26 Nisan 2005 21:00

Çaresizliğin suskunluğu

Tekstil sektörü feryat ediyor. Kotaların kalkmasıyla birlikte sorunlar daha çok dile getirilmeye başlandı. Piyasada son 4-5 aydır yaşanan bunalım, atölyelerin kapanmasına, fabrikaların küçülmeye gitmesine neden oluyor.

Paylaş
Tekstil sektörü feryat ediyor. Kotaların kalkmasıyla birlikte sorunlar daha çok dile getirilmeye başlandı. Piyasada son 4-5 aydır yaşanan bunalım, atölyelerin kapanmasına, fabrikaların küçülmeye gitmesine neden oluyor. Çalışanlara ise bu durum hak gaspları, ücretlerin düşürülmesi, işten atmalar, ücretsiz izinlerin yaşanmasını getiriyor. Hükümet "kriz yok dese de", hem işverenler hem de işçiler krizi yaşıyorlar. İşverenler, işçiler ve sendikalar arasında en çok korkulan ise 2001'de yaşanan krizin tekrar etmesi.

Fabrikalar küçülüyor Sektörde örgütlü TEKSİF Genel Başkanı Zeki Polat, tekstil piyasasının yavaş yavaş 2001'e doğru gittiğini belirtti. Polat atölyelerin kapandığını, fabrikaların küçülmeye gittiğini dile getirerek, herkesin bu gerilemeyi Uzakdoğu'ya bağladığını ancak daha başka nedenlerinin de olduğunu vurguladı. Polat şöyle konuştu; "Dolardaki düşüş daha fazla etkiliyor. İhracat yapan firmalar dolar üzerinde yapıyor. Dolar yükselmeyince fiyatlar sabit kalıyor. Zam da yapamıyorlar. Peki hükümet bu konuda ne önlem alıyor? Bezine, elektriğe, KDV'ye zam yapıyor, 5 katı vergi alıyor. Bu duruma Çin'in ektisi yüzde 30'u geçmez. İçimizdeki Çinlilerin etkisi nedir buna bakmak lazım. Dışarıdan malı buraya işverenler getiriyor. Burada üretilen malı dışarı çıkartıp sonra tekrar piyasaya getiriyorlar. İşverenler 20 parçaya bölünmüşler. Asgari bir müşterekte birleşsinler sorun çözülür. Ortayolu bulsunlar sonra hükümete gidip şunları yapmak zorundasın diyelim, kavgamızı verelim. Bu gidişattan en çok çalışanlar zarar görecek. Merdiven altındaki atölyeler bile kapanıyor. Fabrikalar küçülüyor. Fabrikalarda işten atmalar, ücretsiz izinler başladı. 2001 krizine geri dönmekten korkuyoruz. "

Sektör krize gidiyor DİSK Genel Başkanı ve Tekstil Sendikası Genel Başkanı Süleyman Çelebi, ülkede 2001'de yaşanan krizin alttan alta oluşmaya başlandığını dile getirerek şöyle devam etti; "Tekstil sektörünün bu hale gelmesinde özellikle Uzakdoğu'da Çin, Bangladeş, Hindistan'daki çok düşük maliyetli üretim. İşçi ücretleri düşük, ham madde, enerji düşük fiyatlarla satılıyor, dolayısıyla ürünün fiyatı düşüyor." Sektöre ilişkin isyanın sadece işçiler, sendikalardan gelmediğini, bu zamana kadar hükümeti destekleyen işverenlerin de artık isyan etmeye başladığını belirten Çelebi, işverenlerin Ekonomik Sosyal Konsey taplantısında sıkıntılarını dile getirdiklerini ve çözülmesini istediklerini söyledi. Örgütlü oldukları yerlerde sektörün durumundan kaynaklı hak gasplarının yaşandığını belirten DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, "Ücretlerde ciddi anlamda gerileme var. İyileştirme amacıyla gittiğimizde korkunç bir tablo ile karşılaşıyoruz. Bazı işyerlerinde sosyal diyalog ile çözebiliyoruz. Mesala ücretli izin hakları 2006'da olanlarınkini bu yıl kullandırıyoruz. Ama bu sorunu çözmüyor. Bazı yerlede işten atmalar var, ücretsiz izinler var. Büyük bir işçi kıyımı tehditi attındayız" dedi.




SONBAHARDA KIYIM GELECEK Öz İplik-İş Genel Başkanı Yusuf Engin, örgütlü oldukları Niğde, Kayseri, Kahramanmaraş, Gaziantep, İstanbul'daki fabrikaları gezdiğini, gördüğü tablonun çok vahim olduğunu söyledi. Engin, "Aynı çaresizliğin suskunluğu gibi. Tekstilin bu hale gelmesinde birkaç neden var. Öteden beri izlenen yanlış politikalar, kotaların kalkmasıyla Çin'in piyasaya girişi, teşvik politikalarının yanlışlığı, haksız rekabet, kayıt dışılık"dedi. Engin sözlerini şöyle sürdürdü: "Teşvik mevcut sanayiyi koruyan, tedirgin etmeyen, kaçırmayan bir anlayışa sahip olması lazım. Sektörel, bölgesel bazda ele alınmadığı için yanlıştır, milli gelir üzerinden yapıldığı için yanlıştır. Teşvik sektörler göz önüne alınarak verilmelidir. Bazı sektörlerde enerjiyi düşürürsün, bazı sektörlerde vergiyi. Bölgesel olarak ise tarıma teşvik vermeniz gerekirken sanayiye verirseniz yanlış olur. Bunlar yapılmadığı için mevcut sanayici rahatsız, yatırım yapmak isteyenler ise geleceği rahat göremediği için yatırım yapmıyor." Örgütlü oldukları birçok işyerinde önce ücretli izin ardından da ücretsiz izinlerin başladığını belirten Engin, henüz işten atmaların başlamadığını, işverenlerin beklediğini, önümüzdeki birkaç ay içinde bir düzelme olmazsa sonbahara doğru büyük işçi kıyım yaşanacağını dile getirdi.




İŞTEN ATMALAR BAŞLADI Kıraç'ta kurulu olan Teknik Grup'a bağlı Örmaş'da 7 yıl çalıştıktan sonra daralma gerekçesiyle işten atılan Ramazan Mert, işlerinin yavaşladığını, siparişlerin azaldığını, iki makinenin çalışır hale geldiğini söyledi. İşten atılmadan önce de haklarına yönelik gaspların yaşandığını belirten Mert, "Maaşıma 5 milyon zam yaptılar. İkramiyeleri önce maaşların içine eklediler. Zamanla eritecekler. Bizden önce de işten atmalar oldu. Benimle birlikte 80 kişi işten atıldı. İşten atmaların devam ettiğini duydum" diye konuştu. Mert, 5.5 aydır iş aradığını, ancak gittiği her yerde 'işçi alamıyoruz', 'biz sizi ararız' laflarıyla geri çevrildiğini dile getirdi. Bayrampaşa'daki Vural Tekstil'den 9 Mart'ta atılan İmar İgit, fabrikalarında yaklaşık 700 işçinin bulunduğunu, kendisiyle birlikte 200 kişinin atıldığını, önceki hafta ücretsiz izin uygulamasına gittiklerini, geçen hafta ise 80 kişinin daha işten atıldığını söyledi. İşten atmaların devam edeceği yönünde duyum aldığını belirten İgit, işten atma gerekçesi olarak siparışlerin azaldığını, personel fazlalığının oluştuğunu gerekçe gösterdiklerini söyledi. 6 yıl bu fabrikada çalışan İgit, son yapılan zamların da yüzde 2 ile yüzde 20 arasında değiştiğini dile getirdi.

YARIN: İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçılar Birliği Başkan Vekili Yaşar Acar, sektörün sorunlarını anlattı

ÖNCEKİ HABER

Askerler kaçıyor

SONRAKİ HABER

Özelleştirme can almaya devam ediyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...