28 Mart 2005 21:00
Ek Protokol kriz yarattı
Türkiye'nin Kıbrıs konusunda taahhüt ettiği Ek Protokol, bir krize dönüştü. Hükümet, dün Ankara'ya ulaşan metni Türkiye'nin imzalamasının Kıbrıs Rum Yönetimi'nin tanınması anlamına gelmeyeceğini iddia ediyor. Ancak Rum yönetimi aynı görüşte değil. Rum yönetimi, "İmzalıyorum, ancak uygulamaya niyetim yok" tezini "gülünç bulduğunu" açıkladı ve veto tehdidinde bulundu.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, temaslarda bulunmak üzere Ankara'ya gelen Arjantin Dışişleri, Uluslararası Ticaret ve Din İşleri Bakanı Rafael Bielsa ile düzenlediği ortak basın toplantısında bir soru üzerine, AB ile imzalanacak Gümrük Birliği Ek Protokol metninin hafta sonu Ankara'ya ulaştığını söyledi.
'Tanıma anlamına gelmiyor' Ankara Anlaşması'nı genişleten Ek Protokol'ün imzalanmasının temmuz ayından sonraya kalabileceğini söyleyen Gül, "İmzadan sonra metnin Meclis'te onaylanması gerekiyor. İmza aşaması İngiltere'nin dönem başkanlığına kalabilir" dedi. Gül, şunları kaydetti: "Uluslararası devletler hukuku ne söylüyorsa, bunun gerekleri yapılacaktır. Rum kesiminin tanınması söz konusu değildir, bu kalıcı çözüm ortaya çıkınca olacaktır. Şu anda Kıbrıs Rum yönetimi halkı Türkiye'ye gelebilirler, havaalanlarından vize alıp Türkiye'ye gelebilirler. Dolayısıyla insan hareketi serbestse, mal hareketi de bir şekilde serbest olacaktır; ancak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Türkiye tarafından tanınmıştır, bu devam edecektir. Oradaki Büyükelçimiz devam edecektir, herhangi bir değişiklik söz konusu değildir. Türkiye olarak biz, kalıcı bir çözümün ortaya çıkması, bütün bu bölgenin bir işbirliği örneği haline gelmesi için BM'ye yaptığımız çağrıyı tekrarlıyoruz."
Rum yönetiminden veto tehdidi Gül'ün bu açıklamalarına rağmen Kıbrıs Rum yönetimi Dışişleri Bakanı Yorgo Yakovu, "Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) katılım süreci boyunca veto haklarını ellerinde tuttuklarını" hatırlattı. Yakovu, Simerini gazetesine yaptığı açıklamada, 3 Ekim'e kadar AB'ye üye ülkelerin oy birliğini gerektirecek 3 farklı durak bulunduğunu ve bunlardan en önemlisinin 26 Nisan'daki Ortaklık Konseyi toplantısı olduğunu kaydetti. "Ortaklık Konseyi'nde ele alınacak konulardan birçoğu için oybirliği gerekeceğini, bunun da yaklaşık bir ay sonra Türkiye'nin nasıl bir durumda bulunacağının bir göstergesi olduğunu" ifade eden Yakovu, "Tek ülkenin bile belirli bir noktada hemfikir olmadığını ifade etmesi halinde oybirliğinin mevcut olmayacağını ve Türkiye'nin katılım sürecinin kesileceğini" ifade etti.
'Gülünç olur' Yakovu, "Türkiye, aynı şekilde davranmaya devam edip protokolü onaylamayacağını böbürlenerek ifade etmeye devam ederse, konunun Ortaklık Konseyi'ne ve AB'li ortaklarınızın değerlendirmesine sunulacağını anlayın" diye konuştu. "İmzalıyorum, ancak uygulamaya niyetim yok" tezini "gülünç bulduğunu" belirten Yakovu, "AB'nin tüm ülkelerinin hemfikir olduğu 'iyi güven' kuralının mevcut olduğunu ve aday bir ülkeden beklenenin, bir şey imzaladığı zaman bunu makul bir zamanda uygulaması olduğunu" vurguladı.
'Tanıma anlamına gelmiyor' Ankara Anlaşması'nı genişleten Ek Protokol'ün imzalanmasının temmuz ayından sonraya kalabileceğini söyleyen Gül, "İmzadan sonra metnin Meclis'te onaylanması gerekiyor. İmza aşaması İngiltere'nin dönem başkanlığına kalabilir" dedi. Gül, şunları kaydetti: "Uluslararası devletler hukuku ne söylüyorsa, bunun gerekleri yapılacaktır. Rum kesiminin tanınması söz konusu değildir, bu kalıcı çözüm ortaya çıkınca olacaktır. Şu anda Kıbrıs Rum yönetimi halkı Türkiye'ye gelebilirler, havaalanlarından vize alıp Türkiye'ye gelebilirler. Dolayısıyla insan hareketi serbestse, mal hareketi de bir şekilde serbest olacaktır; ancak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Türkiye tarafından tanınmıştır, bu devam edecektir. Oradaki Büyükelçimiz devam edecektir, herhangi bir değişiklik söz konusu değildir. Türkiye olarak biz, kalıcı bir çözümün ortaya çıkması, bütün bu bölgenin bir işbirliği örneği haline gelmesi için BM'ye yaptığımız çağrıyı tekrarlıyoruz."
Rum yönetiminden veto tehdidi Gül'ün bu açıklamalarına rağmen Kıbrıs Rum yönetimi Dışişleri Bakanı Yorgo Yakovu, "Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) katılım süreci boyunca veto haklarını ellerinde tuttuklarını" hatırlattı. Yakovu, Simerini gazetesine yaptığı açıklamada, 3 Ekim'e kadar AB'ye üye ülkelerin oy birliğini gerektirecek 3 farklı durak bulunduğunu ve bunlardan en önemlisinin 26 Nisan'daki Ortaklık Konseyi toplantısı olduğunu kaydetti. "Ortaklık Konseyi'nde ele alınacak konulardan birçoğu için oybirliği gerekeceğini, bunun da yaklaşık bir ay sonra Türkiye'nin nasıl bir durumda bulunacağının bir göstergesi olduğunu" ifade eden Yakovu, "Tek ülkenin bile belirli bir noktada hemfikir olmadığını ifade etmesi halinde oybirliğinin mevcut olmayacağını ve Türkiye'nin katılım sürecinin kesileceğini" ifade etti.
'Gülünç olur' Yakovu, "Türkiye, aynı şekilde davranmaya devam edip protokolü onaylamayacağını böbürlenerek ifade etmeye devam ederse, konunun Ortaklık Konseyi'ne ve AB'li ortaklarınızın değerlendirmesine sunulacağını anlayın" diye konuştu. "İmzalıyorum, ancak uygulamaya niyetim yok" tezini "gülünç bulduğunu" belirten Yakovu, "AB'nin tüm ülkelerinin hemfikir olduğu 'iyi güven' kuralının mevcut olduğunu ve aday bir ülkeden beklenenin, bir şey imzaladığı zaman bunu makul bir zamanda uygulaması olduğunu" vurguladı.
Evrensel'i Takip Et