21 Ocak 2005 22:00

Tsunamizedelerle yardımlaşmanın neresindeyiz -3-

"Sosyolojik olgu olarak baktığımızda, yardımın düşük düzeyde kalmasının birinci nedeni; bayram geliyor, paraya ihtiyaç var. İkincisi ise boyalı basının şişirmelerine rağmen halkın alım gücünün artmaması.

Paylaş
"Sosyolojik olgu olarak baktığımızda, yardımın düşük düzeyde kalmasının birinci nedeni; bayram geliyor, paraya ihtiyaç var. İkincisi ise boyalı basının şişirmelerine rağmen halkın alım gücünün artmaması.

İNSANLAR GÜNÜ KURTARMA MÜCADELESİ VERİYOR

Yrd. Doç. Dr. Necmettin Özerkmen (DTCF Sosyoloji Bölümü): "Sosyolojik olgu olarak baktığımızda, yardımın düşük düzeyde kalmasının birinci nedeni; bayram geliyor, paraya ihtiyaç var. İkincisi ise boyalı basının şişirmelerine rağmen halkın alım gücünün artmaması. Yardım kuruluşlarının yolsuzluk virüsüne tutulmuş olmaları, devletin bürokratik yapısının da etkisi var tabii. Fiziki yakınlık da önemli. İran'da veya Yunanistan'da olsaydı, daha fazla hissedilecekti. Ayrıca inananların çoğunluğu laik ve seküler bir görüntü arz ediyorlar, eğlenceye gitmişlerdi. Muhafazakâr bir partinin iktidarda bulunduğu Türkiye'de, oradakilerin Müslüman gibi algınlanmaması önemli. Sonuçta, Yahudiler Yahudilere, Müslüman, kendine Müslüman. Bizim müminlerimiz de Müslümanlara Müslüman. Duyarsızlık konusu ise üst sınıflar için olabilir ama alt sınıflar cebindeki beş yüz bin liranının yüz binini verir, depremde de vermiştir. Deprem sonrasında üst sınıflar orada burada eğlenmişlerdir ancak bunu işçiler, köylüler, işsizler için söylememiz kolay değil. İnsanlar günlerini kurtarma mücadelesi veriyorlar. Siz krizi atlatmış değilsiniz ki. İşsizlik, depremin getirdiği hayal kırıklıkları, bankaların hortumlanmasına kadar aslında tufan üstüne tufanı yaşadık biz."


YARDIMLAŞMA İÇEREN DENEYİMİMİZ AZ

Doç. Dr. Erol Demir (DTCF Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi): "Türkiye'de toplum düzeyinde yardımlaşmayı içeren bir deneyim çok az. Geçmişte olanlar genellikle devlet düzeyinde olmuş. Bu tür bir eğilim Türkiye'de 1999 depreminden sonra yeni yeni canlanmaya başlandı. Çoğunluğu yoksul olan bir toplumun büyük çoğunluğunun yardım göndermesi zor. Hali vakti yerinde olanın da deneyimi az. Güney Amerika ile Batı Avrupa ülkeleri ilgi gösteriyorlar çünkü onların yurttaşları dünyayı dolaşıyorlar. Bizim toplum etkileşim anlamında da kapalı. İsveç gibi bir ülkede binin üzerinde kayıp olduğu söyleniyor. Tatil veya uluslararası ilişkiler anlamında zaten diğer ülkelerle yakın diyalogları var. Kızılay'ın çok fazla etkisi olduğunu sanmıyorum. İşin bir de dinsel boyutu var. 'Onlar da Müslüman toplumlar' diye bir reklam yapıldı ama yine de ilgi görmedi."


BİZ DE YARDIMA MUHTAÇ OLABİLİRİZ

Prof. Dr. Ali Dönmez (DTCF Psikoloji Bölüm Başkanı): "Yardımın olmamasının nedeni sorumsuzluk, duyarsızlıktır. Bizim diğer insanlara yardım etme sorumluluğumuz var. Yardım kuruluşlarının güvenilirliğini kaybettiği bir ölçüde doğru ama paranın bir kısmının da oraya gittiği gerçek. Baktığımızda orada insanlar ölüyorlar. Birilerinin insanlara gidip sorumluluklarını hatırlatması ve yardım istemesi yeterli. Bu görüntülerde acı çekme belirtisi de görülüyor, bence hiçbir bahanesi yok yardımda bulunmamanın. Önüne düşenin olmaması da bizim sorumsuzluğumuz, duyarsızlığımız. Biz şu anda en kötü deprem bölgesindeyiz. Her an yardıma muhtaç olabiliriz, buna rağmen kılımızı kıpırdatmıyoruz. Zora gelmeyince bir şey yapmıyoruz."


TÜRKİYE'DE EKONOMİK TSUNAMİ YAŞANIYOR

Prof. Dr. Mustafa Altıntaş (Gazi Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi) Yardımı genellikle yoksullar yapar. Çünkü kendilerinin de bir süre sonra yardıma ihtiyacı olacağı bilinciyle diğer yoksullara yardım etmek isterler. Ancak bugün Türkiye halkı, diğer yoksullara ya da felaketzedelere yardım yapamayacak kadar yoksullaşmıştır. Aslında Türkiye'de ekonomik bir tsunaminin yaşandığını söyleyebiliriz. Ayrıca, Kızılay'da yaşanan yolsuzluklar, usülsüzlükler halkın kuruma olan güvenini sarsmış durumda. Felaketin yaşandığı bölgenin uzak olmasının da kampanyanın etkisiz olmasında rolü olabilir. Kampanyanın başlangıcında, geliri yüksek insanların bireysel katkılarının fazla olması bekleniyordu ancak Meclis Başkanı Arınç'ın bir maaşını vereceğini, Başbakan'ın yardımları kendisinin götüreceğini söylemesi gibi birkaç şov amaçlı açıklamanın dışında bir gelişme yaşanmadı. Yardım için konser düzenlenmesi ancak konsere beklenen ilginin olmaması da kurumsallaşamamanın göstergesi. Bu tür konularda bireysel yardımlardan çok kurumsal çabalar önemlidir ancak başta Kızılay olmak üzere Türkiye'deki kurumlara olan güvensizlik ve kurumların içeriden çökertilmesi, yardımların başarıya ulaşmasını engellemektedir. -BİTTİ-

ÖNCEKİ HABER

Birileri Derik'i gözetliyor!

SONRAKİ HABER

Bayramın ikinci gününde
   trafiğe 12 kurban

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...