Büyüdük ama hala kadınız

Ne yazıktır ki çağımıza kadar gelmiş olan insanlık tarihinin en büyük sorunlarından biri olan ayrımcılık,  bölge halkını hem ulusal yönden hem de cinsiyet yönünden daha çok küçük yaşlarda yakalamakta.

İlkokul sıralarından üniversite sıralarına kadar değişmeyen ayrımcılık,  özellikle toplumsal baskının ve feodal yapının hakimiyeti altında olan bölge kadınlarını sindirme, ötekileştirme ve istismar gibi insanlık tarihinin affedilemeyecek suçlarına maruz bırakmakta. Bu yolcuğu sizlerle paylaşmak istemekteyim.

Henüz ilkokul 3. Sınıf sıralarında bizler  kadın veya erkek ne demektir bilmezken bizlere öğretmenimiz öğretti kadının ve erkeğin ne olduğunu. Kadın olduğumuz gerekçesiyle bizlere söz hakkı tanımayan,  sürekli olarak kız öğrencileri haksız bulan, en küçük bir tartışmamızda dahi haklılığımızı kız olduğumuz gerekçesiyle erkek öğrencilere armağan eden ve  bu acınası ayrımcılıkla, yani cinsiyet farklılıklarımızla,  9 yaşımızda bizlere öğreten kişi öğretmenimizdi. Şimdi üstünde düşünmek gerekli, bizler ayrımcılıkla daha ilkokul sıralarında ezilirken, bizleri haksız oldukları yerlerde haklı çıkartan zihniyetle yetişmiş olan erkek öğrencilerin bizleri ileride nasıl göreceğini. Sizce de bu eziyetlerin, cinayetlerin, işkencelerin temelini çok uzaklarda aramak hata olmaz mı?Biraz daha büyüdük artık orta okul sıralarında ailemizin büyükleri bizlere bu gerçeği bir kez daha hatırlattı. Bizlerin okuması gerekmezdi yapmamız gereken tek şey sindirmeye boyun eğmek  ve eşinize kölelik edeceğiniz bir hayatı kabullenmekti. Ne kadar üzücüdür ki ona kızamıyorum çünkü bu zihniyet ona ait değildi. O sadece kendisine dayatılanlara sıkıca bağlanmış ve bizlere kendisine dayatıldığı gibi bizlere de dayatma peşindeydi. Ama sizlere sevindirici bir haberim var, su anda üniversite öğrencisiyim ve kız kardeşlerimde okullarına devam etmekte. Yani insanlar var olanı değiştirme veya hangi yaşta olursa olsun bir hatayı düzeltme yetisine sahipler.

Ve daha da büyüdük, artık çalışmak veya şans ile bir üniversite öğrencisi olmuştuk. Ayrımcılık bölge de ilkokuldan, aileye oradan bilim yuvası olması gereken ama mevcut şartlar ve ideolojik kaygılar dolayısıyla sekterlikle örülmüş üniversitemizdeydi. Ne kadar ironiktir ki bilim değil iktidarın istediklerini öğrenmekteyiz halen... Bir okul düşünün ki bilim adamı dediğiniz insanlar bilimden uzak bir şekilde tamamı ile iktidar yalakalığı yaparak özgür düşünceyi ve bilimi öldürüp yerine bağnaz ideolojilerini öğrencilere empoze etmeği amaç edinmiş. Yüzüncü Yıl Üniversitesi biyoloji bölümünde okuyorum. Ve cemaat kadrosundan okula getirilmiş hocalar ve yalakaları bilim yuvasını işgal etmişler.

Biyoloji insan ve doğa bilimidir hepinizin bildiği gibi ve temeli Charles Darwin’in evrim teorisidir. Ve bizim okulumuzda kadın öğrencilerin ellerinden sınıf anahtarını almayan ayrımcı ve bağnaz düşüncedeki hocalar tarafından gereksiz olduğu gerekçesiyle müfredattan çıkarılmıştır.

Bizler de, binalar da büyüdü. Hepimizin sosyal , demokratik kaygılarımız var. Ve bu kaygılar AK parti hükümetinin iktidarlığı süresince uyguladığı  gerici ve ayrımcı politikalarıyla daha da  arttı. Kadın haklarını hiçe sayan bir Başbakana karşı olan tepkilerimizi göstermek için meydanlarda ve sokaklardayız. Bildiri dağıtan, bölge halkının sorunlarının peşinden koşan biz kadınlar, yine bu bölge de yaşayan halkın sözlü tacizlerine ve istismarlarına maruz kalmaktayız.

Bizlerin mücadelesi her türlü gericiliğe ve ötekileştirmeye karşı sürecek. Ayrımcılığa,tacizlere ve cinayetlere rağmen bizler bizlere yapılan cinsiyet ayrımcılığını yapmayarak haklarımızı savunmak için bu uzun yolumuza hep beraber devam edeceğiz.Jîn , Jîyan, Azadî!                     

*VAN