23 Ocak 2005 23:00

Akıntıya karşı belgeseller

Daha önce çektiği Aziz Nesin belgeseliyle olumlu tepkiler alan Sinegöz Film Atölyesi bu seferde Orhan Kemal için kurdu kamerasını. Aydın ve yazarlara yönelik biyografi çalışmalarının çok az olduğu Türkiye'de önemli bir eksikliği gideriyor Sinegöz. Özellikle portre üzerine yoğunlaşan atölye, belgeselin siyasi bir üretim alanı olarak kullanılmasının Türkiye de yeni bir şey olduğunu söylüyor. Sovyet Sinemacı Bertov'un 1920'lerde yaptığı gibi, sanatçıların ve çeşitli olayların belgesellerini çekip, ülkede dolaştırmasını yapmaya çalışıyor Sinegöz Film Atölyesi de. Belgeselin çekiminden sonraki süreciyle de ilgilenen Sinegöz bunu topluma ulaşmanın aracı olarak kullanmaya çalışıyor. "Akıntıya Karşı Aydınlar" projesi tamamlandığında Türkiye aydınları için birçok önemli ipucu tarihe not düşülmüş olacak.

Daha önce çektiğiniz Aziz Nesin belgeseline gelen tepkiler nasıldı? Şule Süzük: Aziz Nesin belgeselini Diyarbakır'da, Ankara'da, Antalya'da ve İstanbul'un pek çok üniversitesinde özel gösterimlerle sunduk. İzleyenler Aziz Nesin'i farklı yönleriyle de tanıdılar. Onun bir siyasi kimliği, aydın kişiliği ve mücadele içinde geçen yaşamı var. Böylece Aziz Nesin'i genç kuşakla yeniden buluşturduk. Oldukça da beğeni topladı. Ve bu bize böylesi projelerin bir ihtiyaç olduğunu da gösterdi. Her ne kadar bugün Aziz Nesin ve Orhan Kemal gibi aydınlar çok fazla değilse de onlar anlatılınca bunun bir alıcısı, bir karşılığı olduğunu gördük. Birde anlattıklarımızla insanları heyecanladırmış olmak, harekete geçirmiş olmak bize sonraki projeler için güç verdi.

Siz aydın kavramına da biraz farklı yaklaşıyorsunuz? Onur Küçükarslan: Sinegözün de amacı aydın kavramını yeniden tanımlamak. Çünkü 80 sonrasında bu kavramlara yüklenen anlamlar çok değişti. Eli kalem tutan herkes aydın sıfatına sahip çıktı. Şule Süzük:Okuyan yazan herkes aydın olarak tanımlanmaya başlandı. Aydının da önce kendisine, sonrasında da çevresine karşı bir görevi var. Örneğin Aziz Nesin belgeselinde biz bunu gördük. Hem kendisini yetiştirmiş hem de bu görevini yerine getirmiş ve "Ben bu topraklara, bu topluma karşı sorumluyum" diyerek yola çıkmış bir aydın Aziz Nesin. Aydınlar artık kendinden menkul, kendi içine dönmüş, bir anlamıyla belli değerlerden azade, soyulmuş insanlar olarak karşımıza çıkıyor. Orhan Kemal belgeselinde de çabamız, ilerici güçlerin gelişmesine katkı koymuş aydınları, unutulmuş değerleri bir kez daha gündeme getirmekti. Orhan Kemal ve Aziz Nesin'in siyasi duruşlarını, yazar ve insan kimliklerini bir bütün olarak ele aldığınızda, zaten ister istemez bugün aydın olarak nitelenen okur-yazar takımını da rahatsız etmiş, deşifre etmiş oluyoruz. Biz bir şekilde de onların görülmeyen, gösterilmek istenmeyen ya da tercih edilmeyen yönlerini ortaya çıkardık belgeselde.

Ülkemizde aydınların, yazarların yaşamlarına yönelik böylesi çalışmaların sanırım bir eksikliği de var? Onur Küçükarslan: Var olan belgeseller, portre çalışmaları ticari ya da daha popülist kaygılarla kurgulanmış işler. Hele hele bağımsız çalışmaların sayısını düşündüğümüzde daha da azdır bu. Biz seçtiğimiz işlerde siyasi portreler ortaya çıkartıyoruz. Türkiye'nin siyasal tarihiyle Aziz Nesin'i anlattık. Temel de farklı bir iddası var Sinegözün. Kişilerin, tarihsel süreçlerin, olguların taraf olmadan anlaşılamayacağını da iddia ediyor. Şule Süzük: Nesnel olma iddiasıyla ortaya çıkanların, gerçekliği bütün boyutlarıyla vermeleri gerekiyor ama bu yapılmıyor. Biz ise hem bir tarafız hem de nesnel davranıyoruz. Orhan Kemal'in dili şudur, şunları anlatır diyorlar ama neden o dili seçmiş, neden o insanları anlatmış buna değinilmiyor. Ki; bizce işin en önemli yanı orası. Yazarın bu tercihlerinin arka planında ne var? Yani neden bir A yazarı değilde, Orhan Kemal ezilmiş insanları anlatıyor. Orhan Kemal örgütlü bir yazar olmuştur, bu fazla bilinmeyen, öne çıkarılmayan bir şey. Ve gerçekten Nazım Hikmet gibi yaşamı boyunca öyle ya da böyle bir siyasal yaşamı olmuş. TKP'li imiş başlangıçta, sonra TİP'e yakınlaşmış falan. Ama sonuçta onun bu tavırları önemli ve biz bunları değerlendirdik. Kendi eserleri de buradan çıkmış ve biçimlenmiş. Onur Küçükarslan:Yaşadıkları da sonuçta bir tercih, kolay yoldan zengin olmayı, kalemini satmayı kabul etmemiş bir yazar. Onun gerçekliğine bakınca ahlaklı yaşamıyla karşılaşıyorsunuz. Bu anlamıyla da bu kuşağı Türkiye komünist hareketinden ayrı tutmak mümkün değil. Şule Süzük:Bu damar giderek yok oluyor. Bugün yazarların, sanatçıların taraf olmaması isteniyor. Yazarların politik tavırları onu kısıtlar deniyor. Biz işte bunun tam tersi olduğunu gösteriyoruz. Çünkü insanın bir görüşü, bir siyasi düşüncesi olduğunda çok daha üretken, çok daha derinlikli çalışmalara imza atıyor. Bütün bunları Aziz Nesin'de ve Orhan Kemal'de gördük. Onur Küçükarslan: Tarafsız olduğunu iddia edenlerinde çeşitli bankalara, şirketlere hizmetten çekinmediklerini görüyoruz. Onların dilindeki bu iddia lafı büyük bir yalan. Bugün piyasa koşulları çok dayatmacı ama buna karşı direnememek bir günah. Kapitalizm koşullarında bir yazarın değeri hiçbir zaman bilinemeyecek ama, aydınların burada ki öncelikli tercihleri de çok önemli. Bu da onların aydın kimliğine ait bir değer. Bu koşulları dönüştürmek için mücadele etmek belki de bir sanatçı için yapılacak en değerli uğraş, sanatını da buradan üretmesi, gerekirse sanatından feragat etmesi bir yazarın göze alması gereken bir şey. Şule Süzük:Orhan Kemal için modası geçmiş diyenler var, klişe diyenler, kaba bir dilinin olduğunu söyleyenler var. Tam tersi aslında halkın dilini estetize etmiş Orhan Kemal. Çalakalem yazdıklarında bile çok derinlik olduğunu düşünüyorum. Çünkü Orhan Kemal yazıyor. Biz tanıklarından Orhan Kemal'i anlattık. Fanusa kapanmış bir yazar değil Orhan Kemal. Bu aydın insanlar neyi nasıl yapacaklarını biçim olarak da içerik olarak da çok iyi biliyorlar. Bu anlamda yetkin yazarlar. Onur Küçükarslan:Çok çalışkan bir kuşak bu. Saat üçte kalkıp öğlene kadar yazı yazıp öğleden sonra da yazdıklarını satmak için uğraşıyor Orhan Kemal. O hızlı yazsa da yazdıklarında yeteneği yine görülüyor, kendi değerlerini o hızlı yazdığı eserlerinde de ortaya koyuyor. Bugün onu buradan eleştirmeye kalkanlar ahlaksızlık yapıyorlar.

Evrensel'i Takip Et