14 Mayıs 2005 21:00
Ağar kongrede fenalaştı
GÜNÜN YAZILARI
DYP'nin 8'inci Genel Kongresi, Atatürk Spor Salonu'nda dün yapıldı. Mehmet Ağar'ın yeniden genel başkan seçildiği kongrede zaman zaman izdiham yaşandı. Ağar konuşması sırasında bir süre rahatsızlandı ve bu durum salonda şok etkisi yarattı. Protokol odasında bir saate yakın tedavi altına alındıktan sonra kürsüye çıkan Ağar, yolda gelirken trafik polisinin gözünde gördüğü yaşlara atıfta bulunarak, bunlar için iktidara geleceklerini söyledi.
Kongrenin yapıldığı Atatürk Spor Salonu'nun önünde, miting alanı gibi kürsü kurulurken, salon da doldu. Mehmet Ağar, Celal Bayar, Adnan Menderes ve Süleyman Demirel'in büyük boy posterlerinin asıldığı kongrede son seçimde DYP'yi barajın altında bırakan Çiller ve dönemi ise yok sayıldı. Çiller'in mesaj gönderdiği kongrede divan sadece mesajın son paragrafını okumak istedi. Ancak salonun isteği ve alkışları üzerine tümünü okudu.
Mehmet Ağar'ın gelmesinin gecikeceği gerekçesi ile çalışma, mali ve denetim raporlarının görüşülmesi ile tüzük değişiklikleri öne alındı. Çalışma raporunun sunumu bile yapılmadan oylandığı kongrede, DYP'nin kasasında 22 trilyon lira bulunduğunu gösteren mali rapor da onaylandı.
İzdiham yaşandı Sakin olan salon Ağar'ın girişi ile canlandı. Önce dışarıda otobüsün üzerinde, ardından salonda katılımcıları selamlayan Ağar, salondaki izdiham nedeniyle güç anlar yaşadı. Kalabalığı "demokratik başkaldırış" olarak nitelendiren ve "bu zalim iktidara karşı milletin gurur abidesi" olarak var olacaklarını belirten Ağar, 1946'lar, 50'ler, 60'lar gibi bir başkaldırış, isyan olduğunu savundu. Bu başkaldırışı iktidara taşımanın boyunlarının borcu olduğunu söyleyen Ağar, 14 Mayıs 1950'nin DP'nin iktidara geldiği gün olduğundan, Allah'ın kendilerine de bunu nasip etmesinden bahsetti. Bu topraklar üzerinde yaşayan herkesi, hiçbir etnik, din, mezhep farklı gözetmeden "Türk" olarak tanımlayan Ağar, Fransa ve İtalya'nın bu konuda Türkiye'ye örnek olamayacağanı savundu. "Aynı vatan, aynı bayrak, aynı ezan, aynı kubbe altındayız. Anadolu Rumeli, Kafkaslar ta kendisiyiz. Kimse nifak sokamaz. Büyük milletin şerefli fertleriyiz" diye konuşan Ağar, her bölgeyi kucaklayan yegane parti olduklarını ileri sürdü.
Heyecana gelemedi 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat tarihlerini sıralayıp, sonunda milletin demokrasinin önünü açtığını belirten Ağar, heyecanlı konuşması sırasında fenalık geçirdi. Bir süre konuşamayan ve birkaç defa "büyük heyecanına" vurgu yapan Ağar, "Büyük heyecanımdan dolayı konuşmama on dakika ara veriyorum" diyerek korumalarının yardımıyla salondan çıkarıldı. Platformun arkasından protokol odasına götürelen ve doktor kontrolüne alınan Ağar'ı görüntülemek isteyen gazetcilerle korumaları arasında itiş kakış yaşandı. Salon ise önce bir "ne oldu" şoku yaşadı. Kürsüden sık sık Ağar'ın yeniden geleceği anonsu yapılıp, konuklar tanıtılarak boşluk doldurulmaya çalışıldı. Bir saat sonra bu kez yanında eşi ile kürsüye gelen Ağar, sık sık su içerek, terini silerek, konuşmasını tamamladı. "Kabahat bizde hanımsız çıkmamak lazımmış" diyerek eşi ile ellerini havaya kaldıran Ağar, "Size yolu açan trafik polisinin gözünde iki damla yaş varsa, 'gelin artık' diyorsa, genç kadınlar, mübaret sakallılar 'kurtarın bizi' diyorsa, Türkiye bir yerlere gidiyor" dedi.
İzdiham yaşandı Sakin olan salon Ağar'ın girişi ile canlandı. Önce dışarıda otobüsün üzerinde, ardından salonda katılımcıları selamlayan Ağar, salondaki izdiham nedeniyle güç anlar yaşadı. Kalabalığı "demokratik başkaldırış" olarak nitelendiren ve "bu zalim iktidara karşı milletin gurur abidesi" olarak var olacaklarını belirten Ağar, 1946'lar, 50'ler, 60'lar gibi bir başkaldırış, isyan olduğunu savundu. Bu başkaldırışı iktidara taşımanın boyunlarının borcu olduğunu söyleyen Ağar, 14 Mayıs 1950'nin DP'nin iktidara geldiği gün olduğundan, Allah'ın kendilerine de bunu nasip etmesinden bahsetti. Bu topraklar üzerinde yaşayan herkesi, hiçbir etnik, din, mezhep farklı gözetmeden "Türk" olarak tanımlayan Ağar, Fransa ve İtalya'nın bu konuda Türkiye'ye örnek olamayacağanı savundu. "Aynı vatan, aynı bayrak, aynı ezan, aynı kubbe altındayız. Anadolu Rumeli, Kafkaslar ta kendisiyiz. Kimse nifak sokamaz. Büyük milletin şerefli fertleriyiz" diye konuşan Ağar, her bölgeyi kucaklayan yegane parti olduklarını ileri sürdü.
Heyecana gelemedi 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat tarihlerini sıralayıp, sonunda milletin demokrasinin önünü açtığını belirten Ağar, heyecanlı konuşması sırasında fenalık geçirdi. Bir süre konuşamayan ve birkaç defa "büyük heyecanına" vurgu yapan Ağar, "Büyük heyecanımdan dolayı konuşmama on dakika ara veriyorum" diyerek korumalarının yardımıyla salondan çıkarıldı. Platformun arkasından protokol odasına götürelen ve doktor kontrolüne alınan Ağar'ı görüntülemek isteyen gazetcilerle korumaları arasında itiş kakış yaşandı. Salon ise önce bir "ne oldu" şoku yaşadı. Kürsüden sık sık Ağar'ın yeniden geleceği anonsu yapılıp, konuklar tanıtılarak boşluk doldurulmaya çalışıldı. Bir saat sonra bu kez yanında eşi ile kürsüye gelen Ağar, sık sık su içerek, terini silerek, konuşmasını tamamladı. "Kabahat bizde hanımsız çıkmamak lazımmış" diyerek eşi ile ellerini havaya kaldıran Ağar, "Size yolu açan trafik polisinin gözünde iki damla yaş varsa, 'gelin artık' diyorsa, genç kadınlar, mübaret sakallılar 'kurtarın bizi' diyorsa, Türkiye bir yerlere gidiyor" dedi.
Evrensel'i Takip Et