6 Ocak 2005 23:00

Örtülü moratoryum

Ekonomik gidişatı eleştirdiğimde, "Peki ne yapmalı?" sorusunu soranlara da "Önce borçları masaya yatırmalı" diye başlarım; adına ister konsolidasyon, ister moratoryum denilsin, borçları daha uzun vadeye yayıp borç takvimini nefes alacak bir biçime sokmadıkça, fasit bir dairede vakit kaybı yaşadığımızı söylerim. Söylerim de kendim ve kendim gibilerin iç dökmesinden öteye bir şey ifade etmez söylediklerim. Çünkü ne konsolidasyon vardır ortalıkta, ne de moratoryum! Fakat şimdi farklı bir görüntü altında daha yeni bir moratoryum yaşandı IMF ile. Duymadınız değil mi? Bakın bu sessiz, hatta zoraki moratoryum nasıl yaşandı. Kasım 2004 sonunda Türkiye'nin IMF'ye karşı borç yükümlülükleri şöyleydi: 2008 sonuna kadar Türkiye IMF'ye 23 milyar doların biraz üstünde borç servisi yapacak, yani anapara ve faiz ödeyecekti. Üstelik bunun 20 milyar doları 2005 ve 2006'ya yığılmıştı. IMF'ninkilerin dışında kalanlarla bu borç servisi Hazine istatistiklerinde 2005 için 32, 2006 için 28 milyar doları buluyordu. Nasıl ödenecekti bu borç? Bakın ne oldu? Hükümet IMF'ye bu ödemeyi yapamayacağını bildirdi. Hükümet, "Bana üç yıllık yeni bir anlaşma lazım. 2005 ve 2006'da benden bir şey istemeyin. Gelin yeni bir anlaşma ile ödeme takvimini üç yıl daha uzatın" dedi. Bu açıkça bir moratoryum ilanıydı. Evet sessiz bir moratoryum yaşanmıştır! IMF, ortadaki manzarayı görmüş ve "tatsızlık çıkmasın" diyerek bu sessiz moratoryumu kabul etmiş görünmektedir. Neden? Destek vermeyip ne yapacaktır? Birincisi, IMF Türkiye'nin en büyük alacaklılarından biri durumunda. 1999 yılında 1 milyar doları bulmayan IMF kredileri, 2001'de 14, 2002'de 22 ve 2004'te de 24 milyar doları buldu. Bu, toplam IMF kredilerinin beşte biri demektir. Türkiye, Brezilya'dan sonra IMF'nin en borçlu müşterisidir. IMF, örtülü moratoryumu kabullenmekten, birincisi bu nedenle kaçamamıştır.

IMF laboratuvarında Türkiye İkincisi, Türkiye, IMF laboratuvarında yaşama döndürülmüş görünen bir örnektir. Bunca yıllık tedaviden yine bir maraza çıktığı duyulursa, IMF'nin tutunacak dalı kalmayacak, kötü imajına yeni bir darbe yiyecektir. Dolayısıyla Türkiye'ye yeni stand-by ile ek destek sağlanması olağan olmamakla beraber, IMF buna zorlanmıştır. Şimdi ne olacak? Türkiye'ye 2005-2007 yılları arasında 10 milyar dolarlık yeni bir IMF kredisi açılacak ve borç takvimi yeniden düzenlenecek. 2005 ve 2006'nın borç servisi yükü hafifleyecek; ödemeler 2011'e kadar yayılacak, faizlerle birlikte 34 milyar dolarlık anapara ve faiz ödemesi bu 6-7 yıla yayılacak. Ama karşılığında da IMF'nin sözünden çıkılmayacak! İster, "IMF mecbur bırakıldı" diye yorumlayın, ister, "AKP, IMF için hatta ABD için en uygun partner olduğu için bu kıyak yapıldı" deyin, örtülü bir moratoryum ile AKP yeni bir hamle imkanına kavuşmuş görünüyor. Ekonomide sağlanan bu nefesle yeni bir seçim ve akabinde yenilenmiş bir iktidarın şartları şimdi daha mümkün görünüyor.

Evrensel'i Takip Et