16 Şubat 2005 23:00

PETKİM'de 'kaza mevsimi'

Aliağa'daki petro kimya tesisleri PETKİM ve TÜPRAŞ'ta, son bir ay içerisinde meydana gelen kazalarda 1 işçi yaşamını yitirirken, 4 işçi de çeşitli yerlerinden yaralandı. "Kazalar son günlerde artış gösterdi. Her gün yüreğimiz ağzımızda bekliyoruz" diyen Petrol-İş Sendikası Aliağa Şube Başkanı İbrahim Doğangül, bu artışı birbiriyle bağlantılı iki nedene dayandırıyor: PETKİM'de montaj-bakım çalışmalarının yoğunlaşması ve bu işleri, sayıları 2000'i bulan eğitimsiz taşeron işçilerinin yapması.

- PETKİM'de iş kazalarında bir artış söz konusu. Bu neden kaynaklanıyor? PETKİM'de 3 ünitede tevsi çalışmaları var, yeni üniteler devreye alınıyor, inşaat montaj yoğun bir şekilde devam ediyor. Bu nedenle bazı ünitelerde, birleştirme çalışmalarından dolayı, duruşlar oldu. Bizim sektörün iş kazası riski bu dönemlerde artar. Ama bir başka sebebi daha var ki, bizce asıl önemli olan o: Şu anda PETKİM'de bu inşaat montaj ve bakım işinde çalışan, 2000'e yakın firma işçisi var. Bu işçilerin bir kısmı, işini bilen ve oturmuş şirketlerin işçileri ama önemli bir kısmı, taşeron firmaların işçileri. PETKİM, 3 günlük eğitimden geçirdikten sonra o işçileri gönderiyor, ama 3 günde insan her şeyi öğrenemiyor. Ayrıca bir an önce bitirmeleri gereken bir sözleşme var. Örneğin etilen ünitesinin devreye alınması işini 5 Mart'ta bitireceğim demiş. Şartnameye göre şirket her gecikme için 100 bin dolar günlük tazminat ödeyecek. Ve erken bitirdiği her gün için de 75 bin dolar ödül var. Böyle bir durumda işin bir an önce bitirilmesi gerekiyor. İşçiler düşük ücretle ve sürekli fazla mesaiye bırakılarak çalıştırılıyor. Bu, iş kazaları için son derece doğal bir zemin oluşturuyor.

- Geçtiğimiz günlerde basınçlı su hortumunun çarpması sonucu ölen bir işçi vardı. Bu işçi ölmeden bir hafta önce aynı basınçlı hortum nedeniyle elinden yaralanmış. Yine bir işçi gözünü kaybetti basınçlı su hortumu nedeniyle. Bunlar tesadüf mü? 30 Ocak'ta bir taşeron firma işçisi olan Ramazan Gerçek arkadaşımız, akıllara zarar bir kaza geçirdi. 750 bar, yani çok büyük bir basınçla çalışan hortumla karnı deşildi. İnceleme hâlâ sürüyor. Yeni bir ünitemiz var; poli etilen fabrikası. Orda montaj çalışmaları bitmek üzere ve eğitim çalışmaları sürüyor. Diğer fabrikalardan oraya arkadaşlar toplandı gitti, onlardan bir tanesi Erol Sarı. Hortum fırlamış, sağ gözü artık büyük ihtimalle görmeyecek. Aynı gün montaj esnasında yine iskeleden düşen işçiler var. O iskelelerin kurulması çok ciddi bir iş, belli bir bilgi ve kalifikasyon gerekiyor. Ve 'zaman kaybı'dır esasında bu. Üç saatlik bir iş için iki saat iskele kurmaya uğraşacaksınız. Bu biraz angarya gibi geliyor insanlara. PETKİM'de bu işi yapan arkadaşlarımız var. Ama tabi bu bakım duruşlarında yetmedikleri için dışarıdan ihaleyle iskele ekibi getiriliyor. PETKİM'deki Teknik Emniyet Müdürlüğü de bu konuda yoğun çalışıyor, ama hepsinin başına birini dikemiyorsunuz.



- Bir de bir ay önce miydi? Bir kaza daha olmuştu, TÜPRAŞ'ta… O da yine trajikomik bir olay. Atık petrol çukuru var, büyükçe bir havuz. Onun etrafına korkuluk yapılması gerekiyor standarda göre. Kimse düşmesin diye. Korkuluklar boyansın diye bir taşeron şirkete verildi. İvrindi-Bergama arasında bir dağ köyünden 18 yaşında bir çocuk. Belki hayatında ilk defa köyünden çıkmış, bırakın sanayi tesisini bir çekiç, pense bile görmemiştir. Bu korkulukları boyuyor. Elindeki rulo düşüyor, havuzun kenarına. Düşerse düşsün ama yok işte belki patronum kızar diye mi düşünüyor, alayım diyor ve ayağı kayıyor, düşüp gidiyor o kapkara çamurun içerisine. Trajik tarafı bu, kimse düşmesin diye korkuluk yapıyorsunuz o korkuluğu yapan işçinin kendisi düşüyor.

- İş kazaları genelde, işçinin dalgınlığı, kusuru ile açıklanır. Siz bu açıklamaları nasıl yorumluyorsunuz? Bütün kazalarda tedbir alınmamanın payı vardır, biraz işçinin de dalgınlığı vardır tabi. Ama bu bir kusur değildir. İşçinin dalgın olmaması gerekiyor. Sağlıklı işçiden anlaşılan, çalışma ortamının da sağlıklı olmasıdır. İşçinin kusurlu olduğu birtakım kazalar oluyor, Allah Allah diyorsun, bu adam bunu nasıl yapar? Sorun o zaten, nasıl yapar? Durduk yere yapmaz, aklı kim bilir nerde? Mesela PETKİM'de işçi tabancasıyla kendisini delik deşik eden adam normal koşullarda bunu yapar mı, yapmaz. O anda kim bilir aklı neredeydi? Asgari ücretle gece yarılarına kadar orda çalışıyor ve iş belli süreli bir iş. Yani işte 20 gün bir ay sürecek, ondan sonra bir başka yerde iş çıkarsa çalışacak. Yani adam gelecek kaygısı taşıyarak çalışıyor bir kere. Dolasıyla bu adamın kendisini işine vermesi, yeterli tedbirleri alması mümkün değil. Birileri buna kendi kusuru diyebilir ama bizce sistemin kusurudur. TÜPRAŞ'taki kaza da tam böyle bir şeydi.

- PETKİM'in taşeron şirketlerle yaptığı anlaşmalara göre işçinin eğitimli, deneyimli olması gerekmez mi? Böyle bir şey yok mu? Elbette petro kimya ya da rafineri gibi yerlerde çalışacak işçilerde aranan belli özellikler var. PETKİM bu işi ihale ediyor, ihaleyi alan taşeron firma bu işten sorumlu. Asıl işveren olarak PETKİM'in de doğrudan sorumlulukları var. Her güvenlik önlemi, bir maliyettir. Çalışma esnasında işin hızını kesen bir maliyet. Emniyet kemeri takarak çalışıyorsanız daha uzun sürede yaparsınız aynı işi. Böyle görülüyor, sistem böyle. Sen adama diyorsun ki, burada şöyle bir iş var, yarışla verilecek. Yarış ne? En düşük fiyatı veren. Biz öyle tekliflere tanık olduk ki, hesap yapıyoruz, bu adam kaçak işçi çalıştırsa bile bu paraya yapamaz. Peki nasıl yapıyor. Adam hem kaçak işçi çalıştırıyor, hem de yevmiye veriyor işçilere. Gidiyor, topluyor geliyor kahveden.

Evrensel'i Takip Et