29 Ocak 2005 23:00

21 bin Alevinin talebi
   görmezden geliniyor

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Sultanbeyli Şubesi iki yıl önce yaptığı "50 metrekarelik" cemevinin yıkılmaması için Sultanbeyli Belediyesi'ne karşı hukuk mücadelesi veriyor. 2003 yılından bu yana hem dernek başkanı hem de dernek adına açılan 54 davanın 45 'i dernek lehine sonuçlandı. Davaların dernek lehine sonuçlanmasının ardından bazı şahıslar arsanın sahibi oldukları gerekçesiyle yeni davalar açtı. PSAKD Sultanbeyli Şube Başkanı Sadegül Çavuş, davaların sahte belgelerle belediye tarafından organize edildiğini söylüyor. Cemevlerinin yasal statüsü hakkında Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan bilgi isteyen Çavuş'a cemevlerinin "inkılap kanunlarına aykırı olduğunu ve halkın karşı karşıya getirilmek istendiği" yanıtı verildi.

Cemevi mücadelesi 2003 yılında ilçede bir cemevi yapılması için belediyeye başvurarak boş bir arazinin tahsis edilmesini isteyen PSAKD Sultanbeyli Şubesinin talebi belediye tarafından reddedilmiş. Bunun üzerine 2003 yılında mahkeme kararıyla 5 dönümlük bir arazinin tapusunu alan dernek Sultanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kararıyla şube başkanı Sadegül Çavuş adına 50 metrekarelik tek katlı bir cemevi yapmış. Belediye ve bazı şahıslar arsanın kendilerine ait olduğunu öne sürerek dernek adına onlarca dava açmış. Sultanbeyli PSAKD Şube Başkanı Sadegül Çavuş, kendilerini yıldırmak için sürekli davaların açıldığını belirtiyor. Bu nedenle sürecin devamlı uzadığını ifade eden Çavuş, "Sultanbeyli'de bizim tespit etmiş olduğumuz 21 bin dolayında Alevi var. Bunların ibadethanelere, cemevlerine ihtiyacı var. Sultanbeyli'de bir tane bile cemevi bulunmamaktadır. Bir cenazemiz olduğunda Sarıgazi ya da Pendik'e gitmek zorunda kalıyoruz orada da yığılmalar oluyor. Halkın talebidir bu ve onların talebi doğrultusunda böyle bir çalışmaya girdik" diyor.

Sahte evraklı davalar Hem önceki Saadet Partili, hem de şu anki AKP'li belediye başkanlarının cemevinin yapılmasına izin vermediğini belirten Çavuş, "Sultanbeyli Belediyesi bizimle uzun süredir uğraşıyor. Düzenlemiş oldukları sahte evraklarla bilinçli bir şekilde yaptırmamaya çalışıyorlar. İlçede müstakil tapu yok. Müstakil tapu olmadığı için adi hisse senediyle satış yapılıyor. Ben buranın benim yerim olduğunu iddia ediyorum. Kendi adımı yazıyorum senede, sonra senin adına yazarak sana satıyorum ve sen hak sahibi oluyorsun böylece" şeklinde konuşuyor. Bu sahte belgelerle kazanamayacaklarını bile bile dava açtıklarını ifade eden Çavuş konuşmasını şöyle sürdürüyor, "Buraya okul yaptıracağız. Cami yerini bağışladı, siz de cemevi olarak bu yeri bağışlayın. Camiyle cemevi eğitime destek veriyor, bunun için yerlerini bağışladılar der, ülkede çok güzel bir gündem yaratırız" şeklinde açıklamalarda bulunuyorlar. Bu bir taktik aslında. Biz okula karşı değiliz. Sultanbeyli'de 15 mahalle 20 küsur okul, 144 tane cami var. Ve camiler de yapılmaya devam ediyor. Siz isteseniz camilerin yerini okullara bağışlayabilirsiniz diyoruz. Çavuş, Belediye'nin son olarak hazırladığı imar planında yerlerinin park olarak gösterildiğini de sözlerine ekliyor. Öte yandan PSAKD Sultanbeyli'nin her mahallesinde oluşturduğu komiteler aracılığıyla halkı bilgilendirme toplantıları sürdürüyor. Ve açılan davaların duruşmalarına halk geniş bir katılım sağlayarak sürecin takipçisi oluyor.

Diyanet'ten terslik açıklaması Bütün bu gelişmeler üzerine cemevlerinin yasal statüsü hakkında bilgi isteyen Dernek Başkanı Çavuş'a, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından cemevlerinin inkılap kanunlarına aykırı olduğunu ve halkın karşı karşıya getirilmek istendiği yanıtı verildi. Diyanet İşleri Başkan Vekili Doç. Dr. Mehmet Görmez imzasıyla yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi, "Anayasa'nın 'İnkılap Kanunlarının Korunması' başlıklı maddesinde zikredilen 'Tekke ve Zaviyelerin Men ve İlgası Kanunu'na değiştirilmeksizin kaldırılan tekke ve zaviyelerin ihyası anlamına gelebilecek, ayin-i cem icra etmek üzere cemevi tesis edilmesi anılan kanuna ters düşmektedir." İslam tarihinde, Hanefi, Şafii, Caferi gibi mezheplerle, Mevlevi, Kadiri ve Bektaşi gibi tarikatlara mahsus 'cami ve mescit' dışında bir ibadethane mevcut olmadığının da savunulduğu resmi açıklama şöyle son buluyor, "Milli fertlerin yapay sorunlarla karşı karşıya getirilmek istenmesi ve aralarında tefrika tohumlarının yeşertilmeye çalışılması faaliyetleri, üzerinde uzun uzun düşünülmesi ve gerekli analizlerin yapılması milli bir zarurettir."


Belediye Alevilere de hizmet vermek zorunda Huriye Karabacak (PSAKD Sultanbeyli Şubesi Avukatı) : Sultanbeyli bölgesinde hiçbir yer tapulu değil. Orman arazisi üzerine kurulmuş yapılar ve hepsi illegal durumda. Bir arazinin çok hissesi ve çok hissedarı var. Herkes kendi kafasına göre bir yeri işgal etmiş. Ama cemevi olduğu için orada hissedar olanlar özellikle birileri tarafından örgütleniyor. Hukuki, teknik davalar açılıyor. Ama aslında bugüne kadar burada fiili olarak herkes bunu kendi arasında konuşuyor ve bir şekilde çözüm bulunuyor. Ama cemevinin olduğu yer için böyle bir şey yapmıyorlar. Herkese dava açtırıyorlar. Aynı yerin iki kişiye satılması çok yaygınmış. Çünkü tapudan satış yapılmadığı için satın almadan önce gidip bakabileceğiniz bir kayıt yok. Dolayısıyla adam noterden aynı yeri bir kişiye de bin kişiye de satıyor. Hiçbir şey yokmuş gibi belediye imar planı yapıyor ve cemevinin olduğu yeri park alanı olarak gösteriyor. Burada Alevi nüfusunu ve taleplerini görmezden geliyor. Belediye herkesin belediyesi sadece Sultanbeyli'de yaşayan Sünnilerin belediyesi değil. Alevi vatandaşlara da hizmet yapmak zorunda. Bu teknik bir dava bunun dışında başka davalar da açılabilir. Hukuken çözülmeyebilir, davanın kaderini belirleyecek olan aslında siyasi gelişmelerdir. Hukuk kurallarına aykırı olduğu için açılan davaların reddedilmesi gerekiyor.


'Alevilerin başka ibadethanesi yoktur' Ali Kenanoğlu (Türkiye Alevi Bektaşi Federasyonu Marmara Bölge Temsilcisi) : Müftülük, tekke ve zaviyeler yasasına dayandırarak cemevi tesis edilmesinin kanuna uygun düşmediğini belirtiyor. Sanıyorum AKP'nin tekke ve zaviyeler yasasını kaldırmak gibi bir düşüncesi var. Bu düşüncesini hayata geçirebilmek için Alevileri kullanmaya çalışıyorlar. Bunu bizim talep etmemizi istiyorlar. Tekke ve Zaviyeler Yasası'nın illaki belli bölümleri gözden geçirilmek durumundadır. Biz Türkiye Cumhuriyeti'nde asli unsur olan Alevilerin, bugün Hıristiyanların, Yahudilerin ibadethaneliri (havra ve sinagoglar) vb. yasal olarak ibadethane olarak kabul edilmişken cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmemesini anlamıyoruz ve çok şaşkın bir durumdayız. Bunu o ya da bu yasaya bağlamak hiçbir insan hakkına, hiçbir inanç ve vicdan özgürlüğüne sığmamaktadır. Son AB İlerleme Raporu'na cemevlerinin ibadethane olarak tanınması eklendi. Alevilerin cemevi dışında başka ibadethanesi yoktur. Bunu anlamak için alim olmaya gerek yok. Bunu öğrenmek için cemevine gider, oradaki insanlarla konuşursunuz. "Sizin başka ibadethaneniz var mı, ibadetinizi nerede yapıyorsunuz?" diye sorarsınız. Devlet, Diyanet Başkanlığı ve hükümet Alevilerin kendisine sorsun. Bugün cemevleri yasal olarak bizim ibadethanemizdir diye 600 bin tane imza toplandı.

Evrensel'i Takip Et