08 Mayıs 2005 21:00

'Biz böyle öldürürüz
   hesap da vermeyiz'

Salih Karaaslan'ın işkencede ölümünün ardından açılan davada, belgelere yansıyan iddialar çatışma dönemine ışık tutuyor.

Paylaş
Silopi'de iki astsubay ve bir uzman çavuş, 1999'da, PKK'li olduğu iddiasıyla gözaltına alınan Salih Karaaslan'ın sorguda işkenceyle ölümüne neden olmaktan 5 yıl 4'er ay hapis cezasına çarptırıldı. Sanıkların avukatı Merih Kavukçu'nun cinayetin tanıklarının dinlenmesi talebi ve tanıkların asıl katillerin başkaları olduğu iddiasıyla Şırnak Savcılığı'na verdikleri dilekçelerin bugüne kadar dikkate alınmadığı ortaya çıktı. Av. Kavukçu AİHM'e başvururken, tanıkların dilekçelerde anlattıkları olaylar ise oldukça ilgi çekici. Olay sırasında Şırnak İl Jandarma Komutanlığı'nda görevli Uzman Jandarma Çavuş Murat Bektaş'ın son olarak 1 Şubat 2005'te Şırnak Savcılığı'na ulaştırılmak üzere Sultanbeyli Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği suç duyurusu dilekçesi ve PKK itirafçısı Arzu Turkurkor'un dilekçelerinde yer alan iddialar, çatışma döneminde yaşananlara ışık tutuyor.

Dilekçeye yansıyanlar Olay sırasında Jandarma Komutanlığı'nda bulunan itirafçı Turkurkor'un hem Şırnak Ağır Ceza Mahkemesine hem de Yargıtay 1. Ceza Dairesi'ne gönderdiği 09.03.2004 tarihli dilekçesi dikkate alınmadı. Turkurkor, dilekçesinde; 20 Mart 1999 günü 'canlı bomba' aramak üzere bazı jandarma görevlileri ve itirafçılarla birlikte Şınak il merkezine yaptıkları incelemeden döndükleri sırada yaşadıklarını şöyle anlattı; "1999 yılının Mart ayında Şırnak İl Jandarma Komutanlığı'na PKK örgütü itirafçısı olarak müracaatta bulundum (...) Şırnak İl Jandarma Komutanlığı sorgu kısmına saat 15.30 gibi döndüğümüzde bir gün önce Silopi'de yardım ve yataklıktan gözaltına alınan Salih Karaslan'ın öldüğünü duyduk, daha sonra sorgu kısmında bulunan itirafçılardan ve sorgu personeli arasında geçen konuşmalardan Salih Karaaslan'ın sorgu esnasında Uzman Başçavuş H.A.'nın işkencesi ve dövmesi sonucu maruz kaldığı şiddet nedeni ile öldüğünü duyduk, hatta H.A. bize hitaben 'biz adamı böyle öldürürüz hesap da vermeyiz.' dedi. Bunu ben bizzat duydum. (...) ölüm olayı ile ilgili davada ben de tanıktım ancak bulunamadığım için dinlenemedim."

'Terörist yüzünden ceza alınmaz' Uzman Jandarma Çavuş Murat Bektaş ise 12 Mart 2004'te Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı'na ve 1 Şubat 2005'te ise Sultanbeyli Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusu metni hem sorgu sırasında hem de Karaslan'ın ölümü sonrasında Jandarma Komutanlığı'nda yaşananları aktarıyor. Dilekçedeki ilgi çekici iddialara göre; -İşkence ile ölümü gerçekleştiren kişiler yargılanan askerler değil.

-İşkenceyi herkes duydu ancak müdahale edilmedi -Karaslan'ın öldüğü anlaşılınca sahte tutanak hazırlandı ve imzası taklit edildi. -İşkenceyi gerçekleştiren askerlerin kim olduğu komutanlara bildirildiği halde dikkate alınmadı. -Dilekçede "binbaşı" olarak aktarılan şahıs olayı "bir terörist yüzünden ceza alınmaz" sözleri ile tanımladı

JİTEM'i anımsattılar Bektaş'ın dilekçesinde İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde çalıştığını belirtmesi JİTEM'i anımsatırken, kod adları ile sorgu yapan ve tanıklar tarafından defalarca asıl suçlu olmakla itham edilen iki jandarma hakkında bugüne hiçbir soruşturma açılmaması ise bu jandarmaların "ne farkları" olduğu sorusunu gündeme getiriyor.

ÖNCEKİ HABER

Yeni milli gelir hesabı

SONRAKİ HABER

161 öğrenciye soruşturma

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...