Hukuksuzluğa iptal davası

ABD Büyükelçisi Eric Edelman'ın Bergama'daki altın madeninin açılabilmesi için Bayındırlık Bakanı'na yazdığı mektuba yönelik tepkiler yargı aşamasına taşınıyor. İzmir Barosu önceki gün Edelman'ın mektubunun ardından gerekli yasal zorunlulukları taşımadan, hukuka aykırı bir şekilde verildiği tespitine vardığı imar izinlerinin yürütmesinin durdurulması ve iznin iptali yönünde İzmir Valiliği aleyhine dava açtı. Benzer bir davayı açan Çevre Mühendisleri Odası da Edelman'ın mektubunda izinler konusunda mahkeme kararlarının nasıl aşılacağının yolunun gösterildiğine dikkat çekiliyor.

'Baro Bergama'da taraftır' Gazetemizin ortaya çıkardığı Edelman'ın mektubunu inceleyen İzmir Barosu Yönetim Kurulu, büyükelçinin bakanlığa yargı yetkisinin kullanımına ilişkin "telkin, tavsiye ve talepte bulunduğunu" tespit etti. Konuyla ilgili Baro Başkanı Nevzat Erdemir imzasıyla Bayındırlık Bakanlığı'na dün gönderilen bir yazıda Edelman'ın mektubu ile ilgili şu görüşlere yer verildi; "Yazı Anayasa'nın temel ilkelerine aykırı olduğu gibi üslup ve içerik bakımından da diplomasi ve nezaket kurallarını aşan bir özellik taşımaktadır. Hiçbir kişi ya da kurumun yargı yetkisinin kullanılmasına doğrudan ya da dolaylı biçimde müdahale etmesine izin verilmemelidir." İzmir Barosu ayrıca Edelman'ın mektubu sonrasında madene imar izni veren valilik aleyhine İzmir Nöbetçi İdare Mahkemesi'ne de dava açtı. İzmir Barosu Başkanlığı adına önceki gün İzmir Nöbetçi İdare Mahkemesi'ne 21 sayfalık dava dilekçesini veren Av. Enis Dinçeroğlu, Bakana gönderdiği mektupla altın madeninin açılması için pozitif sinyal (İngilizce metinde "positive signal ") beklediğini dile getiren Edelman'a gerekli sinyalin yargı tarafından verilmesini istedi. Baro tarafından açılan dava ile ilgili bilgi veren Dinçeroğlu, her şeyden önce İzmir Barosu'nun Bergama'daki altın madeni olayında taraf olduğunu dile getirdi. Baronun bu taraflılığının Danıştay tarafından yıllarca süren bir incelemenin ardından İdari Davalar Genel Kurulu'nda onandığını aktaran Dinçeroğlu, yönetim değişikliğini ardından taraf olarak konunun takibinin yeni yönetime geçtiğini belirtti. İzmir İl İdare Kurulu'nun 7. kez iptal edilen idari bir işlemi yeniden, yeni makyajlarla ortaya koyduğuna dikkat çeken Dinçeroğlu bu işlemi tetikleme rolü oynadığını belirttiği Edelman'ın mektubu ile ilgili şunları söyledi;" Edelman'ın mektubu bir talimat niteliğinde. Mektup incelendiğinde uygun bir sinyal beklendiğinden bahsediliyor. Edelman'ın Türk yargısına, Türk makamlarına akıl fikir vererek, özellikle talimat da yazarak idari işlemi tetiklemesi fevkalade düşündürücüdür."

Koloniyal bir yaklaşım Dinçeroğlu, "Edelman İngilizce yazdığı bir mektupla resmen bir olayda taraf olabileceğini gösteriyor. Herkes de alesta hazır onun idari emirlerini hayata geçiriyor! Bakan "Dear Ergezen" diye hitap ediyor, "Bakanım" bile demiyor. Mektubu İngilizce yazıyor. Türkiye de resmi yazışma dili İngilizce değil, Türkçe'dir. İngilizce yazışma diliyle talimat verilmesi, onların da bunu hemen dilekçeye ilgi tutup İzmir Valiliği'ne göndermesi fevkalade küstahçadır. Bunun yanında ortada yargı kararları var. Büyükelçi mektubunda Amerikan şirketinin çıkarlarını koruduğunu açıkça ortaya koyuyor zaten. Bu belki Amerikalılar için normal bir davranış biçimi ama bizim böyle koloniyal davranışlara tahammülümüz yoktur" diye konuştu. "Amiriyet makamlarının kim olduğunu öğrenmek istiyoruz. Amerikan büyükelçisi mi?" diye konuşan Dinçeroğlu, yabancı ülke misyonlarının Türkiye'de talimatlar verip mahkemeyi, idareyi tetikler bir biçimde, "bana uygun sinyal ver" demesinin diplomasi dışı, koloniyal bir yaklaşım olduğunu dile getirdi. Dinçeroğlu, "Şiddetle bunu kınıyoruz ve açmış olduğumuz bu dava ile Türk yargısından ona uygun bir sinyal gideceğine inanıyoruz" dedi.