24 Nisan 2005 21:00

Facia 'geliyorum' dedi

Gökler beldesindeki Gediz Linyit İşletmesi'nde meydana gelen, 1 mühendis ve 17 işçinin hayatını kaybettiği faciada ölüm göz göre göre "geliyorum" dedi. Özelleştirme ve taşeronlaştırma uygulamalarına, uyarılara rağmen denetim yapılmadığına, aşırı kâr hırsına dikkat çeken maden işçileri ve sendikacılar, yeni faciaların kapıda beklediği uyarısında bulundu. Geçen yıl, sendikaya üye 50 işçi tarafından Cumhuriyet Başsavcılığı'na, facianın yaşandığı maden ocağı başta olmak üzere, çalışma koşullarının yetersizliği ve iş güvencesinin uygulanmaması nedeniyle, suç duyurusunda bulunulmuş. Maden-İş Sendikası Şube Başkanı Ali Akgün de, yaklaşık bir yıl önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu ile bizzat görüştüğünü, maden ocaklarındaki ağır çalışma koşullarına ve iş güvenliğinden yoksun şartlara dikkat çekmeye çalıştığını belirtiyor.

'Kömür insandan önde geliyor' Gediz'de yaşanan facianın rekabetin ve aşırı kâr hırsının ürünü olduğunu söyleyen Ali Akgün, şunları anlattı: "80-92 yılları arasında Gediz kömürü altın çağını yaşamıştır ama 90'lı yıllarla birlikte ithal kömürün piyasaya hakim olması, kükürt ve karbondioksit oranı ithal kömüre göre yüksek olan Gediz kömürünün piyasasını daraltmış ve buna karşı önlem olarak işveren, çalışan sayısını azaltmış, teknolojik yatırımdan kaçmış, iş güvenliğini önemsememiştir. Bugün madenlerde çalışanlar ilkel koşullarda işbaşı yapmaktadır. Kazma, kürek, vagon ve ray sistemlerinden başka bir çalışma aracına ve olanağına sahip değildir. Kömür insandan daha ön plana çıkmıştır." Devletin, madenleri özelleştirerek çalışanı köle olarak gören anlayışa teslim etmek yerine, gerekli düzenlemeleri ve teknolojik yatırımları bizzat yaparak kamunun hizmetine sunması gerektiğini ifade eden Akgün, aksi takdirde özelleştirmenin birçok yerde olduğu gibi çalışanlara işsizlik, açlık ve ölüm getireceğini söyledi.

İhmale tahammül yok Yeraltı madenciliğinin en küçük bir ihmali ve dikkatsizliği affetmeyeceğini, yaşanan kazanın bir kez daha gösterdiğine dikkat çeken Akgün, şöyle devam etti: "Maden işkolunda iş kazalarının minimuma indirilmesi için her işyerinde tahlisiye ekibinin bulunması ve bu ekiplerin çağın gerektirdiği olanaklarla çalışma saatlerinden yarım saat önce ocağa girip ölçümler yapması gerekmekte. Maalesef Gediz'deki maden ocaklarında böyle bir çalışma olmadığı gibi gerekli teçhizat da mevcut değildir. Patlamanın gerçekleştiği maden ocağında tahlisiye ekibi olarak 1 kişi vardı. Korbandioksit ve metan gazı birikiminde havasız olan yerlerde kullanılmak üzere sadece 8 tane cihaz var. Bunlara da düzenli bakım yapılmamaktadır."

Ücretlerini almamışlardı 1992 yılı öncesine kadar yaklaşık 2500 işçinin çalıştığı Gediz madenlerinde, 92'de yaptıkları 9 aylık grevden sonra başlayan taşeronlaştırma, işçi kıyımı ve sendikasızlaştırma ile çalışan sayısının 650'ye düştüğünü söyleyen Akgün, "Gediz'de maden işçisinin değerinin olduğunu söyleyemeyiz" dedi. İşsizlik nedeniyle kölelik koşullarında çalışmaya mecbur olduklarını ve "ekmeği ölümün ağzında aradıklarını" söyleyen KİAŞ işçileri de, facianın yaşandığı yer de dahil olmak üzere birçok ocakta şubat ayı ücretlerinin yarısı, mart ücretlerinin tamamı ve bir ikramiye alacaklarının halen ödenmediğini anlattılar.

Evrensel'i Takip Et