25 Ekim 2011 06:11

‘Vazgeçtim, hakim olmayacağım’

Hilal Yağız / Hasan Akbaş

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde araştırma görevlisi olan Cenk Yiğiter ile Hakan Mertcan 2010 yılının şubat ayında sokak ortasında karısına şiddet uygulayan Sedat Koç’a sözlü uyarıda bulundukları için saldırıya uğramış, kendi şikayetleri üzerine çıktıkları mahkemede suçlu bulunmuşlardı.

YARGI: ‘EŞİNİ DÖVENE KARIŞMA’

Gazetemize konuşan Cenk Yiğiter ve Hakan Mertcan, olay günü “Vicdani, insani ve sözlü” bir müdahalede bulunduklarını dile getirdiler. Duruşmada son beyanlarının dahi okunmadığını ifade eden Yiğiter, kararın 10 dakikada verildiğine dikkat çekti. Kararda asıl şaşırtıcı olanın kendilerinin ceza alması değil, sanıklara “haksız tahrik” indirimi uygulanması olduğunu belirten Yiğiter şunları söyledi: “Haksız tahrik, haksız bir fiilin hiddet ve şiddetin elemin etkisi altında suç işlemek olarak tanımlanıyor. Gerekçeli kararda ise ‘Sedat Koç’un Cenk Yiğiter ve Hakan Mertcan’a karışmalarına kızarak tahrik altında elle vurarak darp ettiği’ yer alıyor. Yargıya göre bizim adamın karısını dövmesine karışmamız haksız bir fiil ve bu tahrik oluşturdu. Şiddetli bir elem ve his oluşturdu. Saldırgana bu yüzden ceza indirimi uygulandı”

TEK SORUN İŞ YÜKÜ MÜ?

Yiğiter, adalet sisteminin kendi amacına yabancılaştığını belirterek, “Adaletin toplumsal barışı inşa etmek gibi bir amacının yanı sıra toplumdaki şiddeti de önlemek gibi görevi de var. Bizim adalet sistemimiz böyle değil. Davaları bir yük olarak görüyorlar ve kurtulmak istiyorlar. Bizim duruşmamız sabah 09.15’te görüşüldü ve günün altıncı duruşmasıydı. Meselenin karara bağlanması on dakika sürdü” dedi.

Önümüzdeki yıllarda genç hukukçu adaylarına ders verecek olan Yiğiter, “Bu olayı yaşamış biri olarak ne söyleyeceğim? ‘Güvenmeyin arkadaşlar. Sizin yapacağınız savunmalar, gerekçeleriniz, donanımlı bir hukukçu olmanız mahkemeler nezdinde bir şey ifade etmeyebilir. Çünkü her davaya 10 dakika ayrılıyor’ mu diyeceğim?​” diye konuştu.

 ‘İNSANLARIN VİCDANINI TÖRPÜLÜYORLAR’

Yargının bugünkü haliyle şiddet üretmeye yönelik bir yapıda olduğunu ve şiddet için “destek unsuru” haline geldiğini söyleyen Hakan Mertcan ise, yargının bu durumunu “insanların vicdanını törpüleyen bir durum” olarak değerlendirdi.
Kadına şiddetin mevcut yasalarla dahi ağır bir şekilde cezalandırılabileceğinin altını çizen Mertcan, asıl sorunun yargı sistemi  ve mahkemelerin işleyişinde olduğunu dile getirdi. Mertcan, “Belki bu adam başka zamanlarda da karısını dövdü ve mahkemeye intikal etmedi. Vahimdir ki, mahkemeye gelindiğinde doğrudan şiddete maruz kalan kadın azmettirici olarak ceza alıyor” dedi.

‘UMUDUMUZ KIRILDI’

Yiğiter ve Mertcan, şiddet gören kadından kendileri şikayetçi olmadıkları halde mahkemenin kadına ceza verdiğini ısrarla dikkat çektiler. Mertcan, yargının bu tutumunun kadın şiddetine etkisini şu sözlerle vurguluyor: “Bu durum artan cinayetlere ve diğer olaylara bir destek unsuru olabiliyor. İnsanlar kendi aralarında bu durumu yargı kararını örnek göstererek meşru kılabiliyor. İnsan haklarının yerleşmesi, cesaret ve umut istiyor. Bu cesaret ve umut bizim şahsımızda kırılmış oluyor”

Mertcan, olayın yaşandığı gün odasına gelen bir öğrencisinin hocalarının durumuna tanık olunca, “Ben vazgeçtim hakim olmayacağım” dediğini anlattı. (Ankara/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et