik edici' önlemler, emekçilerin kaçırmaması gereken fırsatlar olarak gösterilmektedir. Hemen arkasından ise sektörün satılmasının çekici hale getirilmesi için kadrolu çalışmaya son verileceği, yönetime kamu dışından kişilerin getirileceği, toplusözleşme yerine kişisel sözleşmelerin imzalanacağı, geçmişte yeni kadro alımında yapılan sınavların ortadan kaldırılacağı vb. açıklanmıştır.

Kamuda da güvence kalmadı Yetkili bakanlıklar nihayet geçtiğimiz hafta içinde baklayı ağızlarından çıkarmış ve bu uygulamanın iletişimle başlayan bir pilot uygulama olarak gündeme geldiğini ve hemen arkasından da diğer KİT'lerde uygulamaya konacağını vurgulamışlardır. Açıklamanın hemen arkasından kamuya ait petrol işletmelerine yönelinmiştir. İletişim başta olmak üzere birçok KiT'te çalışmakta olan onbinlerce kişi kamu sektöründe bile artık hiçbir güvencelerinin bulunmadığını daha açık görür olmuşlardır. "Rekabetçi ekonomi" ve "devletin ekonomiden elini çekerek küçültülmesi" gibi bütünüyle sermaye sınıfının istek ve arzularını ifade eden kavramlarla ezilen toplumsal kesimler aldatılmaya çalışılmaktadır. Bir diğer propagandaysa KİT'lerin zarar ettiği yonündedir. Oysa şu anda özelleştirilmek istenen Yunanistan iletişim sektörü çok kârlı bir kurum olması bir yana ülke dışında bile birçok yatırımlar yapmış ve özellikle Balkan ülkelerinde ve Doğu Avrupa'da iletişim alanında büyük paylar elde etmiştir. Ancak gerçekler böyle olmasına rağmen sermaye hükümetinin yetkili bakanları özellikle yaz aylarında 'yumurtaların kırılacağını' ifade etmiş ve çalışma yasalarının bütünüyle değiştirileceğini vurgulamışlardır. Şu anda ise 8 saatlik işgününün ortadan kaldırılacağı buna yönelik çalışmaların başlatıldığı Yunanistan'da günlük tartışmaların ilk sırasına oturmuş durumda.

Tepkiler artıyor Ancak bu saldırıların yanında işçi ve emekçilerin de tepkisi belki hükümetin beklemediği ölçüde gelişmekte ve AB merkezli politikaların düşünüldüğü kadar kolay gerçekleştirilemeyeceğine yönelik belirtiler her geçen gün artmaktadır. İletişim alanında örgütlü sendikanın PASOK partisine bağlı yönetiminin hükümetin vaat ettiği teşvikler nedeniyle imzalamış olduğu anlaşma PASOK'lu sendikacılar tarafından bile açıkça ihanet olarak değerlendirildi ve partiden ihraç edilmeleri konusunda parti merkezine beklenmeyen ölçüde baskılar yapıldı ve yapılıyor. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) Başkanı PASOK'lu Hiristos Polizogopulos, bu sendikacıları utanmazlar olarak adlandırarak konfederasyondan atılmaları doğrultusunda çalışmalara başladıklarını açıkladı.

PAME'den mücadele çağrısı Bu arada PASOK'a bağlı birçok sendikacı partilerini saldırılara karşı sessiz kalmakla suçlayan açıklamalar yapıyorlar. İktidar partisine bağlı sendikacıların kontrolünde bulunan sendikaların bile saldırılar karşısında sessiz kalınamayacağına dair açıklamaları hükümeti zor durumda bırakıyor. GSEE ve Kamu İşçi ve Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'na (ADEDY) bağlı birçok sendikada işçilerin genel toplantılara çağrıldığı biliniyor. Nihayet baskılar nedeniyle PASOK içinde bile partinin, hükümetin emekçilere yönelik politikalarına karşı tepki göstermesinde geç kaldığı yönetici kadrolar tarafından bile dile getirilerek sert eleştirilerin yoğunlaşmasına neden oldu. Mücadeleci İşçiler Cephesi (PAME) ise kendisine bağlı sendikaları her türlü mücadele biçimine hazır olmaya ve gerekirse çatışarak haklarını korumaya çağırdı.

Grev kararları alındı Bu arada işçi ve emekçilerin gelişen tepkisinin önüne geçmeye çalışan ve hareketi içten bölme hesapları yapan iktidar partisi Yeni Demokrasi'nin (ND) kendisine bağlı sendikacılara, hükümetin kontrolü altında bulunan yeni bir konfederasyon kurmaları için baskı yaptığı ve bu yönde planların olduğu günlük basında yer aldı. Hatta karşı çıkanların partiden ihraçla tehdit edildikleri bildiriliyor. Gelişmeler bu yönde seyrederken bütün emekli sandıklarının tek sandık altında toplanması girişimlerine karşı çıkan ve kamuya ait bankalarda çalışan emekçiler iki günlük, arkasından rafinerilerde çalışan emekçiler ise 7 günlük genel grev kararı aldıklarını duyurdular. PASOK hükümetlerinin geçmiş yıllarda izlediği işçi-emekçi karşıtı politikalar nedeniyle kitleler içinde var olan tepkileri sömürerek yüzde 42 ile hükümet olan ND ise hızlı bir biçimde güç kaybediyor. ND, tepkilerin sokaklara taşmasından korktuğu için birçok değişikliği tatil ayları temmuz ve ağustosta yapmayı planlıyor.

ÖNCEKİ HABER

Ölümüne çalışıyorlar

SONRAKİ HABER

Irak'ta bomba sesleri dinmedi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...