28 Mayıs 2005 21:00

'Karar esas duruşta verildi'

Eğitim emekçileri yurt genelinde yaptıkları eylemlerde sendikalarının kapatılmak istenmesine tepki göstermeye devam ettiler.

Paylaş
Eğitim Sen'in kapatılmak istenmesine karşı eylemler sürüyor. Yurt genelinde sokaklara çıkan eğitim emekçileri, sendikalarının kapatılmasına izin vermeyeceklerini dile getirdiler. Ankara'da; Kızılay'dan Meclis Dikmen Kapısı'na yürüyen eğitim emekçileri, Genelkurmay binasının önünde, "MGK-Yargıtay elele demokrasi nerede", "Vur vur inlesin genelkurmay dinlesin" sloganı attılar. Dinçer, Yargıtay'ın kararı esastan bozmadığını, esas duruşta verdiğini söyledi. Ankara'daki kitle ve meslek örgütleri, sendikalar ve partiler ile KESK'e bağlı diğer sendikalardan da destek verilen yürüyüşte zaman zaman polisle yürüyüşçüler arasında gerginlikler yaşandı. Bu nedenle kısa süreli itiş kakış yaşandı. Ağızlarında bantlarla bir dakika kadar Meclis önünde bekleyen eğitim emekçileri, "Eğitim sen susturulamaz", "anadil bölmez, bütünleştirir", "Susma haykır, kapatmaya hayır" sloganları attılar. Eğitim Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer burada yaptığı açıklamada, Genelkurmay'ın talimatı doğrultusunda sendikaları hakkında açılan kapatma davası sürecini anlattı. Eğitim Sen'in önümüzdeki dönem de örgütlü gücü ile yeni kazanımlar elde etmek için mücadeleye devam edeceğini dile getiren Dinçer, hak ve özgürlüklerin yasalardan önce geldiğinin altını çizerek, "Hak verilmez alınır" şiarlarına atıfta bulundu. Yargıtay'ın kararını esastan bozmadığını, esas duruşta karar aldığını belirterek, "Kurul dosyada Genelkurmay imzasını görünce, esastan bozma değil, esas duruşa geçmiştir. Dosya incelenmemiş, karar esas duruşta verilmiştir" diyen Dinçer, kararın Türkiye demokrasi tarihine kara harflerle yazılacağını söyledi.

İstanbul'da oturma eylemi Eğitim Sen İstanbul şubeleri, sendikalarının kapatılmak istenmesine karşı oturma eylemi yaptılar. Taksim Gezi Parkı'nda biraraya gelen 200'e yakın eğitim emekçisi, "Eğitim Sen'i kapattırmayacağız" yazılı pankart açarak, " Eğitim Sen değil, İncirlik kapatılsın", "Direne direne kazanacağız" sloganları attılar. Eğitim emekçileri adına açıklama yapan KESK Denetleme Kurulu Üyesi Ali Ekber Işık, kamuoyunda Eğitim Sen'in kapatılmış gibi gösterilmesini doğru bulmadıklarını belirterek, yargısal sürecin henüz tamamlanmadığını söyledi. Eğitim Sen'in faaliyetlerini sürdürmeye devam edeceğini vurgulayan Işık, sendikanın hukuksal ve örgütsel anlamda tüm imkanları sonuna kadar kullanacağını ifade etti. Önümüzdeki süreçte nasıl bir yol izleneceğini tartışmak için Eğitim Sen Başkanlar Kurulu'nun olağanüstü toplandığını hatırlatan Işık, yapacakları eylemleri şöyle açıkladı; "1 Haziranda AKP Genel Merkezi'ne demokrasi ayıbı karşısında sessiz kaldığı için "karartılmış ampul", "bırakma eylemi yapılacaktır. Ayrı gün tüm illerde AKP il başkanlıkları önüne de karartılmış ampul bırakılacaktır. 4-5 Haziran arasında ise, "Örgütlü toplum, Demokratik Türkiye" gündemli olarak Türkiye çapında 9 ilde geniş katılımlı bölge mitingleri yapılacaktır." Çok sayıda siyasi parti ve kitle örgütü temsilcisininde destek verdiği eylem, zılgıt, slogan ve alkışlarla sona erdi.

İzmir'de polis barikatı İzmir'de ise Konak Sümerbank önünde toplanan eğitim emekçileri, İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne yürümek istediler. Ancak eğitimcilerin önü polis tarafından kesildi. Bunun üzerine oturma eylemine başlayan Eğitim Sen üyeleri, "Susma haykır, anadil haktır", "Sokakta kurduk, sokakta savunacağız" sloganlarını attı. Eğitim emekçileri konuşan Eğitim-Sen 1 No'lu Şube yöneticisi Yusuf Altun, sendikalarının kapatılmasına izin vermeyeceklerini söyledi. Eğitim emekçileri, Diyarbakır, Gaziantep, Van, Malatya, Sivas, Antalya ve Balıkesir'de de alanlara çıkarak Eğitim Sen'nin kapatılmak istenmesine tepki gösterdiler.

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


SSK'ya yalnız gitmeyinFadime Alkan - Cemal Dursun SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devrinin ardından AKP Hükümeti'nin 'kuyruklar bitecek' söylemi havada kaldı. SSK'lı hastalar devirden önce işlemlerini tek başına hallederken şimdi yanında en az bir kişi daha götürmek zorunda kalıyor. Hastanenin belirli sayıda hasta kabul etmesi de hastaların tedavi olabilmesi için sabahın 6'sında sıraya girmelerine neden oluyor. Geç kalanlar ise şanslarını ertesi gün denemek üzere ayrılıyorlar. Üstelik, SSK'lılar birçok tedavi malzemesini kendileri alıyor.

Her işlem için ayrı bandrol Sağlık Bakanlığı'na devredilen SSK Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görüştüğümüz hastaların tamamı, bürokratik işlemlerin ve buna bağlı olarak kuyrukların artmasından şikayetçi oldu. Raporlu hasta olduğu halde hastaneye her gelişinde aynı işlemleri tekrar yaptırmak için kuyruğa girmekten yakınan Saliha Aldemir, hükümetin ivedilikle bu soruna çözüm bulmasını istedi. Her işlem için ayrı bandrol almak zorunda kaldıklarını belirten Aldemir, hastaneye ayak bastıktan itibaren yapılması gerekli işlemleri şöyle anlattı: "Benim kan problemim var ve düzenli olarak hastaneye geliyorum. Her defasında, önce bandrol, ardından dosyayı alıyoruz. Örneğin, kan tahlili yaptırmak için ayrı bir fiş almak üzere kuyruğa giriyoruz, ardından da aldığımız bu sonucu doktora göstermek için bekliyoruz. Hepsi için de kuyruk beklemek zorunda kalıyoruz. Doktor ilaç yazdıktan sonra serbest eczanelerden ilaç bulmak zaten başka bir zulüm." Bürokratik işlemlerin çokluğu nedeniyle eşiyle birlikte hastaneye gelen Hüseyin Aldemir ise, bu kadar çok sıra beklemediğini ifade ederek, "Her şey karmakarışık olmuş. Bazen de doktor ilaç yazdıktan sonra eczanede beklemeye takatimiz kalmıyor, ilaçları para ile alıyoruz" dedi.

Malzemeler karşılanmıyor Bağırsağı kesildiği için idrar torbası kullanmak zorunda kalan Deysanik Anuş, 30 milyon lira verip idrar torbasını kendisi almak zorunda kalmış. "Sözleşme yapmadıkları" gerekçesiyle serbest eczanelerden idrar torbası alamadıklarını belirten Anuş, "Bizim için ekmek su gibi önemli olan bu malzemeye para vermek zorunda kalıyoruz. Önceden ilaç almak için kuyruğa giriyorduk ama en azından parasız alabiliyorduk. Şimdi daha kötü oldu, hem daha çok kuyruk bekliyor hem de alacaklarımızı parayla alıyoruz" diyerek, tepkisini dile getirdi. Kemoterapi için annesi Münevver Akyüz'ü getiren Zeynep Akyüz de kemoterapi malzemelerini kendilerinin aldığını belirtti. Önceden SSK tarafından karşılanan kemoterapi için gerekli malzemeyi artık 10 milyon lira karşılığında satın almak zorunda bırakıldıklarını vurgulayan Akyüz, önümüzdeki yıllarda hastalara çıkartılacak faturanın daha da artacağını düşündüğünü söyledi. Kuyruk, kuyruk, kuyruk... Eklem rahatsızlığı nedeniyle hastanenin yolunu aşındıran Muharrem Kılıç, öğleden önce işlemlerini bitirmek için eşiyle birlikte hastaneye gelmiş. Her işlem için ayrı kuyruğa girmekten şikayetçi olan Kılıç, hastanede yaptırmak zorunda kaldığı işlemleri öfkeli bir halde şu şekilde sıraladı: "Önceden kartımı verip muayene oluyor, ilacımı alıyordum. Şimdi eşim bir kuyruğa ben de diğer kuyruğa giriyorum. Mesela doktora gitmek için ayrı bir bandrol, dosya almak için ayrı bir bandrol, kan almak için de ayrı bir kuyruğa girmek zorunda kalıyoruz." Çicek Çandır ise oturduğu sıranın üzerinde acıdan iki büklüm olmuş boncuk boncuk terliyor. Nedeni ise 3 ay önce ameliyat olması ama bir daha da hastaneye gidememesi. Çandır'ın anlattığına göre SSK'nın devrinin ardından evraklarını yenilemeleri gerekiyormuş ancak bu 1.5 ay gibi bir süre alınca doktora gidememiş. "Gidip film çektirmem gerekiyordu ama para olmadığı için çektiremedik, her gün sancım artıyor" diyen Çandır, dört gözle işlemlerini bitirmeyi düşünüyor, diğer SSK'lılar gibi...

ÖNCEKİ HABER

Barışseverler daha cesur olmalı

SONRAKİ HABER

SES yürüyüşü başlıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...