22 Şubat 2005 23:00
Uzunburun'daki torunlarım
Geçen gün Uzunburun'dan bir zarf geldi. Oradaki "Torunlarım" yollamış. Büşra, Fettah ve Hasan Hüseyin Sezer'ler üç resimle bir şiir göndermişler bana. Resimlerini imzalamışlar.
Resimlerinde kuşlar vardı, çiçekler, ağaçlar vardı, bacalaından duman tüten taş evler vardı. Hayal güçlerini çalıştırmışlar. Çünkü onların yerleştikleri yerde hiçbir zaman su olmadı. Bu yüzden ne çiçek yeşeriyordu, ne ağaçlar yükseliyordu, ne de kuşlar geliyordu... Onların evleri yoktu. Sadece çalı-çırpıdan yapılmış, "Türkiye'nin utanç belgesi" diyebileceğim barakaları olduğu için bacalarından duman çıkmıyordu...
Hasan Hüseyin Sezer'in resminde ek olarak elektrik direkleri, elektrik telleri vardı. Bu da bir hayaldi. Çünkü elektrik de yoktu onların yaşadığı yerlerde. Doğal olarak elektrik olmadığı için televizyon falan seyredemiyorlar ve Recep Tayyip Erdoğan amcalarının " Türkiye kalkınmıştır, halkımız mutluluk içinde yüzmektedir," gibi mümtaz, asil ve necip açıklamalarını izleyemiyorlardı...
Resimlere bakarken, Türkiye'nin şu andaki en güçlü iki kişisi geldi gözlerimin önüne. Yok yok, cumhurbaşkanı da, başbakan da, genelkurmay başkanı da değil, bu güçlü kişiler. Biri Urla kaymakamı, öteki de Uzunburun köyü muhtarı. İkisi de aslanlar gibi görevlerinin başında.
12 Eylül günlerinde, İstanbul'da en kodamanların yaşadığı semtin ünlü bir ilkokulunda, yıl sonlarında öğrencilerden aldığı armağanlarla zenginliğine zenginlik katan müdireyi, dönemin kahramanı aslanlar aslanı Kenan Paşa'ya şikâyet etmişlerdi. Yaşlarını büyüttüğü çocukları idam ettirebilecek denli güçlü olan Kenan Evren bile yelkenleri suya indirmişti, o müdire önünde.
Uzunburun muhtarı da aynı derecede güçlü. Türkiye'de hiçbir makam, altını çizerek söylüyorum "Hiçbir makam", Uzunburun köyünde yaşanan vahşeti görmüyor.
Tam 5 yıldır, kan kusuyor, Silvan'dan Muş'a, oradan Bursa'ya ve oradan da Uzunburun'a göç etmek zorunda kalan Sezer ailesi.
5 yıldır Uzunburun'da yaşıyor büyükler ve çocuklar. Bana resimlerini gönderenler, babaları, anaları Uzunburun'a yerleştikleri zaman iki-üç yaşındaydılar.
Ve bu çocuklar, yine altını çizerek söylüyorum "Adam gibi bir ülkede yaşıyor olsalar" belki ilerde, "Türkiye'nin onuru" olacaklardı. Bir Yıldız Kenter, bir İdil Biret, bir Leyla Gencer, bir Halide Edip Adıvar, bir Bedri Baykam vb. çıkacaktı aralarından...
Ama ben, "torunlarım," dediğim bu çocuklardan yine umutluyum. Türkiye gibi bir ülkede yaşamalarına karşın, eminim er ya da geç başarıya ulaşacaklar. Belki de o zaman, "ihtiyar Türkler" in yüzleri kızaracak...
Büşra Sezer "Bir dünya bırakın" adlı şiiriyle şöyle sesleniyor:
"Bir dünya bırakın,
biz çocuklara...
Islanmış olmasın,
gözyaşlarıyla...
Bir dünya bırakın,
Biz çocuklara...
Yazalım üstüne,
Sevgili Dünya!.."
Ve işte Fettah'ın, Hasan Hüseyin'in, Büşra'nın resimleri...
Evrensel'i Takip Et