28 Aralık 2004 22:00

'Okyanus sanki çöl olmuştu'

Pazar sabahı yaşanan felaket, ender görülebilecek bir olaydı. Can kaybının bu kadar yüksek olmasının sebebi salt dalgaların büyüklüğü değil. Uyarı sistemleri yoktu ve insanlar tsunami konusunda bilgisizdi.

Paylaş
İlk dalgalar geldiğinde A.D. Chandaratna, karısı ve dört çocuğu ile birlikte yaşadığı evinin önünde ağlarını onarıyordu. Korku ile yaptığı ilk şey ailesini güvene almak için uzaklaştırmak ve yüksek bir yere götürmek oldu. Ama sonra ölümcül bir hata yaptı: İkinci kez bakmak için geriye döndü. Chandaratna şaşkın, fakat sakin olarak birkaç kişiyle birlikte denize baktıklarını ve geri çekilen suların yüzlerce metrelik bir boşluk bıraktığını, deniz dibindeki kayaların ve kumun ortaya çıktığını gördüğünü anlatıyor.

'Kendimi suya bıraktım' Ancak birincisinden çok daha büyük ikinci dalgayı gördüğünde neredeyse geç kalacakmış. Chandaratna güvenli bir yere ulaşmaya çalışırken ölümü hissettiğini söylüyor. "Ben denizciyim ve denizi tanırım" diyor Chandaratna, "Kendimi suya bıraktım ve o beni götürdü". Ama diğerleri onun kadar şanslı değildi. Merkezden 5 mil güneyde bulunan bu köyde en az 11 kişi sulara kapılarak kayboldu. Tüm yaşananlara bulunduğu yerden tanıklık eden S.D. Premathilaka, ilk dalganın ardından kaçarak çocuklarını ve eşlerini güvenli bir yere bırakanların olanları merak ettiklerini ve bu yüzden geri döndüklerini anlatarak bunların neredeyse hiçbirisinin geri dönmediğini söyüyor.

Uyarı sistemi yok İkinci büyük dalgadan yanındaki 200 köylüyle küçük bir tepeye tırmanarak kurtulmayı başaran bir memur "İnsanlar çekilen suyun tekrar döneceğini düşünmedikleri için geri döndüler ve öldüler" diye anlatıyor. İnsanların yaşamlarını güvene aldıktan sonra geri dönmelerinin ve bu mucizeye tanıklık etmek istemelerinin nedenlerinden birisi bu bölgede daha önce hiç tsunami yaşanmamış olması olarak açıklanabilir. Pasifik Okyanusu'na kıyı ülkelerde yaşayan insanların en büyük korkularındandır tsunami. Bu ülkelerde dev dalgalara karşı uyarı sistemleri vardır ve sahil kesimlerinde yaşayan insanlar, denizdeki beklenmedik değişimlerin dev dalgaların habercesi olabileceği konusunda eğitilmişlerdir. Onlar denizin hareketlerine bakarak olağan olmayan bir şeylerin gelmekte olduğunu anlayabilirler. Fakat Hint Okyanusu'nda bulunan adalarda ve kıyı ülkelerde yaşayan halklar binlerce kişinin öldüğü son felakete kadar; depremin ardından oluşan dalgaların kıyıları böyle şiddetli dövüşü gibi bir deneyimi yaşamamışlardı.

Kırık dişler gibi Chandaratna kendi köyü Beruwala'da yaşadıklarının şaşkınlığını halen üzerinden atamamış, "Deniz sanki büyük bir çöl gibiydi" diyor ve ekliyor "Daha önce hiç böyle bir şey görmemiştik. Bu ilk kez oluyor". 35 mil güneydeki Galle yolunda ilerlerken Diyalagoda, Beruwala ve daha birçok köyde gördüklerim dalgaların ne kadar öfkeli olduklarının işaretleri. Bir kamyonet ağaçların arasında sıkışmış, bir diğeri ters dönmüş ve yarısına kadar çamura gömülmüş. Eski bir tren istasyonu neredeyse tamamen yok olmuş, sadece çatısı görünüyor. Sıra sıra dizilmiş yıkık ve ağır hasarlı evler bir ağzın içindeki kırık dişlerin görüntüsünü anımsatıyor. Her tarafta yüksek gerilim hatları yıkılmış. Bir duvarın üzerinde ise çok uzak olmayan geçmişten şu yazı kalmış: Güneş ve Eğlence Evi.

Chandaratna'nın hikâyesi Dev dalgaların kıyıları vurduğu pazar gününün güneşli sabahında hiç kimse bir felaketin bu kadar yakın olabileceğini düşünemezdi. Balıkçı Chandaratna o sabah avladığı balıkları henüz satmıştı ve 700 rupelik (7 dolar) kazancından dolayı keyfi de hayli yerindeydi. Evinin duvarının hemen önünde, birkaç palmiye ağacının olduğu ufak çimenlikte biraz da vakit geçirmek için ağlarını onarıyordu. Ufukta, kendisini şaşırtan belki 6 metre yüksekliğindeki ilk dalgayı gördü. Ağlarını fırlattı, eve koştu ve karısını, çocuklarını alarak koşmaya başladı. Onlar güvenli bir yere ulaştıklarında evlerinin oturma odasında ve mutfağında su girdap yaparak dönmeye başlamıştı. Ailesinin güvende olduğuna karar verdikten sonra hem oluşan zararı görmek hem de bu mucizevi olayı anlamak için geri döndü. "Suyun bir daha asla geri dönmeyeceğini düşündüm suların çekildiğini görünce" diyor. Onun düştüğü bu yanılgıya düşen başkaları da vardı.

Mutfaklarında can verdiler Evinin yanlarında oturan kadın ve kızı gibi. İlk dalga geldiğinde ikisi de evlerinin üst katına çıkmayı başarmış. Ancak daha sonra aşağıya inip bakmaya karar vermişler ve onlar alt kata indiklerinde ev tamamen suyla dolmuş. "Ana kız, evlerinin mutfağında boğularak öldüler" diye anlatıyor komşularının başına gelenleri Chandaratna. Emekli memur Senarathna ise kendisinin yaşadığı köyün kıyı kesiminden içeride olduğunu ama olanları duyunca merak ederek kıyıya gitiğini anlatıyor. "Herkes bağırıyordu" diyor gördüklerini anlatırken "Bazı insanlar kayalara çıkmışlardı. Ben de yüksek bir yere çıktım. O anda büyük bir dalga geldi. Sahilde kalanlar vardı, 'yardım edin' diye bağırdıklarını duydum. Hepsinin öldüğüne eminim.

(Washington Post)


Deprem haritayı değiştirdi ABD Jeoloji Enstitüsü uzmanı Ken Hudnut, 9'luk deprem nedeniyle Sumatra'nın güneybatısındaki küçük adaların 20 metre güneybatıya yaklaşmış olabileceğini belirterek, "Bu önemli bir kayma" diye konuştu. Amerikalı uzman, Sumatra'nın Endonezya toprağının kuzeybatı noktasının da 36 metre güneybatıya kaymış olabileceğini ifade ederek, ayrıca depreme neden olan iki plakanın çarpışmasıyla ortaya çıkan enerjinin ekseni üzerindeki tüm yeryüzünü sallamış olabileceğini söyledi. Hudnut, ''Dünyada çok hafif sarsıntılar tespit edebiliriz, ortaya çıkan büyük enerji kitlesi nedeniyle depremin yörüngeyi salladığını sanıyorum" dedi.

ÖNCEKİ HABER

Ekmek hindinin ağzında

SONRAKİ HABER

Salgın hastalık tehdidi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa