4 Mart 2005 23:00

Troyalı Prenses Andromahe

Troya sarayına gelin olarak gelen Tebai kralının tek kızı Andromahe'yi, daha ilk günden itibaren herkes sevip saymaya başladı. Yeni gelin Andromahe de kocası yiğit Hektor'a ve Troya halkına bütün benliğiyle ısınıp bağlandı. Karı-koca olarak, Troya halkı gibi onlar da sessizce, çok mutlu yıllar yaşadılar. Ne var ki tanrıların da olurunu alan Mikene Kralı Agamemnon; güzel Helena'nın namusunu temizleme amacıyla o iğrenç yağma ve işgal savaşlarından birini daha başlattığında, Troya halkı gibi Andromahe'nin de mutluluğu artık sonuna varmış gibiydi... Troya kuşatmasının dokuzuncu yılında Andromahe; bu kez kucağındaki Astyanaks adlı bebeğiyle, her zamanki gibi surlardaki kulelerden birine tırmandı. Surların dışında yıllardır her türlü saldırıya yiğitçe direnen Troyalı yiğitlerin arasıdan kocası Hektor'u seçmeye çalıştı... Adı "kentin efendisi" anlamına gelen bebeği Astyanaks'ın gözlerine ve surların dışındaki anlamsız savaşa daha fazla bakamadan gene surlardan umutsuzca ayrıldı... Yağmacı Akha ordularının komutanı ünlü Ahilleus; dokuzuncu yılında bile düşmeyen Troya kalesine ve Troya halkına lanetler okumaktaydı... Kana ve şana susamış Ahilleus, tam bu sıralarda Andromahe'nin babasının savunmasız krallığına da saldırdı. Orada yaşayan halka etmediğini bırakmadı. Hızını alamayıp Andromahe'nin babası Kral Etiyon'u (Eetion) ve yedi erkek kardeşini de boğazlayıp öldürdü... Sonra annesi kraliçeyi de tutsak olarak Troya surlarının yanına getirdi ve büyük bir kurtarmalık istedi. Bu kurtarmalığı almasına karşın Ahilleus, gene de bu yaşlı kadını öldürdü!.. Andromahe; surların dışında azgın yağma ve işgal savaşı sürerken Troya sarayında nakış işlemekle, mekik dokumakla içindeki isyan ve acıyı susturmaya çalışıyordu. Bu soylu kadın; bütün benliğiyle savaştan nefret etmekte, bir an önce bu saçma ve çirkin savaşın bitmesini istemekteydi. Bir gün kocası Hektor, bir fırsatını bulup kente geldi ve sarayda bulamadığı karısı Andromahe'yi, kucağındaki bebekle kulelerin birinden savaşı izlerken buldu. Kısa bir yarenlikten sonra ayrılıp savaş alanına dönmek isteyen kocası Hektor'a sarılan Andromahe: "(...) Alıp götürdüğü zaman ölüm seni / Yalnız acılar kalacak bana, / Ne babam var benim, artık ne ulu anam.../ Sen bana bir babasın, Hektor, / Ulu anamsın benim, kardeşimsin, / Arkadaşısın sıcak döşeğimin. / Burada kalede kal, acı bana / Yetim koma yavrumuzu, karını dul koma!" diye yalvardı. Ne var ki Hektor bütün bunlara karşın savaş alanına dönmek zorundaydı; çünkü işgale direnen Troyalalıların tek dayanağı oydu... Bu olaydan birkaç ay sonra Hektor ile Akhalı Komutan Ahilleus; teke tek amansız bir dövüşe tutuştular. Ve bu sahne artık İlyada destanın doruğuydu. Baştanrı Zeus ve öteki tanrılar bile, Olimpos dağından apar topar ayrılıp bu dövüşü yakından izlemek üzere, Kazdağı'na gelip yerleştiler! Uzun süren dövüşün sonunda Baştanrı Zeus; savaşın sonucunu merak eden tanrılara, elindeki altın terazide Hektor'un ölüsünün daha ağır bastığını açıkladı!.. Bir ara odasındayken surlarda kopan çığlıklarla irkildi Andromahe... Saraydan canhıraş ayrılıp surlara tırmandı. Ve Ahilleus'un savaş arabasına bağlayıp son hızla, toz toprak içinde süreklediği kocası Hektor'un ölüsünü gördü... Her sabah Ahilleus; Hektor'un cesedini arabasına bağlayıp yerlerde sürükleye sürükleye, Troya surlarının çevresinde dolandırdı... Bu işkence tam dokuz gün sürdü. Böylesi bir gaddarlığa sonunda tanrılar bile isyan etti. Örneğin Troyalıların saflarında yer alan Anadolulu Tanrıça Afrodit, Hektor'un yaralı bedenine yağlar sürdü; kokulu merhemler çaldı... Ne var ki Andromahe'nin çilesi burada da bitmedi. Akhalı ordular; "Troya atı" tuzağıyla surlardan içeri girip bir yandan gerçek savaş nedeni olan Troya hazinelerini yağmalamaya, öte yandan da güzel kızları ve kadınları köle olarak devşirmeye başladılar. Bu arada ele geçirdikleri Andromahe'nin kucağındaki bebeği surlardan aşağıya fırlattılar. Sonra da bu güzel prensesi bağlayıp diğer tutsaklarla ve hazinelerle birlikte, tıka basa gemilere doldurdular. Gemiler yelkenlerini açmazdan önce de Akhalı işgal ve talan orduları; Troya kentini, bir ucundan öteki ucuna yayılacak şekilde, ateşe verdiler...

yatan@ngi.de

Evrensel'i Takip Et