09 Nisan 2005 21:00

Fransa'da referandum telaşı

Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, anayasa referandumundan 'Evet' çıkacağından emindi. Ama işçi ve emekçiler, son yıllarda yitirdikleri hakların bir sorumlusunun da Avrupa Birliği inşa süreci olduğunun daha çok farkına varmaya başlamışlardı.

Paylaş
Fransa'da Avrupa Anayasası referandumu öncesinde anketlerde "hayır" oylarının fazla çıkması sermaye çevrelerini telaşlandırdı. Bir süreden beri, Fransız ve Avrupa gericiliğini bir telaş sarmış bulunuyor. 29 Mayıs'ta Fransa'da yapılacak anayasa referandumundan "hayır" çıkması ihtimali güçlendikçe, burjuvaların uykusu kaçıyor, saldırganlaşıyorlar.

Anayasanın asıl amacı Elli yıldan beri inşa edilmekte olan Tekellerin Avrupası'na hukuki zemin sunmak gibi temel bir hedef güdülerek hazırlanmış olan anayasa taslağı, bu yılın başından itibaren AB ülkelerinin onayına sunuldu. Avrupa Birliği'nin 25 üyesinden çoğunluğu, halkoyuna başvurmadan, parlamentolarda aldıkları kararlarla anayasayı onaylarken ya da onaylamaya hazırlanırken, Fransa gibi birkaç ülke, referanduma karar vermişti. Anayasa gibi temel bir konuda halkın görüşünü almadan karar vermek, her ne kadar anti-demokratik olsa da, böyle bir yasal imkan vardı ve bu imkan çoğu ülke tarafından kullanıldı. Fransa'da ise, Cumhurbaşkanı Jacques Chirac referanduma karar verirken, sonucun olumlu olacağından emin görünüyordu. Halbuki Fransız işçi ve emekçileri, son yıllarda yitirdikleri hak ve mevzilerin bir sorumlusunun da Avrupa Birliği inşa süreci olduğunun daha çok farkına varmaya başlamışlardı. Hatta sağ ve sol hükümet partilerinin bizzat kendileri, değişik vesilelerle, aldıkları kararların karşı çıkılması imkansız "Brüksel direktifleri" olduğunu açıklayarak sorumluluktan kurtulmaya çalışmışlar ve istemeden de olsa, AB aleyhtarlığının yaygınlaşmasına katkıda bulunmuşlardı. Dolayısıyla, "Avrupa olmazsa kaos olur" yaygarası, geçmişte olduğu gibi tartışmasız kabul görmüyor. Daha kuşkulu ve sorgulayıcı bir yaklaşım gündemde.

Chirac baltayı taşa vurdu Cumhurbaşkanı Chirac ve gericilik, referandum kararı alarak, baltayı taşa vurduklarının şimdi farkındalar, ama artık geri dönüş yok. Ne var ki sermaye, mevcut durumdan en fazla avantajla çıkmak istiyor. Öteki Avrupa ülkelerindeki sermaye çevrelerinin ve partilerinin de desteğini alarak bunu yapabileceklerine inanıyorlar. Chirac ve hükümeti, referandumdan çıkabilecek muhtemel bir "Evet"i kendi halk düşmanı, neoliberal ve özelleştirmeci politikalarına da bir destek olarak sunacak. Giderek şiddetlenen kampanyanın "evetçiler" tarafında yer alanlar, Chirac ve gerici Jean-Pierre Raffarin hükümeti, bir önceki dönemin emekçi düşmanı politikalarından sabıkalı Sosyalist Parti ve Baron Selliere yönetimindeki büyük patronlar kuruluşu MEDEF. Bunların uluslararası destekçileri ise, Blair'den Barosso'ya, Schröder'den Berlusconi'ye kadar uzanan geniş bir sağcı ve 'solcu' gericiler güruhu. Yani aslında Avrupa Anayasası'nın kimlerin çıkarına hizmet edeceğini anlamak için, anayasa metnini bir hukukçu titizliği ile okumaya, fazlaca ölçüp biçmeye gerek yok. Sadece "evet"çiler kampının bileşimine bakmak bile, ilk elde kuşku duymak için yeterli. Emekçilerin saflarında gelişen de bu kuşku. İşçi ve emekçilerin politik, sosyal ve sendikal güçlerinin önemli bir kesimi, kadın ve gençlik örgütleri, "Anayasaya hayır" yönünde tutum belirlediler.

Sosyalist Parti'de kargaşa Hatta Sosyalist Parti ve Yeşiller Partisi gibi, "evet" cephesinde yer almaya karar vermiş partilerin militanlarının ve seçmenlerinin önemli bir bölümü de "hayır" yönünde tutum takındılar. Sosyalist Parti, referandum dolayısıyla bölünmenin eşiğine gelmiş durumda. Aralık ayında parti içinde düzenlenen iç referandumda, üyelerin yüzde 60'ı "evet" dedikleri halde, partide homurdanma durmadı. Anayasa tartışmaları yoğunlaştıkça ve deyim yerindeyse "anayasanın ipliği meydana çıktıkça", tüm toplumda olduğu gibi, Sosyalist Parti'de de "hayır" diyenlerin sayısı artıyor. Partinin bazı yöneticileri de bu durumdan cesaret alıp ihraç tehditlerini hiçe sayarak, açıktan "hayır" kampanyası yürütmeye başladılar. Referandum fırtınası dindikten sonra, Sosyalist Parti'nin karışacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Yönetim 'evet', taban 'hayır'! Anayasa meselesi, işçi ve köylü sendikalarında da ciddi tartışmalara yol açtı. Avrupa Sendikalar Konfederasyonu'nun (ASK) "anayasaya evet" tutumu, resmi olarak tüm üye sendikaları bağlamasına karşın, hiçbir sendika merkezi açıktan "evet" kampanyası yürütemiyor. ASK üyesi olan ve Fransa'nın en büyük, köklü işçi konfederasyonu CGT'de ise iş, bir adım daha ileri gitti. Anayasa konusundaki tutumu görüşmek üzere toplanan platform, katılanların yüzde 80'inin oyuyla "hayır" yönünde tutum almaya karar verdi. Liderliğini küreselleşme karşıtı hareketin tanınmış simalarından Jose Bove'nin yaptığı Köylü Konfederasyonu da, "hayır" oyu kullanılması yönünde çağrı yaptı. Sadece çiftçilere yönelik bir kamuoyu yoklamasının sonuçlarına göre, bu kesimden yüzde 70 oranında "hayır" oyu çıkması bekleniyor. Genel kamuoyu yoklamalarında ise, "hayır" oyları yüzde 53-54 oranında seyrediyor.

Hile, şantaj ve tehdit Anayasaya muhalefet edenler işçi ve emekçiler, demokratik ilerici güçler olmasına karşın burjuvazi, muhaliflerini de kendisi tayin etmek istiyor. Jean Marie Le Pen'in partisi veya kralcı De Villiers gibi bazı marjinal ırkçı, milliyetçi, gerici güçlerin de anayasaya karşı çıkmasından hareketle; anayasaya karşı çıkanların "ilerleme düşmanı bir avuç nostaljik milliyetçi olduğu" iftirasına başvuruluyor. Sözde iki tarafa da dengeli söz hakkı veren televizyon-radyo programlarına, "hayır" cephesini temsilen bu gericiler davet ediliyor. Gazeteler onları öne çıkaran yayınlar yapıyorlar. Böylece, hem anayasaya "hayır" diyenler gözden düşürülmüş oluyor, hem de ırkçı-gericilere propaganda imkanı sunuluyor. Kampanyada sona yaklaşıldıkça, bu türden demagoji ve iftiralara daha çok başvurulacağı ortada. "Evet"çi şer cephesinin en çok kullandığı ve kullanacağı argümanlardan biri de kaos ve belirsizlik tehdidi. Şimdi, 29 Mayıs'taki bu referandumu işçi ve emekçiler için başarıya, ve gericilik için de yenilgiye dönüştürmenin imkanı somut olarak bulunmakta. Bu, sadece Fransa'nın emekçileri için değil, tüm Avrupa emekçileri için bir moral kaynağı olabilir.

ÖNCEKİ HABER

Yüzbinler işgali lanetledi

SONRAKİ HABER

ABD'li diplomat 'bölünme' öngördü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...