2 Nisan 2005 21:00

Mezarda emeklilik bile
   mumla aranacak

Hükümetin hazırladığı ve Başbakanlık'ta bekleyen Emeklilik Sigortası Yasa Tasarısı, Türk-İş Uzmanı Celal Tozan'a göre "mezarda emekliliği mumla aratacak." Tasarının emekli olabilmek için 9 bin prim ödeme zorunluluğu getireceğine ve emeklilik yaşını kademeli olarak 68'e çıkaracağına işaret eden Tozan, yılda 90 gün çalışan bir mevsimlik işçinin ancak 118 yaşında emekli olabileceğini belirtiyor. IMF ve DB'nin direktifleri doğrultusunda emeklilik aylığının düşürüleceğini kaydeden Tozan, aylıklara uygulanan alt sınırın kaldırılmasıyla da aylıkların dibe vuracağına dikkat çekiyor. Emeklilik Sigortaları Yasa Tasarısı genel hatlarıyla ne getiriyor? Yapılmak istenen finansman odaklı olup, sosyal devlet ilkesiyle örtüşmeyecek şekilde kara delik olarak adlandırılan sosyal güvenlik açığının kapatılmasına yönelik. IMF ve DB'nin de istediği bu. Reform diye nitelendirilebilecek, insanların haklarını artıran, hakların kullanımını kolaylaştıran bir düzenleme değil. Emeklilik yaşı 2036'dan itibaren kademeli olarak 2075 yılında, kadın erkek ayrımı gözetilmeksizin 68'e yükseltiliyor. Bu kanun yürürlüğe girdikten sonra sigortalı olan bir kimsenin emekli olması için 50 yıl fiilen çalışması gerekiyor. Yüzde 15'lere varan işsizliğin olduğu Türkiye'de bir vatandaş 18 yaşını doldurduğu gün işe başlayacak, hiç ara vermeden, çıkartılmadan, kovulmadan 50 yıl çalışacak ki, emeklilik hakkını kazansın. Bu Türkiye gerçeklerine uygun düşmüyor. İş Yasası ile esnek çalışma kabul edildi. Kısmi süreli çalışma yaygınlaşacak, öte yandan geçmişten günümüze var olan mevsimlik işçiler var. İnşaat, tarım, kiremit birçok sektörde oldukça yaygın. Burada çalışanlar yılda en çok 120 gün çalışabiliyor. Bu insanlara, '9 bin gün prim ödendiği zaman emekli olacaksınız' deniliyor. Her yıl o işi bulmak koşuluyla yılda ortalama 90 gün çalışan bir mevsimlik işçinin 100 yıl fiilen çalışması gerekecek ki, 9 bin günü tamamlayıp, tam emekli aylığı alabilsin. 18 yaşında da sigortalı olacak, ne yaptı 118. Bu insanla alay etmektir. Diyelim ki bu vatandaş yılda 120 gün çalışabilen şanslılardan, ya da kısmi süreli çalışanlardan oldu, her yıl iş bulmak kaydıyla 75 yıl çalışacak ki, emeklilik hakkı alsın. Türkiye şartlarında bu imkânsız. 75'in üzerine 18'i ekleyelim, 93 yaşına kadar ölmeyeceksin, yaşayacaksın ve çalışacaksın, sonra da alabildiğin kadar emeklilik aylığı alacaksın. Emeklilik yaşı artırılırken, ortalama ömür süresinin yükseleceği var sayılıyor, bu mümkün mü? Öte yandan yaklaşık 70 yaşında emekli olmak ne derece anlam ifade ediyor? Emekliliği insanların elden ayaktan düşüp, öbür dünyayı düşündüğü, elini eteğini çektiği bir dönemde elde edeceği bir hak olarak düşünmek son derece yanlış. Belirli bir süre çalışmış insanların, eli ayağı tutarken, dünyadan haz alırken, yaşamını bir süre daha sağlıklı, güvence içinde sürdürmesi amaçlanmalı. "Şükürler olsun, çalıştım, emekli oldum, biraz da rahat edeyim" diyebilmek tüm vatandaşların hakkıdır. Bu kadar ekonomik dar boğaz içindeyken, nüfusumuzun yüzde 80'i yoksulluk sınırının altındayken, insanların yaşam süresinin 15 yıl daha fazla uzayacağını düşünmek gerçekçi gözükmüyor. 5 bin 400 gün prim ödeyip, emekliliğe hak kazanma hükmünün uygulanması nasıl olacak? Tasarıda 5 bin 400 gün primi ödenenlerin, daha az 'kısmi' emekli maaşı almak şartıyla, emekli olabilmesine ilişkin bir hüküm var. Ancak burada da emeklilik yaşına 3 yıl daha ekleniyor. Yani 5 bin 400 gün çalışan biri 68 yaşında emekli olmayacak, 3 yıl daha konulacak, 71 yaşında emekli olacak. Diyelim ki, 50 yaşında 9 bin gün primi tamamladınız, 68 yaşından önce emekli oldunuz. Tasarıya göre ancak 68 yaşında emekli aylığı almaya başlayacaksınız, 68 yaşına kadar size aylık bağlanmayacak. Eğer başka bir yerden geliriniz, malınız, mülkünüz yoksa, 68 yaşına kadar nasıl yaşayacaksınız. Acınızdan ölecek misiniz? İnsanlar, 68 yaşına kadar mecburlar çalışmaya. Tasarı emekli aylıklarının düşürülmesinde nasıl bir sistem getirecek? Emekli aylığının düşürülmesi IMF ve DB'nın vaçgeçilmez dayatmasıdır. Bu, bugünkü sigortalıları da etkiliyor. Aylık bağlama oranları düşürülmek isteniyor. Bunun anlamı şu: Şu anda Emekli Sandığı'nda, 25 yılını dolduranların aylık bağlanma oranı yüzde 75; SSK'da ve Bağ-Kur'da ise yüzde 70. Bu oran 2016'ya kadar, yüzde 67.5'e, 2016'dan sonra yüzde 60'a indiriliyor. Bugün, prim ödediği kazancın ortalaması 100 lira olan bir devlet memuru, 75 lira emekli aylığı alıyor. 2016'ya kadar bu 67.5 liraya , 2016'dan sonra 60 liraya düşecek. Tasarıya göre 5 bin 400 gün prim ödeyip, kısmi aylığa hak kazananların aylık bağlanma oranı, yüzde 37.5: Bu da 2016'da yüzde 30'a düşecek. Tasarı ile emekli aylıklarına uygulanan alt sınırın kaldırılmasının sonucu ne olacak? Şu an Emekli Sandığı'nda, SSK'da, Bağ-Kur'da bir alt sınır aylığı vardır. Bu alt sınır aylığı, tıpkı asgari ücret gibidir, emekli aylığınız hesaplanır, alt sınır aylığının altında çıkarsa, alt sınır aylığına tamamlanır. Bugün bu sınır SSK'lılar için 422 milyon, Emekli Sandığı'nda 543 milyon, Bağ-Kur da, 299 milyon lira. Bu tasarı, alt sınır aylığını kaldırılıyor. Bugünkü durumda, asgari kazançla çalışan bir işçi ya da memur için hesaplanan emeklilik aylığı 305 milyon lira. Alt sınır kaldırılınca bir işçi, 422 milyon almak yerine 305 milyon, bir memur ise 543 milyon lira almak yerine 305 milyon lira alacak. En büyük kaybı, Emekli Sandığı'na tabi olanlar, sonra da SSK'lılar yaşayacak. Gelelim Bağ-Kur'lulara. Bir tek Bağ-Kur'lular da 299 milyon liralık aylık 305 milyon liraya çıkacak. Önce bir artış varmış gibi görünüyor ama 2016'dan sonra iş değişiyor. 2016 yılından sonra bu 305 milyon liralık aylık, Bağ-Kur'da da, Emekli Sandığı'nda da, SSK'da da 299 milyona düşüyor. Çalışma Bakanı Murat Başesgioğlu, "Yasanın yalnızca yasa yürürlüğe girdikten sonra sigortalı olacakları etkileyeceğini" söylemişti. Bu açıklama doğru mu? Yaş haddinde, bakanın söylediği doğru ama aylık bağlanma oranı, ölüm ve maluliyet aylığında bu doğru değil. Mevcut sigortalıları da etkileyecek. Tümüyle doğru olsa bile gelecekte sigortalı olacak olanlar bizim çocuklarımız değil mi, bizim insanlarımız değil mi? Bu kanun yürürlüğe girdiğinde, ölüm aylığını hak etme koşulları da zorlaşacak. Şu an 5 yıllık sigortalı süresi olan, toplamda 900 gün primi ödenenler, yaşamını kaybettiğinde, geride bıraktığı hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanıyor. Ama tasarı, 1800 gün prim ödeme zorunluluğu getiriyor. Maluliyet aylığında, bugün için 5 yıl sigortalı olan, toplam 1800 gün primi ödenenler, maluliyet aylığına hak kazanıyor. Ancak tasarı ile bu da yükseltiliyor, 3 bin 600 gün, 10 yıl sigortalılık süresi getiriliyor. Türkiye'de insanların kaç yıl sağlıklı yaşadıkları ortada. 3 bin 600 günden önce sakatlananlar nasıl yaşayacak? Artık mezarda emekliliği mumla arayacağız. Bu tasarı mezarda da emekli olma şansını vermiyor. Tasarının Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı hükümleri de var. Norm ve standart birliğini sağlamak başka bir şey, elma ile armudu bir araya getirmek farklı bir şey. Emekli Sandığı'na tabi olan bazı kamu görevlilerinin daha erken emekli olabilmeleri söz konusudur, yaş hadleri vardır. Asker kadrosuzluk nedeniyle terfi edemez, emekliliğe sevkedilir. Polisler için de geçerli. Mecbur kalınacak o insanlara emekli aylığı bağlamaya. Peki aynı nitelikte işinin gereği, 68 yaşına kadar çalışması mümkün olmayan bir sürü sigortalı işçi ne olacak? Onlara emeklilik aylığı bağlanmayacak. Bu mu Anayasa'nın eşitlik ilkesi?

Evrensel'i Takip Et