10 Mart 2005 23:00
Koşukavak yaşasın diye
Burgaz Çayı, Bulgaristan'daki Türk azınlığın yaşadığı Kırcaali bölgesinin önemli yerleşim birimlerinden olan Krumovgrad'ın (Koşukavak) içinden geçtikten sonra Arda Nehri'ne dökülür. Kırcaaliye yaklaşık 70 km uzaklıkta olan Koşukavak, yüzde 90 oranında Türk kökenlilerin yaşadığı 3 bin nüfuslu bir kent. Kentin eteklerine kurulduğu tepelerden birisi olan Adatepe eteklerinde Koşukavak'ın birçok mahallesi ve köyü bulunmakta. Adatepe'nin sukuneti 3-4 yıldır bozulmuş durumda. Ağaçları kesilen tepenin bir bölümü kelleşmiş. İş makinelerinin girmesi için açılan yollar tepenin yeşil dokusunu kirletmiş. Altın, dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Adatepe'nin ve Koşukavak insanlarının da kâbusu haline gelmiş
Bulgar-Türk-Yunan dayanışması Koşukavak halkı, yaşamlarındaki güzelliklerin göz göre ellerinden alınmasına "dur" diyebilmek ve şehirlerini yaşatmak için örgütlenmişler. "Koşukavak'ı yaşatmak için" kurulan dernek, Adatepe'de üretim aşamasına geçmeyi planlayan altın madencisi şirkete karşı yöre insanlarının karşı koyuşunu örgütlemeyi kendisine görev edinmiş. İşçi, öğretmen, esnaf, işadamı, köylü birçok Koşukavaklının bir araya gelip oluşturduğu "Koşukavak Yaşasın Derneği"nin ilk aklına gelen, yıllarca yörelerindeki altın madenlerine karşı mücadele eden Türk ve Yunanlıları çağırarak deneyimlerini paylaşmalarını istemek olmuş. Koşukavak'tan göç ederek İzmir'e yerleşen hemşerileri sayesinde 15 senedir tüm dünyaya örnek Bergama köylülerine ve bu mücadeleyi desteklemek için kurulmuş çevre koruma örgütlerine ulaşılmış. Yine Bergama köylülerinin mücadelesine benzer bir süreçten geçen kentlerine sadece 18 km uzaklıktaki Yunanistan'dan çevreciler de deneyimlerin paylaşılması ve mücadelenin ortaklaştırılması amacıyla Koşukav'a davet edilmiş. Üç komşu ülke Bulgar-Türk ve Yunanlı'nın kaderleri yine bir noktada kesişmiş. Koşukavak'ın ortasından geçen ve kurulması planlanan altın madeni ile sularına siyanür bulaşması tehlikesini taşıyan Burgaz Deresi, üç ülkenin sınırları içerisinden de geçiyor. Arda'nın kirlenmesinden bu üç ülke de etkilenecek.
Şerhli katılım Koşukavak Kültür Merkezi'ni dolduran halka, Bergama ve Yunanistan'daki altın madeni deneyimleri masaya yatırılarak Koşukavak'ı bekleyen tehlike anlatıldı. Etkinliğe Koşukavak Belediye Başkanı Sabihan Mehmet ve yöre milletvekili Yunal Tahsin'de katıldı. Üç saati aşkın süren ve yaklaşık 200 Koşukavaklının izlediği etkinliğin sonunda yapılan değerlendirmelerde, toplantıyı örgütleyen kişiler etkinliğe nüfusun çoğunluğunu oluşturan Türklerden çok Bulgarların katıldığına dikkat çektiler. Bunun nedeni olarak da, belediyenin ve bölgenin en güçlü siyasi yapılanması olan Hak ve Özgürlükler Partisi'nin (HÖP) madene karşı olumlu yaklaşımı olduğu ileri sürüldü. Etkinlik süresince belediye başkanı olsun, milletvekili olsun hep halkın yanında olduklarına vurgu yaptılar. Ancak, bu tür hareketlenmelerde ana argüman olarak ileri sürülen şerhi de ortaya koyarak; Resmi raporda madenin çevre ve insan sağlığına zarar verdiğinin belirtilmesi
Siyaset ve madenci ilişkisi Konuşmaların ardından geçilen soru yanıt kısmında Oktay Konyar'ın belediye başkanına hitaben sorduğu ve salondan büyük alkış alan "Sayın başkan size açıkça soruyorum. Madencilerden yana mısınız, halktan mı?" sorusuna biraz da bozularak yanıt veren belediye başkanı, tabii ki halktan yana olduğunu, ama madene karşı mücadele için önce madenin zararlı olduğu yönünde resmi bazı raporların ortaya konması gerektiğini, kendilerinin bunu beklediğini söyledi. belediye bBaşkanı ile benzer görüşlerde olduğu gözlenen yörenin HÖP milletvekili Yunal Tahsin'in konuşması sırasında salondan "yalan söylüyorsun" şeklinde tepkiler gelmesi ise dikkat çekti. Etkinliğin bitiminde aynı yerde gerçekleştirilen sınırlı katılımlı sohbet toplantısında konuşan, yörede çeşitli yatırımları bulunan ve her ne kadar pek öne çıkmayı istemese de, çevre derneğinin kuruluş ve faaliyetlerinin başında olduğu gözlemlenen işadamı Dimitri Dimitrof, madencilerin kendisine para teklif ettiklerini ve halkı bölmeye çalıştıklarını söyledi. Akşam yapılan başka bir sohbet toplantısında da etkinliğin dinleyiciler üzerinde çok olumlu bir etki bıraktığı konusunda ortak bir kanı oluştu. Yörenin önde gelen isimleri belediyenin ve HÖP'ün madene açıkça ilan etmeseler de, sıcak durduğunu söylerlerken, madenci şirketin İspanya'daki altın madenine yaptığı geziye belediye başkanı ve parti yetkililerinin katılımına dikkat çektiler. Yerel yönetimin ve en güçlü siyasi partinin maden yanlısı tutumları nedeniyle, özellikle Türk kökenli yöre halkının madene karşı olmalarına rağmen, açıktan bunu ortaya koyamadıklarını belirten dernek üyeleri, toplantıya Türklerden çok Bulgarların katılımını buna örnek olarak gösterdiler.
Güven ve kararlılık Altı çizilen bir başka nokta ise derneğin ardındaki gizli güç olarak nitelenen işadamı Dimitrof'un, eskiden Bulgar ordusunda görevli bir yüzbaşı olması ve bunun özellikle Türkler arasında güven bunalımına yol açtığı oldu. Halklar arasında yıllar öncesinde oluşmuş güven bunalımı, madene karşı olan Türklerin, kendi örgütleri ve belediye başkanlarından bekledikleri mücadeleyi göremeyip, bunun Bulgarlar tarafından örgütlenmesine kuşku duymalarında ortaya çıkıyor. Yine de Türk ve Bulgarlar yaşadıkları toprakları kirletecek bu madene karşı tüm önyargılardan arınarak ortak mücadele etmekte kararlı görünüyorlar.
Bulgar-Türk-Yunan dayanışması Koşukavak halkı, yaşamlarındaki güzelliklerin göz göre ellerinden alınmasına "dur" diyebilmek ve şehirlerini yaşatmak için örgütlenmişler. "Koşukavak'ı yaşatmak için" kurulan dernek, Adatepe'de üretim aşamasına geçmeyi planlayan altın madencisi şirkete karşı yöre insanlarının karşı koyuşunu örgütlemeyi kendisine görev edinmiş. İşçi, öğretmen, esnaf, işadamı, köylü birçok Koşukavaklının bir araya gelip oluşturduğu "Koşukavak Yaşasın Derneği"nin ilk aklına gelen, yıllarca yörelerindeki altın madenlerine karşı mücadele eden Türk ve Yunanlıları çağırarak deneyimlerini paylaşmalarını istemek olmuş. Koşukavak'tan göç ederek İzmir'e yerleşen hemşerileri sayesinde 15 senedir tüm dünyaya örnek Bergama köylülerine ve bu mücadeleyi desteklemek için kurulmuş çevre koruma örgütlerine ulaşılmış. Yine Bergama köylülerinin mücadelesine benzer bir süreçten geçen kentlerine sadece 18 km uzaklıktaki Yunanistan'dan çevreciler de deneyimlerin paylaşılması ve mücadelenin ortaklaştırılması amacıyla Koşukav'a davet edilmiş. Üç komşu ülke Bulgar-Türk ve Yunanlı'nın kaderleri yine bir noktada kesişmiş. Koşukavak'ın ortasından geçen ve kurulması planlanan altın madeni ile sularına siyanür bulaşması tehlikesini taşıyan Burgaz Deresi, üç ülkenin sınırları içerisinden de geçiyor. Arda'nın kirlenmesinden bu üç ülke de etkilenecek.
Şerhli katılım Koşukavak Kültür Merkezi'ni dolduran halka, Bergama ve Yunanistan'daki altın madeni deneyimleri masaya yatırılarak Koşukavak'ı bekleyen tehlike anlatıldı. Etkinliğe Koşukavak Belediye Başkanı Sabihan Mehmet ve yöre milletvekili Yunal Tahsin'de katıldı. Üç saati aşkın süren ve yaklaşık 200 Koşukavaklının izlediği etkinliğin sonunda yapılan değerlendirmelerde, toplantıyı örgütleyen kişiler etkinliğe nüfusun çoğunluğunu oluşturan Türklerden çok Bulgarların katıldığına dikkat çektiler. Bunun nedeni olarak da, belediyenin ve bölgenin en güçlü siyasi yapılanması olan Hak ve Özgürlükler Partisi'nin (HÖP) madene karşı olumlu yaklaşımı olduğu ileri sürüldü. Etkinlik süresince belediye başkanı olsun, milletvekili olsun hep halkın yanında olduklarına vurgu yaptılar. Ancak, bu tür hareketlenmelerde ana argüman olarak ileri sürülen şerhi de ortaya koyarak; Resmi raporda madenin çevre ve insan sağlığına zarar verdiğinin belirtilmesi
Siyaset ve madenci ilişkisi Konuşmaların ardından geçilen soru yanıt kısmında Oktay Konyar'ın belediye başkanına hitaben sorduğu ve salondan büyük alkış alan "Sayın başkan size açıkça soruyorum. Madencilerden yana mısınız, halktan mı?" sorusuna biraz da bozularak yanıt veren belediye başkanı, tabii ki halktan yana olduğunu, ama madene karşı mücadele için önce madenin zararlı olduğu yönünde resmi bazı raporların ortaya konması gerektiğini, kendilerinin bunu beklediğini söyledi. belediye bBaşkanı ile benzer görüşlerde olduğu gözlenen yörenin HÖP milletvekili Yunal Tahsin'in konuşması sırasında salondan "yalan söylüyorsun" şeklinde tepkiler gelmesi ise dikkat çekti. Etkinliğin bitiminde aynı yerde gerçekleştirilen sınırlı katılımlı sohbet toplantısında konuşan, yörede çeşitli yatırımları bulunan ve her ne kadar pek öne çıkmayı istemese de, çevre derneğinin kuruluş ve faaliyetlerinin başında olduğu gözlemlenen işadamı Dimitri Dimitrof, madencilerin kendisine para teklif ettiklerini ve halkı bölmeye çalıştıklarını söyledi. Akşam yapılan başka bir sohbet toplantısında da etkinliğin dinleyiciler üzerinde çok olumlu bir etki bıraktığı konusunda ortak bir kanı oluştu. Yörenin önde gelen isimleri belediyenin ve HÖP'ün madene açıkça ilan etmeseler de, sıcak durduğunu söylerlerken, madenci şirketin İspanya'daki altın madenine yaptığı geziye belediye başkanı ve parti yetkililerinin katılımına dikkat çektiler. Yerel yönetimin ve en güçlü siyasi partinin maden yanlısı tutumları nedeniyle, özellikle Türk kökenli yöre halkının madene karşı olmalarına rağmen, açıktan bunu ortaya koyamadıklarını belirten dernek üyeleri, toplantıya Türklerden çok Bulgarların katılımını buna örnek olarak gösterdiler.
Güven ve kararlılık Altı çizilen bir başka nokta ise derneğin ardındaki gizli güç olarak nitelenen işadamı Dimitrof'un, eskiden Bulgar ordusunda görevli bir yüzbaşı olması ve bunun özellikle Türkler arasında güven bunalımına yol açtığı oldu. Halklar arasında yıllar öncesinde oluşmuş güven bunalımı, madene karşı olan Türklerin, kendi örgütleri ve belediye başkanlarından bekledikleri mücadeleyi göremeyip, bunun Bulgarlar tarafından örgütlenmesine kuşku duymalarında ortaya çıkıyor. Yine de Türk ve Bulgarlar yaşadıkları toprakları kirletecek bu madene karşı tüm önyargılardan arınarak ortak mücadele etmekte kararlı görünüyorlar.
Evrensel'i Takip Et