14 Şubat 2005 23:00

ABD'nin küresel sorumsuzluğu

Küresel ısınma ile ilgili ilk mücadele çabası olan Kyoto Protokolü sayesinde, kuraklığın, orman yangınlarının, buzulların erimesinin, sayısı hızla artan doğal felaketlerin önemli ölçüde durdurulacağı bildiriliyor. Birleşmiş Milletler İklim Değişimi Çerçeve Anlaşması bünyesinde 11 Aralık 1997 günü düzenlenen Kyoto Protokolü, yüzde 55 oranında endüstirileşmiş ülkelerin sorumlu olduğu dünyadaki sera gazı salınımlarının, 1990 yılı rakamlarına göre yüzde 5 oranında azaltılmasını öngörüyor. Protokolün uluslararası içerik kazanması için gerekli olan anaşart, protokole imza atan ülkelerin sera gazı salınım toplamlarının yüzde 55 oranını geçmesiydi. Rusya'nın protokolü onamasından önce, protokole taraf olan ülkelerin toplam sera gazı salınımı yüzde 44.2 iken, Rusya'nın imza atmasıyla oran 61.2'ye yükseldi. Rusya'nın protokole imza atmasıyla protokol uluslararası bir nitelik kazanmış oldu. Protokolün uluslararası yasa niteliği kazanması için, Rusya'nın Birleşmiş Milletler'e onama müzekkeresi sunmasından itbaren 90 gün beklemek gerekiyordu. Bu 90 günlük süre yarın dolacak ve Kyoto Protokolü uluslararası yasa niteliği kazanacak.

Yetersiz bir adım Kyoto Protokolü ile ilgili konuştuğumuz Greenpeace Akdeniz Enerji Sorumlusu Özgür Gürbüz, Amerika ve Avusturalya gibi küresel ısınmanın dörtte birinden sorumlu olan ülkelerin işin dışında kaldığı sürece, küresel ısınmayı durdurmanın zor olduğunu söyledi. Kyoto Protokolü'nü "Sorunu çözmez, ama önemli bir adımdır" şeklinde değerlendiren Gürbüz, protokolün yasa niteliği kazandığı andan itibaren yaptırımları ve mekanizmaları olan bir protokol haline geleceğini ifade etti. Artık protokole taraf olmuş olan ülkelerin sorumluluklarından kaçma şanslarının olmadığını vurgulayan Gürbüz, protokolün işlemeye başlayacak olan 3 mekanizmasını şöyle sıraladı: l Ortak uygulama mekanizması: Bu mekanizma, protokole taraf olan ülkelerin yenilenebilir enerji sera gazı emülsiyonlarını düşürecek teknolojik yatırımlarda ortak hareket etmelerine olanak sağlalayacak. l Emülsiyon ticareti mekanizması: Buna serbest piyasayı andıran bir ortamda karbon hisselerinin ticareti diyebiliriz. Bir anlamda borsa. Protokole taraf olan ülkeler, enerjiyi yoğun kullanan ya da sera gazına yol açan firmaların emülsiyon oranlarına sıralama getirilecek. Bunlara kota koyacak. Eğer firmalar bu belirlenen kotanın üstüne çıkarsa, kotanın altında kalmış diğer firmalardan pay satın alarak kendi kotalarına düşebilecek. Böylece emülsiyon ve sera gazları sabit tutulmuş olacak. Buradaki handikap şu; tüm firmalar var olan teknolojilerini değiştirmeyebilir. 'Veririm parayı, kotamı düşürürüm' diye düşünülebilir. Tüm firmalar kötü sonuçlar alabilir. Böyle olursa zaten pay fiyatları artar. l Temiz kalkınma mekanizması: Bu mekanizma da yenilenebilir enerji ve sera gazı emülsiyonları ile ilgili. Fakat ülkelerin tek başına hareket etmesine olanak sağlıyor. Ayrıca mekanizma protokole taraf olan ülkelerin gelişmekte olan ülkelere yatırım yaparak bu yatırımlardan kazanılan değerlerden kendi kotalarına ulaşmasına da olanak sağlayacak. Ne olacağını bekleyeyip göreceğiz zaten.

Evrensel'i Takip Et