23 Nisan 2005 21:00

Mücadele varsa hak da var

Çorlu Deri Organize Sanayi Bölgesi, Kazlıçeşme'nin dağılmasının ardından faaliyete geçti. Bu nedenle pek çok işçi İstanbul'dan Çorlu'ya göçmek zorunda kaldı.

Paylaş
Çorlu Deri Organize Sanayi Bölgesi, Kazlıçeşme'nin dağılmasının ardından faaliyete geçti. Bu nedenle pek çok işçi İstanbul'dan Çorlu'ya göçmek zorunda kaldı. Ancak burada alıştıklarından farklı bir manzarayla karşılaştılar. Örgütsüzlük ve kuralsızlık dayatıldı. İtiraz eden işçiler derhal işten atıldı. İkramiyeler, sosyal haklar kaldırıldı. Ücretler düşürüldü. Çalışma saatleri yükseltildi. Sigortasız çalıştırma yaygınlaştı... Çorlu'da birbiri ardına yaşanan sendikalaşma mücadeleleri ise hep sonuçsuz kaldı. Ancak işçiler katılsın ya da katılmasın, sadece bu mücadele dönemlerinde belli haklar alabildiler.

Kazlıçeşme deneyimi Murat Aksan yeni emekli olmuş bir deri işçisi. Kazlıçeşme'de ve Çorlu'da çalıştığını söyleyen Aksan, örgütlü bir bölgeyle örgütsüz bir bölge arasındaki farkı iyi biliyor. "Kazlıçeşme'de sosyal haklarımız vardı. Burada hiçbir şey yok. Her şey patronun insafına bağlı" diyen Aksan, birkaç fabrikada sendikalaşma mücadelesi başladığında patronların işçilere belli haklar tanıdığını, mücadele sona erdiğinde ise geri aldığını söyledi. Aksan, mücadele etmenin başarısızlıkla da sonuçlansa işçilere kazandırdığına dikkat çekti.

Binlerce işçi ücretsiz izinde Yüzlerce fabrikanın bulunduğu sanayi bölgesinde işlerin en yoğun olduğu yaz aylarında 8 bin işçi çalışıyor. Bu rakam kışın 3 bine kadar düşüyor. Kış aylarında ücretsiz izinde olan işçiler yazın günde 16 saate kadar çalıştırılıyor. Ücretsiz izinde olan işçilerden Orhan Koç'a deri sanayi içinde bir fabrikanın inşaatında çalışırken rastlıyoruz. Koç 8 yıllık deri işçisi. İşler az olduğu için ücretsiz izinde olduğunu söylüyor. "Bunu gelenek haline getirdiler. İzinde olduğumuz dönemde de inşaat ve boya işlerinde çalışarak karnımızı doyuruyoruz" diyor.

Taşeronlaştırma Taşeronlaştırma ise patronların İş Güvencesi Yasası'na karşı aldığı bir önlem olarak hemen her fabrikaya girmiş. Böylece işçiler, 30 kişinin altında olmak üzere başka şirketlere kayıtlı gösteriliyor ve yasadan yararlanmaları engelleniyor. Deri-İş'te örgütlendikleri için işten atılan ve direnişte olan İleri Deri Fabrikası işçilerinden İsmail Göksu, daha önce çalıştığı fabrikada taşeron işçisi olduğunu işten atılınca öğrendiğini anlatıyor: "Bizi taşeronda göstermişler. Bunu ancak kapı önüne konunca öğrendik. Böylece kadroyu aşağıda tutuyor ve örgütlenmemiz engellenmeye çalışılıyor."

Sigara sağlığa zararlı! Genç deri işçisi Yalçın Sarıca, işçilerin çoğunun asgari ücretle çalıştığını söylüyor. "Bunu bir de tam vermiyorlar, parçalara bölüyorlar" diyen Sarıca, işyerindeki koşulları ise şöyle aktarıyor. "Ne söylenirse yapmak zorundasın, itiraz hakkın yok. Sigara içmek yasak. İçmek istesen 'sağlığa zararlı' diyorlar. Ama o kadar kimyasal maddenin içinde korunmasız çalışmana kimse bir şey demiyor." İskender Öktem de genç bir işçi. Daha önce pek çok sendikalaşma girişiminin içinde bulunmuş ve hepsi başarısızlıkla sonuçlanmış. Bu durumun kızgınlığıyla "Artık hiçbir şeye girmem. Patron işçiye para vermiyor diye kızıyoruz, ama adam haklı. Ben de olsam vermem, çünkü işçi birlik değil" diye konuşuyor.

ÖNCEKİ HABER

Menemen'de şenlik düzenlendi

SONRAKİ HABER

Şeker-İş EMEP'i ziyaret etti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...