20 Şubat 2005 23:00
İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına...
Daha iki gün önce, Londra'da yaşayan ve bir İngilizle evli olan okurumdan gelen elektronik mektupta, bir yaz anısı anlatılıyordu. Türkiye'de tatildelerken, İngiliz eşin kardeşi de ilköğretim çağındaki oğluyla birlikte bir haftalığına onların yanına gelir. Tatil sitesindeki çocukların, kendi oğluyla şakır şakır İngilizce konuştuğunu görünce de hayretlere düşer: "Bizim okullarımızda da Fransızca okutulur yabancı dil olarak; ama çocuklarımız bırakın Fransızca şakalar yapıp öyküler anlatmayı, Fransızca cümle bile kuramazlar. Sizde yabancı dil öğretimi ne kadar iyi böyle!" diye şaşkınlığını belirtince bizimkiler, kendi çocuklarının İngilizceyi yabancı dil olarak öğrenmediğini, okullarında bütün derslerini İngilizce gördüklerini söylemek zorunda kalırlar. İngiliz, ağzı bir karış açık, "Neden?" diye sorabilir sadece.
İlkokuldan üniversiteye kadar, pek çok ve önemli okulumuzda yabancı dille eğitim yapıldığını öğrenen yabancıların şaşkınlığını anlatan böyle ne çok öykü duyduk, değil mi? Yabancı dil öğretimine değil; ama yabancı dille eğitime karşı olan, aralarında benim de bulunduğum, yetkili yetkisiz pek çok kişi, yabancı dille öğretimin sakıncalarını o kadar güzel sıralarız ki! Neden yapılmamalıdır yabancı dille eğitim?
1- Çünkü geçmiş kuşakların bilgi ve deneyim birikimini aktarmanın en iyi yolu anadildir; anadiline sahip çıkmadan kültürünü korumak va yaşatmak söz konusu değildir.
2- Çünkü yabancı dil, öğrenciyi kendi özünden, kendi kültüründen koparır.
3- Çünkü öğrenme edimi en iyi, anadiliyle olur.
4- Çünkü anadilini iyi bilmeyen, yabancı dili öğrenmekte çok başarılı olamaz.
5- Çünkü en sağlam iletişim, anadiliyle kurulur.
6- Çünkü anadiline egemen olamayan, kendi toplumuna yabancılaşır.
7- Çünkü bir topluluğun bireylerini birbirine bağlayan en sağlam bağ, dil bağıdır.
8- Çünkü toplumsal yaşamın zorunlu kıldığı bütün kurumlar birbirine dil bağıyla bağlıdır.
9- Çünkü düşünmenin ve düşlemenin aracı olan dil, anadili olduğunda düşünmenin de düşlemenin de sınırları alabildiğine genişler.
10- Çünkü bütün bilimsel buluşlar ve sanatsal yaratımlar anadiliyle kurgulanır, var edilir, yaşama geçirilir.
Yuvarlak hesap olsun diye 10 rakamında duralım. Yoksa daha pek çok "çünkü" sıralanabilir. Şimdi, belli kabullere dikkat çekmenin tam sırası. "Yabancı dil" denince öncelikle İngilizce düşünülüyor? Neden? "Anadili" denince de Türkçenin düşünülmesi gibi. Oysa, "İnsanın çocukken anasından, evdekilerden ve soyca bağlı olduğu topluluktan öğrendiği dil"dir anadili; Türkçe sözlük böyle tanımlıyor. Öyleyse "Türkçe" düşünülerek yukarıya sıraladığım maddelerin tümü, sözgelimi Kürtçe için de geçerli midir? Evet, olmalıdır. Kendi dili için en iyisini isteyip başka dilleri görmezden gelmek, bilimsel ahlakla da bağdaşmaz; bireysel ahlakla da.
Yukarıya sıraladığım maddelere, İngilizce'nin karşısında Türkçe'nin eriyip gitme tehlikesine karşı uyarda bulunmak, bu konuya dikkat çekmek için, hep Türkçe açısından baktık. Bir de Kürtçe açısından bakmaya ne dersiniz?
Kürtçeye sahip çıkmadan yüzyılların birikimi Kürt kültürü yaşatılabilir mi? "Ne gerek var? Yaşatılmasın!" deme aymazlığında bulunabilecek kişi unutmamalıdır ki kendisini de vurabilecek bir silahı ateşlemek üzeredir.
Kendi dilini bilmeyen bir Kürt, kendi kültürünün yok olup gitme tehlikesi karşısında ne kadar duyarlı olabilir?
Zihninin en açık olduğu çocukluk çağlarında yabancı bir dil olarak Türkçe eğitim öğretim gören bir çocuk, anadilindeki kadar rahat bir öğrenme süreci yaşayabilir mi?
Çocukluğunda ve annesinden yarım yamalak Kürtçe öğrenen biri, mükemmel Türkçeye kolaylıkla ulaşabilir mi?
Canı yandığında, canından can koptuğunda bir Kürt kadını hangi dilde ifade eder duygularını? Aşkını anlatmaya çalışan bir Kürt delikanlısı, sevgi sözcüklerini hangi dilde daha rahat bulur?
Bilim dili olmadığı gerekçesiyle Türkiye üniversitelerinden kovulan, felsefe yapılacak kadar gelişmiş olmadığı gerekçesiyle felsefi düşünme alanında yer bulamayan Türkçe, ancak bilim üretiminde kullanıldığında bilim dili, felsefi düşünme alanında kullanıldığında felsefe dili olabilecekse Kürtçe için de aynı şeyler geçerli değil midir?
Anadili Kürtçe olan bir Kürt, düşlerini nece görür?
Bir Türk'ü öteki Türk'lere bağlayan Türkçe ise bir Kürt'ü öteki Kürt'lere bağlayan nedir?
Türkçe için doğruluğundan kuşku duymadığımız saptamalar Kürtçe için yanlış olabilir mi?
Türkçe için yüreği titreyenler, Kürtçenin karşısına durmaksızın engeller çıkarılmasına nasıl seyirci kalabilir?
Daha sorulacak çok soru var; ama son bir soruyla bitirilebilir bu yazı:
Soruları çoğaltmak yerine, yanıtlar üzerine düşünmenin zamanı hâlâ gelmedi mi?
Evrensel'i Takip Et