30 Aralık 2004 22:00

Kurtköy; bir sanayi ovası...

İşçilerin aralarında konuştukları konuların başında futbol geliyor. Daha sonra ise, o akşam televizyon kanallarında duydukları 'şok' ya da 'flaş' haberler ya da yerli diziler oluyor... Bu tartışmanın daha çok da genç işçiler arasında olduğunu söylemek mümkün.

Paylaş
Pendik Kurtköy Organize Sanayi Bölgesi son birkaç yıldır büyüyor. Sabiha Gökçen Hava Alanı'nın faaliyete geçmesinden sonra bölgede irili ufaklı işletmelerin yanı sıra büyük fabrikalarda hızla üretime geçmeye başladı. Ucu bucağı belirsiz sanayi ovası adeta... Bir ucu E- 5 Karayolu üzerinde bulunan Dolayoba Mahallesi'nden Orhanlı beldesine kadar uzanıyor. Gebze Organize Sanayi Bölgesi'ne yetişmiş durumda...Ağırlıklı olarak, metal, petro kimya işkolları bulunuyor. Çoğu işyerinde sendika yok. Binlerce işçinin çalıştığı bu havzada, işsizliğin yoğun olması ve işçilerin örgütsüz olmalarından dolayı patronların 'dedikleri' oluyor çoğu zaman. Sendikasız olan işçiler kendi aralarında bir dayanışma olmadığı için hep bireysel olarak düşünmek zorunda kalmışlar. İşçilerin aralarında konuştukları konuların başında genelde futbol geliyor. Maçlardan sonra; o akşam ülke gündemine oluşturan televizyon kanallarında duydukları 'şok' ya da 'flaş' haberler oluyor. Ya da yerli diziler... Bu tartışmanın daha çok da genç işçiler arasında olduğunu söylemek mümkün.

'Bak ne güzel yazmışlar' Sabahın ilk saatlerinde başlayan hareketlilik gün içerisinde devam ediyor. Bu hareketlilik, işçilerin işe giriş ve çıkış saatlerinde biraz daha artıyor. Servis araçları bir bir içeri girerken; servisleri olmayan işçiler de minibüs ve otobüsle geliyorlar. Sabahın 7'sinde başlayan hareketlilik, akşamın ilerleyen saatlerine kadar sürebiliyor. İş aramak için gelenler de sanayide yaşanan hareketliliğe hareket katıyorlar. Mesayi saatini bekleyen ve kablo fabrikasında çalışan Mükerem adlı işçiyle sohbet etme fırsatı buluyoruz. Sanayi bölgesinden hayatın nasıl devam ettiği sorusuna "Hayat bildiğiniz gibi. Evden işe işten eve" diye yanıt veriyor. İşçi Mükerem, içinde biriken dertlerini bir bir anlatıyor. Taşeronlaştırma ile birlikte sıkıntıların arttığını, işsizlik yüzünden işini kaybetmemek için verilen işi yapmaya mecbur olduğunu söylüyor. Konuşmasını sürdürken EMEP'in asgari ücretle ilgili astığı "Açlık sınırının üzerinde, vergiden muaf tutulan bir asgari ücret istiyoruz" yazılı pankartını göstererek, "Bak onlar ne güzel yazmış. Bunlar uygulansa iyi olur" diyor. Ülke meselelerini anlatmaya başlıyor. AB tarafından verilen müzakere tarihine karşın kafası tam net değil. Çalışanlara bir şey getirmeyeceği yönündeki görüşü ağır basıyor. Mükerem değişik işlerde de çalışmış. "Sabancı'nın da yanında çalıştım. Dışarıdan görüldüğü gibi güzel değil. Orada insanı sömürüyorlar" diyor. "Eğer Kürtlere eşit davranılacaksa, ayrılmasınlar. Yok davranılmayacaksa, ben isterim ki ayrılsınlar" diyen Mükerem, bölgede yaşanan gelişmelerin hep kendilerine yanlış yansıtıldığını düşünüyor. Bize verdiği örneklerle bunu somutlamaya çalışma çabası da görülmeye değer. Bütün bu sorunların çözümüne dair net bir şey söyleyemiyor işçi Mükerem. Büfe önünde beklerken yanımıza gelen işçilerle sohbet ediyoruz. 30 yaşındaki bir işçi "İşçiler arasında en çok ne konuşulur?" sorusuna tedirginlikle cevap veriyor; "Genelde maç oluyor. Maçları konuşuyoruz. O akşam izlediğimiz memleketle ilgili haberler varsa onları konuşuyoruz." Sohbetimize katılan genç işçiler işe yetişme telaşıyla ayrılıyorlar büfenin önünden. İstanbul'a merhaba! Torbaya yerleştirdiği yatağı ve giyisileriyle bir işçi göze çarpıyor. 19 yaşına yeni girmiş olan Öner Yıldırım sanayi bölgesine yeni gelmiş. İstanbul'a da ilk gelişi Öner'in. "Memlekette iş olsaydı gurbete belki çıkmazdım" diyen Osmaniyeli Öner, son olarak Merzifon'daymış. Öner, inşaatlarda demirci olarak çalışıyor. İnşaatların demir tablasını atarken bir taraftan da öğrenmeye çalışıyor. Yeni yılı ailesinden uzakta karşılayacağını belirten Öner, belki Kurban Bayramı'nda ailesinin yanına gidebileceğini söylüyor. 10 kardeş olduklarını söyleyen Öner, evdekilere de para gönderiyor. İşinden dolayı sürekli gezmenin zor olduğunu anlatarak, düzenli bir iş bulması durumunda bu işi bırakabileceğini de belirtiyor. Öner'le vedalaşırken, bir taraftan da etrafta 'çay ocağı var mı' diye bakınıyoruz. Tekstil fabrikalarına doğru bulduğumuz tek pastanede ise işçiler yok. İşçiler dumanı tüten fabrikada çoktan yerlerini almışlar.

ÖNCEKİ HABER

Tersane işçileri alacaklarını istedi

SONRAKİ HABER

Astronotlar ortada kaldı!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...